3 SANIK REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tanıklardan emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün hazır olduğunu belirtti. Bu arada Mahkeme Başkanı Özese, tutuklu sanıklardan Dursun Çiçek ve Durmuş Ali Özoğlu'nun reddi hakim talebinde bulunduğunu, İbrahim Özcan'ın da hakimlerin çekilmesini içeren dilekçe verdiğini belirtti. Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, bu taleplerin reddine karar verdi.

ÖZKÖK'ÜN YEMİNLİ OLARAK İFADESİ ALINDI

2002 ve 2006 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün ilk önce kimlik tespiti yapıldı. Özkök'e tanıklık hakları hatırlatıldıktan sonra yemini yaptırıldı. Mahkeme Başkanı Özese, tanık Özkök'e "Sizden gerçekleri söylemenizi bekliyoruz" diyerek bildiklerini anlatmasını istedi.

"KİMİ ZAMAN GÖRÜŞLERİMLE ASTLARIMIN GÖRÜŞLERİ ARASINDA FARKLILIKLAR OLDU"

Sandalyeye oturarak ifade vermeye başlayan Hilmi Özkök ifadesinde şunları söyledi: "Benim şahit olduklarım, askerlikle ilgili konulardır. Onun dışındaki hususları bilmem. Ancak sorulduğu takdirde, bildiklerimi de anlatırım. 2002 yılının Ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildim. Bir müddet sonra genel seçimler yapıldı ve şu andaki parti iktidara geldi. İktidardaki parti seçilince, ben de dahil olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarında bir tedirginlik oluştu. Bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman, ‘acaba bir geriye dönüş olur mu, kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Ben dahil hepimiz tedirgin olduk. Bu konuları kendi aramızda konuşmaya başladık. Askerlikte herkes görüşlerini özgürce dile getirir. Kimi zaman benim görüşlerimle astlarımın görüşleri arasında farklılıklar oldu. Bu çok normal."

"BANA AYIŞIĞI VE YAKAMOZ SUNUMLARI GELDİ"

O dönemde Türkiye'yi ilgilendiren çok yoğun bir gündemin olduğunu dile getiren Özkök şöyle konuştu:

"2004 yılı bahar aylarında bana bir vasıtayla nasıl geldiğini bilmiyorum bir slayt sunum geldi. Sunumun içinde 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' sunumlarını gördüm ve bunları okudum. Çünkü bunlar dezenformasyonda olabilirdi gerçekte olabilirdi. Bu, bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bu konuyu astlarımla dahi paylaşmadım. İddialar çok büyüktü. Hukuki bir müdahale yapılır mı? diye düşündüm. Ancak hukuki işlem yapmadım. Ben bu Ayışığı ve Yakamoz meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. Bulunduğumuz mevkiler çok önemli mevkiler. Örneğin Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir. Meşru olmayan gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım. Astlarımdan şüphe duyduğum anlamına gelir. Astlara güven vermek çok önemlidir. Daha sonra dikkatler başka yöne kaydı. O günden sonra bazı arkadaşlar emekli oldu, bazıları kaldı. Ben emekli olduktan sonra bu konular gündeme geldi."

Özkök'ün ifadesini tamamlamasının ardından savcılıkta verdiği ifadeler okundu.

"EVET ORADA ÖYLE BİR SÖZ SÖYLENDİ"

Savcılıkta "Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde mahiyetinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Olduysa kimler tarafından ne amaçla ve nasıl oldu?' sorusuna verdiği cevap okunduğu sırada araya giren Hilmi Özkök bir şeyler söylemek istediğini belirtti. Özkök, "Geçen bir gazeteci, bir röportajıma atıfta bulunarak 'teklif' diye soruldu, başka şekilde sorulsaydı cevabım başka olurdu' dediğimi belirtmiş. Buraya bir açıklık getirmek istiyorum. Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunumda bulunur. Bunun dışında zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Saldırı, savunma ve geri çekilme gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada böyle bir söz (muhtıra) söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi."

