YAPILACAK İLK GENEL SEÇİMDE

SEÇİLME HAKKIMIZ DA GERÇEKLEŞMELİ,

YAŞADIĞIMIZ ÜLKELER DE SEÇİM BÖLGESİ OLMALI!

Yurtdışından „OY HAKKI“ konusunda yazdığımız ilk yazı değildir bu yazımız. Ama bu savunduğumuz oy hakkımıza sahip olduğumuzda, erişebileceğimiz siyasi yaptırım gücümüzü kavrayanlar, „keşke her gün, böyle bir yazıyı birileri yazsa“ diye düşündüklerini tahmin ediyorum.

Son yıllarda, yılda 2, 3 ve hatta 4 defa bu konuda yazdığımız yazıları basılı ve internet site ve gazetelerinde okuyorsunuzdur. Başka çaremiz kalmadı ki; yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın, savunduğumuz bu „Oy Hakkı“ olmadığından, Türkiye´de hiç bir lobi gücümüzün olmadığını da hepiniz biliyoruz.

Ve hatta siyasetciler tarafından adam yerine konmadığımız gibi, , hiç hoşlaşmasak da bizleri ülkemiz Türkiye´de köylerimizde, kasabalarımızda ve oturduğumuz binalardaki komşularımız tarafından, adlarımızın önüne değişik sıfatlar konularak anıldığımız ve çağrıldığımız da oluyor.

Öncelikle Türk basınımıza, kadim dost köşe yazarlarımıza daha demokratik ve de siyasal haklara sahip olmamız için,YURTDIŞINDAN OY HAKKIMIZ“ ile ilgili olarak yıllardan beri bu „insanlık hakkımız olan davaya“ vermiş oldukları destekten dolayı, içtenlikle teşekkür ederim.

Türkiye´den resmi yollarla yurtdışına, öncelikle Almanya´ya işgücü gönderilmeye baslandığından bu yana 50 yıl geçmiştir.

Dile kolay, tam bir yarım asır. Yani iki insan kuşağının yetiştiği bir zaman dilimidir bu.

Gelecekte yapılacak ilk genel seçimde, yaşadığımız ülkelerde önümüze konacak sandıklarda oyumuzu her halde kullanmak istiyoruz. Bunun olmaması için hiç bir mazeret geçerli kabul edilemez.

Yıllardan beri basında artık okumaktan bıktığımız:“Sandık geliyor, ucu göründe, biraz daha yaklaştı, Anayasa Komisyonu´ndan Alt Komisyon´a gönderildi,yok bilemedin oradan da olmayan üst komisyona“ gibi afyonvari, uyutucu, teskin edici demeçlere artık karnımız tok. Yıllarca uyutulup aldatıldık. “

. Önce şunda analaşabiliyor muyuz?

OY HAKKI“, insanı, çoğulcu demokrasilerde, insan olma erdemine ulaştıran kutsal bir sosyal haktır.“

Eski başbakanlarımızdan merhum ve sevgili Bülent Ecevit, siyasi yasaklı olduğu 1980 ve 90´lı yıllarda, gerek Ankara´da Or-An sitesindeki evlerinde başbaşa ve gerekse Batı Avrupa´nın değişik kentlerinde küçük kadrolarla yaptığımız toplantılarda kendilerinden, ileride iktidara geldiklerinde „yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza oy hakkı“ konusunda kendilerinden söz isterdik.

Bülent Ecevit başbakanı olduğu koalisyon hükümetinde, 23 Temmuz 1995 günlü TBMM oturumunda Anayasa´nın 67 ve 68. maddelerinde gerekli değişikliği yaparak, „Yurtdışından Oy Hakkı“ için kapıyı aralamıştır.

Bu hakkımızın gerçekleşmesi için ise, gerekli uyum yasalarının çıkarılması gerekmekteydi.

Ne yazık ki; koalisyon ortakları O´nun kadar bu konuda bizlere sevecen bakmıyordu. Ve beklediğimiz bu uyum yasaları, o koalisyon hükümeti tarafından bir türlü çıkarılamadı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetleri bu tasarı üzerinde bazı çalışmalar yaparak, partinin ve hükümetin en üst organları tarafından „Yurtdışından Oy Hakkı“ TBMM´de yasalaşıp, resmi gazetede de yayımlanmış olduğu gibi, hükümet ve iktidar partisi üst düzey görevlilerinin

bu „oy hakkının gerçekleşeceği, sandığın önümüze konacağı“ konusunda daha düne kadar, basına defalarca yansıyan açıklamalarda bulunmuştur.

