SINIF MÜCADELELERİ TARİHİMİZDE BİR DÖNÜM NOKTASI

50 yıl önce Kapitalist sınıfın, onun işbirlikçisi sarı sendikaların ve de TİP hariç tüm siyasal partilerin DİSK’i yoketme girişimine karşı işçi sınıfımız tarihsel 15-16 Haziran işçi direnişini önce başlamıştı.

1970 yılında Singer, Sungurlar, Gamak, Haymak ve Demir-Döküm gibi sanayi birimlerinde işçiler patronların dayatmalarına karşı ardarda greve gitmişlerdi…
Buna paralel olarak sanayi işçileri Türk İş’in işbirlikçiliği ve ihaneti karşısında hızla Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) saflarına katılmaktaydı…

İşte bu aşamada Demirel Hükümeti işverenlerin dayatmasıyla sendikal örgütlenmeye sınırlamalar getiren ve DİSK’i yoketmeyi amaçlayan 1317 sayılı kanunu Meclis’e getirmişti. Yasa 11 Haziran 1970 günü CHP'nin de desteğiyle Senato’dan da geçmiş ve bundan sonradır ki kıyamet kopmuştu.

DİSK bünyesindeki Maden-İş, Lastik-İş ve Kimya-İş’in İstanbul’un sanayi mahallerinde örgütlediği protesto yürüyüşleri 15 Haziran'da başlamış, polisin ve ordunun müdahalesine rağmen 16 Haziran'da da sürmüştü.

Bu ihanetin ve direnişin öyküsünü o dönemin sosyalist mücadele dergisi Ant’ın sayfalarını paylaşarak daha önce vermiştik:

http://www.info-turk.be/15-16haziran-ant1.htm

Ant’ın o sayıdaki başyazısı Nazım Hikmet’in dizeleriyle başlıyordu:

Türkiye işçi sınıfına selam!

Selam yaratana!

Tohumların tohumuna,

Serpilip gelişene selam!

Ancak ordunun da açıkça kapitalistlerden yana tavır koymasından sonra derhal sıkıyönetim ilan edilmiş, sendika liderleri, direnişçi işçiler, onlara destek veren gençler ve aydınlar tutuklanmış, işkenceden geçirilmiş, askeri mahkemelerde yargılanmıştı.

Bu baskılar yine Ant Dergisi'nin Ağustos 1970 tarihli sayısında "Halklarımız faşizme karşı direnecektir" başlıklı uzun bir incelemede tüm ayrıntılarıyla verilmişti:

https://www.tustav.org/yayinlar/sureli_yayinlar/ant/Ant%20-%20Aylik%20Dergi%20-%2004.pdf?fbclid=IwAR2SZcDcbt_oEC7xvLEVjynD7xqBZ1cU-

12 YIL HAPİSTEN SONRA 49 YAŞINDA ART NİYETLE ASKERE ÇAĞRILMIŞTI

Komünist şairimiz Nazım Hikmet 1925 ve 1937 yılları arasında defalarca tutuklanarak Ankara İstiklal Mahkemesi başta olmak üzere İstanbul, Rize, Ankara, Bursa ceza mahkemelerinde dokuz kez yargılanmış, 1938'de bir komploya kurban giderek "orduyu ve donanmayı isyana teşvik" suçlamasıyla tutuklanıp askeri mahkeme tarafından 28 yıl 4 ay hapis cezasına  çarptırılmıştı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde aralıksız 12 sene kalan Nazım Hikmet 14 Temmuz 1950'de çıkan Genel Af Yasası'ndan yararlanarak 15 Temmuz'da serbest bırakılmıştı. Ancak sürekli tehdit altında yaşayan şair yasal olarak yükümlülüğü olmamasına karşın 49 yaşında art niyetlerle askere çağrılınca 17 Haziran 1951'de Türkiye'ye veda ederek önce Romanya'ya, ardından da Moskova'ya gitmişti. Medyada başlatılan kara çalma kampanyası sonunda da Nazım Hikmet 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmıştı.