20 Aralık 1915’te İstanbul Heybeliada’da doğan Aziz Nesin, 6 Temmuz 1995, İzmir Alaçatı'da hayata gözlerini yumdu.

Aziz Nesin'in anısına Cumhuriyet yazarı Zeynep Oral'ın "Suç Ortaklığı" başlıklı bugünkü köşe yazısına yer veriyoruz.

"Sevgili Aziz Nesin...

Bugün 6 Temmuz. Bu dünyadan göçüp sonsuzluğa ulaştığınız gün. 1995’teydik. Sizin yaralı ama her daim kükreyen kalbiniz, Sivas katliamının acısına daha çok dayanamamıştı. O günden sonra kitaplarınızla, vakfınızla, vakıfta yetiştirdiğiniz yüzlerce öğrenciyle, öğretilerinizle, demeçlerinizle, bize bıraktığınız kayıtlarınızla, ileriyi, bugünleri çok önceden gören öngörünüzle, uyarılarınızla, direncinizle, anılarınızla yaşamayı sürdürüyoruz... Bir de size duyduğumuz hasret ve özlemle... Ve de benim sık sık tekrarladığım, “Bir değil, birçok Aziz Nesin’imiz olsaydı, Türkiye bugün bu durumda olmazdı” düşüncesiyle...

KATLİAMDAN GÜNÜMÜZE LİNÇ KÜLTÜRÜ 

Sevgili Aziz Nesin, anımsıyorum: 2 Temmuz 1993’ten sonra nice demokrat geçinen, aydın geçinen, “liberal” geçinen gazetecinin yorumlarını, yazılarını! Ve inanılır gibi değil ama bu koca koca anlı şanlı “gazeteci” adamlar günümüzde hâlâ muhalif geçinmekteler...  

Bunlar, Aziz Bey, “Ah ah, vah vah” diye timsah gözyaşları döküp, “Sivas’ta olaylar korkunç, vahşet” diye başlayıp, “Ammaaa... Ancaaak...” diye devam eden... “Olmaz ki... Aziz Nesin de şunu yapmasaydı, bunu demeseydi”“Aziz Nesin’in Sivas’ta işi ne” yorumlarıyla sizi suçlamalarını hep birlikte yaşadık... Konuşmanızı dinlememişler, okumamışlar ama bir avuç gerici yobazın iftirasıyla suçu size atmaya dünden razıydılar bu “aydın” geçinen ahkâm kesiciler! Üstelik anayasayı, laikliği, yok sayarak...

Bu zihniyet bugün hâlâ sürüyor, Aziz Bey. Anayasa, hak, hukuk yok. Sadece siyasal erkin hizmetinde, yandaşların suçlamalarıyla tutuklanan ve zulüm gören insanlar var. Bir de bunların karşısında susan, seyredenler... 

Düzmece senaryolarla, montaj kayıtlarla “terörist” ilan edilen bu insanların terörist olmadıklarını, sadece hükümeti eleştirdiklerini hepsi, herkes biliyor...

Ya korkudan susuyorlar ya da çıkarlarına halel gelmesin diye... Bir üçüncü olasılık linç kültürünü özümsemiş olmaları... Her üç şıkta da suça ortaklık ediyorlar! 

KÖTÜLÜĞÜN SONU YOK

Sevgili Aziz Bey, içimi size döküyorum.

Türkiye’de milyonlarca insanın katıldığı Gezi Direnişi için, sadece 15 kişi “Gezi tutuklusu” olarak yıllarca hapiste tutuluyorsa...

Seçimlerin hemen ertesinde Meclis’te olması gereken TİP milletvekili Can Atalay, hukuk yok sayılarak hâlâ hapiste tutuluyorsa...

Düzmece suçlamalarla Osman Kavala ve ailesine yıllardır yaşam hakkı verilmiyorsa; AİHM kararları, yasalara karşın uygulanmıyorsa... 

Almanya'da cinsiyet değişikliği kolaylaştı Almanya'da cinsiyet değişikliği kolaylaştı

Sorunları şiddetle değil, Meclis’te çözebilmek için amansız bir çaba gösteren Selahattin Demirtaş ve aynı amaçla Meclis’e girmeyi başarmış milletvekillerine ve ailelerine bu hak tanınmıyor hâlâ hapiste tutuluyorsa... 

Memlekete ilişkin düşüncelerini ifade ettikleri için FETÖ savcılarının suçlamalarıyla hapse atılan, yaşları 80’i geçmiş sağlık sorunlarıyla boğuşan Atatürkçü generallerin hapiste ölmeleri beklenebiliyorsa... 

Düzmece montaj senaryolarla, kötülük daha da artsın diye tam da bayram arifesinde gözaltına alınıp apar topar tutuklanan Merdan Yanardağ’ın terörist olduğu için değil, muhalif olduğu için yargılanmasını bekliyorsak...

Yaşamını “dünyayı aşklaştırmaya”, yani şiir yazmaya adamış; yüreği adalet, özgürlük, eşitlik ve vicdan diye çarpan; emeğin, aşkın, umudun şairi Ahmet Telli bundan 6 yıl önce kendi kitabından okuduğu bir şiir yüzünden 10 ay hapse mahkûm edilebiliyorsa... 

Gerçekleri söyleyip yazdıkları için, eleştirel baktıkları için, muhalif oldukları için, düşüncelerini ifade ettikleri için haksız yere hapiste olan nice nice insan, hak ve hukuk siyasal erkin emrinde diye yaşamdan ve insanlık onurundan yoksun bırakılıyorsa, o ülkede kimse hiç ama hiç kimse özgür olamaz!

Çok haklısınız Aziz Bey, susan, bunları görmezden gelen herkes bu zulmün suç ortağıdır."