Süheyla Kaplan

Etkinliğe sürgünde yaşayan gazeteci Can Dündar ile 30 yıl cezaevinde kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan şair İlhan Sami Çomak konuşmacı olarak katıldı.

Moderatörlüğünü Ertan Çelik’in yaptığı programda, sürgün, sanat ve direniş üzerine konuşmalar yapıldı.

“Alevilikte kin yoktur”

Bir dönemin simgesi “Was guckst du?!”: Kaya Yanar sahne kariyerini sonlandırıyor
Bir dönemin simgesi “Was guckst du?!”: Kaya Yanar sahne kariyerini sonlandırıyor
İçeriği Görüntüle

Şair İlhan Sami Çomak, 21 yaşında sahte tanık ifadeleri üzerine hapse atıldığını, toplam 30 yıl cezaevinde kaldığını hatırlatarak, hayata umutla baktığını ve affetmeyi seçtiğini söyledi. Çomak, bunu Alevi kültürüne bağlayarak, “Çünkü Alevilikte kin, nefret yoktur” dedi. Bugüne kadar 13 kitap yazdığını aktaran Çomak, önümüzdeki günlerde eserlerinden birinin Almanca’ya çevrileceğini belirtti.

“Sürgün, yaratıcılığı da zorluyor”

Gazeteci Can Dündar ise sürgündeki zorluklara değindi. Nazım Hikmet, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in hapishanede en üretken dönemlerini yaşadığını hatırlatarak, “Ancak sürgün böyle olmuyor. Sürgün insanı bir boşluğa bırakabiliyor, pek çok arkadaşımız sürgünde kaybolup gitti” dedi.

Türkiye’de barış sürecine dair gelişmeleri de değerlendiren Dündar, mevcut hükümete güvenin sorgulandığını vurgulayarak, “Bahçeli gibi bir figürün barış elçisi gösterilmesi trajikomik. CHP ise kontrollü mitinglerle süreci doğru yönetiyor” ifadelerini kullandı.

Sanatçılar sahne aldı

Anma programında Sakina & Anadolu Quartet, Deniz Türkan ve Grup Cemre sahne aldı. Ayrıca sinevizyon gösterimleri ve özel video mesajlarla Yılmaz Güney’in yaşamı ve sanatı yeniden hatırlandı.

Yılmaz Güney’in mirası

1947’de dünyaya gelen ve 9 Eylül 1984’te Paris’te henüz 47 yaşındayken hayatını kaybeden Yılmaz Güney, geride unutulmaz eserler bıraktı. Yönetmen, oyuncu, senarist ve yazar olarak Türk sinemasına damga vuran Güney, sinema yaşamı boyunca 114 filmde rol aldı, 64 senaryo kaleme aldı.

‘Umut’, ‘Arkadaş’, ‘Sürü’, ‘Duvar’ ve ‘Yol’ gibi filmleriyle milyonlarca izleyiciye ulaşan sanatçı, 1982’de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanarak dünya sinemasında da adını duyurdu.

Vatandaşlıktan çıkarılan Güney’in mezarı, Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’nda bulunuyor.