Duruşma Hilmi Özkök'ün 25 Nisan 2009'da verdiği savcılık ifadelerinin okunması ile devam ediyor.

ÇETİN DOĞAN'IN EŞİDE DURUŞMAYI İZLEDİ

Öte yandan Balyoz Davası'nın tutuklu sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan'ın da aralarında bulunduğu aynı davada tutuklu yargılanan bazı asker sanıkların eşleri ve yakınları da izleyici olarak katıldı.

ÖZKÖK'E YASADIŞI DİNLEME İDDİALARI SORULDU

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda tanık olarak dinlenen Özkök ifadesinin ardından savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını yanıtladı. Savcı Pekgüzel, Özkök'ün genelkurmay başkanı olduğu dönemde jandarma istihbaratın yasal olmayan dinlemeler yaptığı şeklindeki iddialar olduğunu bu konuda bildiklerini anlatmasını istedi. Özkök, "Kamuoyunda jandarma istihabaratın yasal olmayan dinlemeler yaptığı yönünde konuşmalar olması üzerine dönemin Jandarma Genel komutanı Şener Eruygur'a, İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ile Teknik Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur'u yanıma göndermesini istedim. Ersöz ve Uğur'a dinleme işlemlerin yasal çerçevede yapılması gerektiğini söyleyerek kendilerini uyardım. Bu konuların nasıl yapıldığı konusunda kendilerinden bilgi aldım. Amacım yasadışı dinleme varsa bunu önlemekti. Kendilerine böyle bir ikazda bulundum. Bu imkan ve kabiliyeti dikkatli kullanmalarını istedim. Ayrıca dinleme konusunda kanundan sapmayın dedim" dedi.

Bunun üzerine Savcı Pekgüzel, Hasan Atilla Uğur'un ve Levent Ersöz'ün duruşmadaki ifadesini okudu. Savcı Pekgüzel, "Uğur ve Ersöz , 'Hilmi Özkök' bizi uyarmadı' diyor" diye konuştu. Özkök ise Ersöz ve Uğur'u uyardığını tekrarlayarak, "Yasadışı bir dinleme yapıyor musunuz?' demedim. Duyumlar olduğunu belirterek, yapılıyorsa engelmeyi düşündüm. Bir tavsiye niteliğindeydi. O konuda benim emrimde değillerdi" dedi. Jandarma Genel Komutanlığı'nın bilgisayarlarında inceleme yapıp, yapamayacağına ilişkin o dönemki adli müşavire danıştığını belirten Özkök, müşavirin İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğu için inceleme yapılamayacağını söylediğini ifade etti.

HİLMİ ÖZKÖK: BENİM HAKKIMDAKİ BÜYÜK YIPRATMA KAPMANYASI YAPILDI

Önemli bir gazetenin tanınmış yazarının kendisi hakkında '18 yıl yurtdışında kaldığı ve ülke gerçeklerinden haberdar değil' şeklinde yazı yazdığını söyleyen Özkök konuşmasını söyle sürdürdü:

"Söz konusu gazeteci bana 'Haber kaynağım çok sağlam. Yüksek rütbeli biri verdi bu bilgileri. Benim hakkımdaki bilgilere Vikipedi üzerinden bile ulaşabilirsin. Bu bilgi doğru değil".

Özkök, "Hakkımda büyük yıpratma kampanyası yapıldı. Bu kampanyalar sadece basının kafasından uydurduğu şeyler değildi belli mihraklar tarafından kurgulandığını düşünüyorum. Burada çok karmaşık bir şey vardı. Mahkemenize bunu özellikle arz ediyorum" diye konuştu.

