Hamburg'da 1,500, Berlin'de 5,000, Nürnberg'de 1,000, Hannover, Magdeburg ve Bochum'da ise yüzlerce kişi gösterilere katılarak NSU faşist cinayet şebekesini protesto ettiler.

Gösteriler bugün (5.11.12) şu şehirlerde devam edecek; Chemnitz: Saat 17.00 de Brühl Bulvarı, Dresden: 09.15'te Saksonya Eyalet Meclisi önünde , Greifswald:Saat 18.00, Marktplatz'da, Neubrandenbrug: Saat 18.00'de Bahnhofvorplatz'de, Rostoch: Saat 18.00'de Universitätsplatz'de, Stralsund ise:Saat 18.00 Alten Markt'ta.

Cinayetler ilk olarak Hamburg'da protesto edildi.

Hamburg'da 1,500 kişinin katılımıyla yapıldı.Göçmenlerin yoğun yaşayıp-çalıştığı merkez tren istasyonu yakınındaki Steindamm'de başlayan yürüyüş, polisin ve Hamburg içişleri bakanlığının karşı çıkmasına rağmen -nöbetçi mahkeme kararıyla- içişleri bakanlığı yanında durarak bir ara miting yapıldı. 1933-1945 Nazi Almanya'sı yıllarında Gestapo işkence merkezi binası karşısındaki S-Bahn Stadthausbrücke önüne kadar süren gösteri olaysız sona erdi. Alman anti-faşist grupların öncülük ettiği gösteride, salon toplantılarında sık sık gördüklerimiz olmasa da sorumlu davranıp gelenler de vardı.


12 yıl öncesinden başlayıp 6 yıl süreyle ve çeşitli aralıklarla 10 kişinin öldürüldüğü faili meçhul cinayetlerin 3 Neo Nazi tarafından işlendiğinin açığa çıkmasının birinci yılında, çeşitli milletlerden yaklaşık 1500 kişinin katılımıyla Hamburg’da gerçekleştirilen protesto eyleminde katiller lanetlendi. 850 polisin görev yaptığı  ‘’Bündnis gegen Rechts ‘’ adlı kuruluşun öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe, alman anti-faşist örgütleri, 1933-1945 yılları arasında onbinlerce üyesi Nazi katliamına maruz kalmış alman komünist ve demokratların örgütü VVN, Anarşist örgüt, Freie Arbeiter Union FAU, Sol parti, Anti-Faschistische Aktion öncülük etmekteydi.

YÜRÜYÜŞ HANSAPLATZ’DA BAŞLADI


Hamburg’un merkezindeki St. Georg semtinin simgesi olan Hansaplatz meydanında başlayan ırkçılığı ve Nazi cinayetlerini protesto yürüyüşünde sergilenen pankartlar ve flamalar, genellikle Türkçe ve Almanca  olarak yazılmıştı. Meydanda  bir renk cümbüşü yaşanıyordu ama sarı,siyah ve kırmızı renkler daha fazla dikkat çekiyordu. Müziğin dili olmazmış deseler de, protesto eyleminde Almanca, Türkçe, Kürtçe ve İspanyolca müzikler seçilmişti.

KATILIMCILAR, PANKART VE FLAMALAR

Siyasi partilerden SPD, Die LİNKE ve PİRATEN, sivil toplum kuruluşlarından İslam Şura’sı, DİDF,ATİK, Partizan, FAU, KJB, Tatort Kurdistan, Anti Faschiste Aktion, Motorrad Club, VVN, Antifaschist Bund,  Gedenken Mölln 92 gibi kuruluş ve grupların pankart ve flamaları göze çarpmaktaydı.. ‘’Irkçılığa karşı koyalım, Faşizmize karşı savaşalım, Anayasa İstihbaratını kaldıralım’’, ‘’Vielfalt der Hamburger Muslime gegen Rechte Einfalt’’ şeklindeki flamalar  dikkat çekerken, Birara taşınan Abdullah Öcalan bayrakları gerekçe yapılarak polisle yürüyüş komitesi arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Ünlü yazar Berthol Breht’in günün mana ve önemini yansıtan sözü ise, meydanın diğer tarafında sergilenmişti. ‘’ Berlin’den Atina’ya kadar ırkçılığa karşı duralım’’ şeklindeki bir slogan da sanki Avrupa Birliği’nin faaliyet sahasını çiziyordu.



Yürüyüş boyunca en sık söylenen "Allerta allerta anti-faschista" solganı oldu.

NSU TERÖR ÖRGÜTÜ CİNAYETLERİ NASIL AÇIĞA ÇIKMIŞTI ?

4 Kasım 2011 tarihinde Thüringen Eyaleti'nin Eisenach kentinde işlenen bir banka soygunun ardından Uwe Mundlos ve Uwe Börnhardt, yanmış bir karavanın içinde ölü bulundu.

