İbrahim Kaypakkaya'nın Diyarbakır cezaevinde katledilişinin 40.yılı vesilesiyle düzenlenen Panel'de “Türkiye Devriminde Kaypakkaya'nın Rolü ve Önemi” konusu tartışıldı. Panel'e konuşmacı olarak değişik sol parti ve örgüt temsilcileri de katıldılar.

Bir dakikalik saygı duruşuyla başlayan etkinlik, devrim şehitleri için hazırlanan sinevizyon gösterimiyle devam etti.

 Panel'de söz hakkını alan temsilci, sözlerine devrim şehitlerinin ve son olarak Paris'te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in anıları önünde saygıyla eğildiğini belirterek başladı.


Kaypakkaya'nın 71.devrimci çıkışının önderlerinden Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'dan ayrışan yönlerine dikkat çekti. Kaypakkaya'nın o dönemin tabuları olan, Kemalizm, Kürt Ulusal sorunu gibi yazdığı eserlerle diğer devrimci önderlerden farklı bir yerde durduğunu belirtti.  "O, Kürt meselesinde yanlızca “Yaşasın Kürt ve Türk Halklarının Kardeşliği” sloganını savunmanın yeterli olmadığını, Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayın Hakkının koşulsuz şartsız kabul edilmesi gerektiğini savunarak, Türkiye Devrimci Hareketinde bir ilke imza attı" denildi.

 Türkiye'deki son siyasal gelişmelere de değinen temsilci, Kürtlerin yürüttüğü amansız bir mücadelenin olduğunu da belirterek, bu mücadelenin hem Türk devletini ve hem de emperyalistleri sıkıştıran bir düzeyi yakaladığına vurgu yaptı. Türk devletinin yeni barış çağrılarılarıyla bu mücadeleyi tasfiye gibi bir hedefe kilitlendiğine de değinen temsilci, barış çağrılarının sorunu çözmeye yönelik olmadığına dikkat çekti.