İLKER BAŞBUĞ 3 AY ARADAN SONRA İLK KEZ DURUŞMADA

Öte yandan davanın tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'da Ergenekon Davaları'nın birleşmesinin ardından duruşmaya ilk kez katıldı. 3 ay aradan sonra ilk kez duruşmaya katılan Başbuğ, tutuklu sanıklardan Hurşit Tolon ile yan yana oturdu.

HİLMİ ÖZKÖK: ERGENEKON BELGESİNDE BÜYÜK TUTARSIZLIK VARDI

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök kendisine sorulan soruları yanıtlıyor. Dosyada bulunan 'Ergenekon Şeması' ve ekindeki belgeler Özkök'e gösterilerek, 10 Temmuz 2003'te Genelkurmay Başkanı olarak kendisine sunulan "Ergenekon" belgeleri ve şemasıyla aynı olup olmadığını soruldu. Kendisine mübaşir aracılığıyla verilen belgeleri tek tek inceleyen Özkök, "Ek-7'de bulunan belge çağrışım yaptırıyor. Aradan geçen yıllar ve yaşımı da dikkate alırsanız bana verilen evraktaki şema ile bu şema yüzde 90 aynı" diye cevap verdi. Özkök 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı'na sulunan şemadan ise haberi olmadığını sözlerine ekledi. Özkök, "MİT tarafından verilen belgenin üzerinde makam, tarih ve imza yoktu. Hala üzerinde işlem yapılabilecek bir evrak olarak düşünmüyorum" dedi. Sorular üzerine Özkök, "Ergenekon adını ilk kez MİT'in belgesinde gördüm. O zaman tutarsız olarak değerlendirdiğim belge dışında bilgim yok" dedi.

ÖZKÖK: BELGE TUTARSIZDI

Savcı Pekgüzel'in "Bu belgenin arşivlenecek mahiyette olmadığını söylüyorsunuz. Size MİT tarafından yapılan arzın nasıl olduğu, içeriği konusunda detaylı bilgi verir misiniz?" sorusu üzerine Özkök şu cevabı verdi:

"Ergenekon belgesinde büyük tutarsızlık vardı. Askeri yönden olmayan bir mantık hatası vardı. Şemada kıdemsiz komutanlar kıdemlilerin üstünde yer alıyordu. Ben belgeyi İstihbarat Başkanı'na gönderdim. İnceler, ciddi bir durum olursa bana bildirir. Ancak böyle birşey olmadı. Belgeler makamımda, MİT müsteşarı tarafından, kağıt şeklinde verildi."

26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'na da gönderilen MİT belgesini Genelkurmay Başkanlığı'na sorduklarını hatırlatan savcı Pekgüzel, ancak bunlara rastlanmadığının bildirildiğini aktardı. Özkök de, 2006 yılında kendisine gelmediğini belirterek, o dönemdeki istihbarat başkanını da hatırlamadığını kaydetti.

ÖZKÖK'E HİLAFETİN KALDIRILMASIYLA İLGİLİ TOPLANTI SORULDU

Savcı Pekgüzel, Özkök'e 3 Mart 2004 tarihinde Ankara Ticaret Odası'nda yapıldığı iddia edilen hilafetin kaldırılmasıyla ilgili toplantıyı sordu. Toplantının yapıldığı tarihte yurtdışında olduğunu anlatan Özkök "Konferansla ilgili bilgi verilmedi. Benim yerime kuvvet komutanım katıldı. Rahatsız oldum. 'Keşke gitmeseydiniz, gitmeseydiniz iyi olurdu" dedim. Toplantıyı kimin organize ettiğini bilmiyorum. Ancak katılımdan memnun olmadığımı ifade ettim'" dedi. Özkök sorular üzerine "Gayri resmi yollardan, imzasız mektup, CD ve benzeri şekilde Genelkurmay Başkanlığı'na çok sayıda ihbar gelir. Bunların özel kalemim tarafından seçilerek bana sunulur. Hatta bazıları Genelkurmay 2. Başkanı'na danışılarak bana sunulurdu. İmzalı olmayan bu belgelerle hukuki bir işlem yapmayız. Ancak, ileri ki çalışmalarımızda bunları dikkate alırız" diye konuştu.