Aynı gün Saksonya Eyaleti'nin Zwickau kentinde Mundlos ve Börnhardt'ın Beate Zschaepe ile birlikte oturduğu daire ateşe verildi. Aradan bir hafta geçtikten sonra ise savcılık yıllardır aydınlatılamayan on cinayetin bu üçlü tarafından işlendiğini belirlediklerini açıkladı.

Hatırlanacağı üzere katiller senelerce cinayetlerin kurbanları, yakınları arasında aranmıştı. Olayın arkasında "mafya parmağı" veya "PKK'nin rolü" aranmıştı. Her defasında faillerin robot resimleri "güney simali" olarak basına dağıtılmıştı. Kamuoyunda  ve TV'lerde " Döner- Morde" üzerine yayınlar yapılmış olayın mağdurları bilinçli olarak bilgi kirlenmesi metoduyla ikinci kez saldırıya maruz klamışlardı. Günümüzde hala olayla ilgili mevcut deliller ve polis dosyalarının varlığından hiçbir resmi kurum söz edemiyor. Her defasında "Belgeler, deliller imha edilmiş" yalan açıklamaları kamuoyuna yansımaktadır. Anlaşılan geride kalan, istihbarat örgütü içindeki katillerin veya yardımcılarının kimliklerinin açığa çıkması halinde yeni skandalların çıkmasından hala uzak durulmaktadır.

NSU CİNAYETLERİNİ PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHI  VE KONUŞMALAR

Katılımcı sayısının oldukça  artması üzerine konvoy halinde  Lange Reihe caddesine doğru  yol alan protestocu topluluğun Rathaus meydanına gideceğı sanılırken, tam aksi istikamete  yönlendirildiği görüldü. 2000-2007 yılları arasında 3 Nazi görüşlü faşist tarafından öldürülen ve aralarında Hamburglu Süleyman Taşköprü’nün de bulunduğu cinayetler zincirinde hayatını kaybedenlerin fotografları, değişik milletlere mensup kişilerce yürüyüş boyunca elde taşındı. Oldukça değişik sloganların da atıldığı protesto eyleminde, Hamburg’un ünlü alışveriş caddesi Steindamm’da  konvoy durduruldu ve  burada çeşitli konuşmalar yapıldı.

TGH BAŞKANI HÜSEYİN YILMAZ: ‘’ Gereken yapılsın ! ‘’

İlk konuşmacı olan Hamburg Türk Toplumu Başkanı Hüseyin Yılmaz, cinayetlerin açığa çıkışının birinci yılında gelinen noktada, Federal Parlamento Araştırma Komisyonu Başkanı ile Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı’nın örtbas konusunda aynı görüşte birleştiklerini belirterek, ‘’Bunun üzerine gidilmeli ve konu aydınlatılarak, ihmali görülenler teşhir edilip cezalandırmalıdır’’ şeklinde konuştu. Yılmaz, bu cinayetlere kurban gidenlerin, geride kalan ailelerinin de kontrol altında tutulması ve kendilerine maddi ve manevi destek verilmesi gerektiğini söyledi. İnceleme Komisyonuna  sunulan belgelerin yetersiz olduğuna dikkati çeken Yılmaz, konunun en kısa zamanda açıklığa kavuşturlması  halinde kamuoyu vicdanının bir nebze olsun rahatlayacagini ifade etti.

ŞURA BAŞKANI Dr. MUSTAFA YOLDAŞ; FAŞİSTLERE KARŞI BİRLİKTE TAVIR ALALIM

Hamburg Şura adına, "Faşizme karşı özgürlük, hoşgörü, saygı ve çoğulcu bir toplumdan yana olan hepinizi saygıyla selamlıyorum" diyerek söze başlayan Mustafa Yoldaş, Almanya'daki duvarın yıkılması ve iki Almanya'nın birleşmesinden sonra göçmen kökenli 182 kişinin sağcı teror odaklarının kurbanı olmasına rağmen, çeşitli platformlarda senelerdir  "islam terörizmi" tehlikesinden söz edilmektedir. Frankfurt'taki iki ABD'li asker olayının dışında Almanya'da fanatik müslümanlarca kimse öldürülmemiştir. Sağ terör böylece küçümsenerek görmezden gelinmiştir. Naziler, islam düşmanlığını, öne sürerek kendi propogandalarını topluma kabul ettirmek çabasındadırlar.