Duruşma Özkök'e soru sorulması ile devam ediyor.

ÖZKÖK'TEN "SEFER TASI"NDA YEMEK AÇIKLAMASI: SAĞLIK NEDENİYLE OLDUĞUNU DEFALARCA SÖYLEDİM

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hİlmi Özkök soruları yanıtlamaya devam ediyor. Savcı Pekgüzel, Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerden bir bölüm okuyarak, "Günlüklerde yer alan Yaşar Büyükanıt'ın zehirlenmesinin düşünüldüğü konusunda bilgisinin olup olmadığını sordu. Hilmi Özkök, "Zehirlenme bir efsanedir. Benimle ilgili de söylendi. Karargaha sefertası ile yemek götürmemin sağlık nedeniyle olduğunu defalarca söyledim. Birlikleri geziyorum, oralarda yemek yiyorum beni karargahta mı zehirleyecekler? Bu Ayışığı ve Yakamoz'da 'etkisiz hale getirmek'ten, 'pasifize' etmekten bahsedildiği için böyle bir şey hayal etmiş olmalılar" diye cevap verdi. Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde darbe girişimini engellediği için zehirlenebileceği iddia edilmişti. Duruşma Özkök'e soru sorulması ile devam ediyor.

"İRTİCA TSK İÇİN HER ZAMAN BİR TEHDİTTİR"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök kendisine sorulan sorulara cevap verdi. Hilafetin kaldırılmasının yıl dönümü nedeniyle yapılan toplantıya ilişkin soru üzerine Hilmi Özkök, "Bana karşı bir hareket olarak düşünmedim. Benim yurt dışında olduğum dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı tüm yetkileri kullanır. O takdir etmiş, katılım olmuş. AB aleyhine bazı şeyler söylenmiş ve alkışlanmış. Ben bundan rahatsızlık duydum. Herhangi bir suç unsuru görmedim" dedi.

"TSK'DA BİR ÇATLAK FİLAN OLMADI"

Özkök'e CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın "Genç subaylar rahatsız" haberinin ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir çatlak olup olmadığı soruldu. Özkök, "Hayır. Bu konu basına yanlış intikal etti. Benim Başbakan ile görüştüğüm ve 'genç subaylar rahatsız' dediğim yazıldı. O görüşmede bizden başka kimse yoktu. Dolayısıyla görüştüğümüz konuyu bilecek kimse de yoktu. Daha sonra ben bir açıklama yaptım. Yalnız genç subayların değil hepimizin rahatsız olduğunu söyledim. Türk Silahlı Kuvvetlerinde fikir ayrılıkları her zaman olur ama sonunda komutanın emrini uygularlar. Bu haberden sonra bir çatlak filan olmadı" dedi.

"BALBAY'I BİRİNCİ SINIF GAZETECİ OLARAK GÖRÜYORDUM"

Sorular üzerine Özkök, "Mustafa Balbay birinci sınıf bir gazeteci olarak görüyordum. Düşüncelerim hala da devam ediyor. Benim hakkımda yazdığı bazı yazılarından dolayı tedirgin oldum" dedi. Özese "Bu yazı Genç Subaylar tedirgin haberi miydi?" diye sordu. Özkök, "O beni hakikaten çok müşkül durumda bırakacak yazıydı. Çağrıştırdığı ifadeden rahatsız olduğum için basın toplantısı yaptım" dedi. Mustafa Balbay kendisinin yazdığı "Genç subaylar rahatsız" haberinden sonra Genelkurmay karargahında Özkök tarafından düzenlenen basın toplantısına katıldığını söyledi. Balbay, Özkök'ün toplantıdaki açıklamalarının ertesi gün gazetelerinde manşet olarak yer aldığını söyleyerek, Özkök'e bunu hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Özkök, "Anımsamıyorum ama birçok gazete açıklamalarıma manşetten yer verdi" diye cevap verdi.