Thilo Sarrazin'in kitabını düşünün, Norveç'de kitlesel katliam yapan Breivig'in internet sitelerinden değiştirmeksizin yayımladığı islam düşmanlığı tezleri buna bir örnektir, açıklamasında bulundu.
Mustafa Yoldaş son söz olarak; Neonazi entrikalarına ve Faşistlere karşı birlikte tavır belirleyelim;
Resmi ve sivil kitle örgütlerini, kiliseleri, dernekleri, danışmanlık bürolarını çağrımıza kulak vererek, politik dayanışmayı öne çıkartarak, ayrımcıl bir toplum anlayışına hayır diyerek, Neonazi entrikalarına ve faşistlere karşı bizlerle birlikte tavır almaya çağırıyoruz, açıklaması alkışlarla destek buldu.

DİDF ADINA  ÖZAY YILDIZ 


"Tüm faşist ve Irkçı örgütler ve propogandaları hemen yasaklansın" başlığı altında konuşmasına başlayan Hamburg DİDF adına konuşmacı Özay Yıldız ise,
Resmi daireler ve kurumlar faşist örgütleri herzaman zararsız olarak değerlendirdiler. Alman İstihbarat örgütünün olaylardaki rolü ve kullandıkları işbirlikçiler hakkında somut açıklamalar yapılmamıştır. Kamuoyuna hergün, polis- istihbarat örgütü ve Neonazi çevrelerinin yaptıkları işbirliğini açığa çıkartan yeni bilgiler yansımaktadır. Yaşanların içişleri bakanlığı bünyesindeki soruşturma yapan görevlilerin kişisel hatasıyla açıklamak doğru değildir. İçişleri bakanı Hans-Peter Friedrich Süddeutschen gazetesine verdigi bir demeçte "Hayır, aşırı sağı hiçbir zaman küçümsemedik" demiştir. Neonaziler,faşistler polis korumasında gösteri ve toplantılarını yaparlarken, anti-faşistler ve göçmen kökenliler polis şiddetine ve tutuklamalarına maruz kalmaktadır.

DIDF adına konuşmacı Özay Yıldız sözlerini şu talepleri yükselterek devam etti;


-Tüm faşist örgütler fesh edilmelidir!
-NSU Cinayetleri eksiksiz soruşturularak, işbirlikçi elemanlara son verilmelidir!
-Cinayetlerdeki devlet rolü açıklanmalıdır!
-Tüm ırkçı ve faşist örgütler ve propogandaları yasaklanmalıdır!
-27 Haziran 2001'de öldürülen Hamburglu işadamı Süleyman Taşköprü olayı detaylarıyla açığa çıkartılmalıdır !

Yürüyüş boyunca çeşitli anti-faşist inisiyatif sözcüleri, Şura Hamburg adına Dr.Mustafa Yoldaş, Hamburg TGH adına başkan Hüseyin Yılmaz, DİDF Hamburg sözcüsü Özay Yıldız, 2001 senesinde Schützenstr'de öldürülmüş Süleyman Taşköprü'nün aile avukatı Gül Pınar (Hamburg'da olmadığı için banttan konuştu)

Ramazan Avcı inisiyatifi adına avukat Ünal Zeran,Tatort Kürdistan, Rostock'taki olayda saldırıda arkadaşını kaybetmiş siyahi bir temsilci ve yaşlı alman VVN yetkilisi S-Bahn Stadthausbrücke karşısındaki eski Gestapo merkezi önünde duygu dolu bir konuşma yaptı.

ALMAN İSTİHBARATININ SAĞ GÖZÜ KÖRDÜR


VVN temsilcisi yaşlı kadın ise; Alman isihbaratı Verfassungschutz'un uzun senelerdir sağ gözünün kör olduğunu, sadece sol gözünün gördüğünü dile getirerek Alman yargı sistemi ve istihbaratı içindeki Nazilerden kalan anlayışın köklerinin derinliklerine dikkat çekti.

Hamburg belediye sarayına yaklaşınca bir grup tiyatro oyuncusu yürüyüş arabası üstünde alman yargısını ve istihbaratını kastederek Faşist "NSU gizli dosyalarını açın" "Nazi-Akten" adıyla bir skeç gösterisinde bulundular. Yanlarında getirdikleri içi dolu poşetleri yırtarak sağa sola saçtılar. Çevreden geçenlerin de ilgiyle seyrettigi gösteri alkışlarla son buldu.


SALON TOPLANTILARINA KATILANLAR NEREDEYDİ ?

Yazının başında da belirttiğimiz gibi salon toplantılarından hiç eksik olmayan tanıdık simaları,iş günü olmamasına rağmen  böylesine önemli bir gösteride görememek göçmenler adına üzücü bir durum. Aynı zamanda Türkiyeli göçmenlerin en yoğun alış-veriş yaptıkları, çalıştıkları semtlerin başındaki Steindamm'de gösteriye tek bir kişinin dahi katılım sağlamaması daha da düşündürücüdür. Faşist NSU çetelerinin öldürdükleri 10 kişiden 8'inin Türkiye kökenli olduğu bilinmesine rağmen gösterilen duyarsızlık ümit ederiz gelecekte devam etmez.