Kuvvet komutanları ile Genelkurmay başkanının konumlarının farklı olduğunu söyleyen Özkök, "Genelkurmay Başkanı yapılan her şeyin politik, uluslararası ve diğer etkilerini hesaplamak zorundadır. Zaman zaman kuvvet komutanlarının belirli konularda ısrarcı olmasından sıkıntı duydum" dedi. Savcı Pekgüzel "Kahvaltıda sizi sıkıştırdılar mı?" diye sordu. Özkök, "Zaman zaman sıkıştırmalar oluyordu. Normaldir. Ben sıkılsam da, dinlerdim" diye cevap verdi.

Özkök'e 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' başlıklı slaytlar gösterilerek soru soruldu. Özkök, "Bu slaytlar incelediğinde ve üzerinde düşünüldüğünde pek çok şeyin anlamlandırılabilir. Örneğin "Penguen" ifadesinden deniz kuvvetlerinin, "Abide"den Yaşar Büyükanıt'ın kastedildiğini düşünüyorum. Ayışığı ve Yakamoz konusu daha sonra yatıştı. Bu işlerin buradaki gibi cereyan etmesini engeledim mi? Engellemedim mi bilmiyorum ama komutanın görevi bir şeyin olmasını engellemektir, bunu yapmaya çalıştım. "Ayışığı ve Yakamoz belgeleri bana CD olarak geldi. O zamanlar bunların bu kadar önemli olduğunu düşünmedik" diye konuştu.

"İNTERNET SİTELERİ SUÇ TEŞKİL EDECEK YÖNDE YAYIN YAPMADI"

Savcı Pekgüzel'in "Şener Eruygur'a böyle bir çalışma yapıp, yapmadığını sordunuz mu?" şeklindeki soru üzerine Özkök, Eruygur'a sorduğunu, böyle bir çalışmasının olmadığını söylediğini anlattı. Savcı Pekgüzel'in 1998 yılında Genelkurmay 2. Başkanı olduğu dönemde internet siteleri kurulup kurulmadığını sordu. Özkök, böyle internet siteleri olduğunu ancak suç teşkil edecek yönde yayın yapmadıklarını, yasal olarak kurulan siteler olduklarını sözlerine ekledi. Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nın isminin Bilgi Destek Daire Başkanlığı olarak değiştirildiği söyleyen Özkök, "Psikolojik Harekat'ın sanki halkı yönlendirmek amaçlıymış gibi yanlış anlaşılıyordu. Bu nedenle ismi değiştirildi" diye konuştu.

"İRTİCA TSK İÇİN HER ZAMAN BİR TEHDİTTİR"

Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in sorusu üzerine Hilmi Özkök “İlker Başbuğ’un, Genelkurmay 2. Başkanı ve 1. Ordu Komutanı olmasını ben istedim" diye cevap verdi. Özkök, İnternet Andıcı’na ilişkin soru üzerine “İrtica Silahlı Kuvvetler için her zaman bir tehdittir. Ama bunu bir siyasi parti ile ilişkilendirmek TSK’nin görevi değildir. Siyasi partilerin görevidir. Benim dönemimde internet sitelerinde herhangi bir parti ile ilişkilendirilecek bir yazı yazılmamıştır. İnternet sitelerinin kurulması Genelkurmay 2, Başkanı olduğum 1998 yılında benim yetkimdedir. Ama içeriğinde suç teşkil edecek bir şey varsa ben böyle bir emir vermedim" dedi. Sorular üzerine Özkök "Yakamoz ve Ayışığı planlarını incelediğimde bir askerin elinde çıktığını bana gösterdi" dedi.

Hilmi Özkök'ün dinlenmesine ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 08.45'e ertelendi. Duruşma yarın Özkök'ün dinlenmesi ile devam edecek.

(BB)