Ankara´daki iktidar ve de muhalefet partilerinin siyasetçileri, yurtdışında onlarca ülkede yaşayan yaklaşık 5,5 milyon insanımıza karşı samimi iseler, Türkiye´de yapılacak ilk genel seçimde yurtdışından oy´umuzu kullanmamızı sağlayabilirler.

Batı Avrupa´ya devletler arası sözleşmelerle gönderilen Türk işgüçü ve gurbetcisi, 50 yıldır öz ülke olarak görmekten vazgecemediği ülkemiz Türkiye´nin ekonomik ve sosyal-kültürel yönden kalkınmasında önemli payı olmasına rağmen, yukarıda da değindiğimiz gibi, yaşadığı ülkenin kraldan fazla kralcısı imiş gibi adlandırılıp, olumsuz takma adlarla çağrılmış ve kendini sürekli dışlanmış hissetmiştir.

Böyle tabirlerle çağrılan bu insanlarımız bundan böyle, hem temsil hem de eğemenlik hakkına kavuşmak istiyor.

Anayasa´mızın bize oy hakkı getirecek maddelerin değiştirilmiş olmasının üzerinden tam onbir yıl geçmiş olmasına rağmen, hiç bir şeyin değişmediğini görünce, 27 Aralık 2006 günü, Balıkesir Barosu Eski Başkanlarından avukatım ve de arkadaşım sayın Erbuğ Delituna tarafından Ankara 13´ üncü İdare Mahkemesi´nde, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın yararlanacağı „YURTDIŞINDAN SEÇME HAKKI” için ve dolayısıyla ardından gelmesi gereken “SEÇİLME HAKKI ile YURTDIŞININ SEÇİM BÖLGESİ OLMASI” için bir dava açmıştım.  

Bu dava, „Yurt Dışından Oy Hakkı“ konusunda, siyasi ve göç tarihimizde bir ilk olduğu gibi; Ankara 13. İdare Mahkemesi dava dosyamı, “E:2007/25 K:2007/541“ Sayılı Kararı ile 21.06.2007 tarihinden sonra Danıştay´a göndermiştir.

Özlemimiz; bu dava dosyasının, raflarda unutulmadan Danıştay Başkanlığı tarafından bir an önce olumlu bir karara bağlanıp, TBMM komisyonlarında bu konuda alınan ve alınması gereken kararlara öncülük edip, bağlayıcı rol oynamasıdır..

Ama yine de şunu söylemeden edemiyeceğim; bu davayı her ne kadar kişisel açmış isem de; olumlu sonuçlandığında, yarım asırdan bu yana yurtdışında yaşayan ve de ülkemiz Türkiye´de son sınıf vatandaş muamelesi gören yurtdışında yaşayan biz Türk vatandaşlarının, Ankara Hükümeti her ne kadar: „Biz bu hakkı zaten veriyoruz“ dese de, toplu olarak kazanmış olacakları bir zaferdir.

Çünkü bu mücadelede, Türkiye ve Avrupa´da yayınlanan basınımız, tanıdığım ve de tanışma fırsatı bulamadığım pek çok yurttaşımız, değişik şekilde desteklerini vermişlerdir.

Sonuç olarak; yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız birinci sınıf vatandaş olma yolu, „Oy ve de Seçilme Hakkı“ ndan geçmektedir.

Biz, yurtdışında yaşayan vatandaşların ulaşmak istediğimiz sonuç, şüphesiz ki bu değildir. Oy Hakkı´mızın verilmesi bir başlangıç olabilir. Ama esas hedefimiz; yurtdışının „SEÇİM BÖLGELERİ“ olması ve kendi seçeceğimiz temsilcilerimizi Ankara´ya TBMM´ne gönderebilmemizdir.

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, yaşadıkları ülkelere göre seçim bölgelerinde, günlük, sosyal-kültürel ve de artık müzminleşmiş sorunlarını iyi bilen ve bu sorunların çözümü için uğraşacağına inandıkları ve aralarından, çoğulcu demokrasilerde siyaseti öğrenerek yetişmiş kişileri, milletvekili adayı olarak belirleme ve seçme olanağına sahip olmalıdırlar.

Bunun dışında, TBMM´de temsil edilen siyasi partilerden beklentimiz de;

gelecek ilk genel seçimde yurtdışının seçim bölgesi yapılması mümkün görünmüyorsa, „Yurt Dışı Kontenjanı“ vermeleri ve bir sonraki seçimler için de, „YURTDIŞININ SEÇİM BÖLGESİ“ olması için Yüksek Seçim Kurulu´nun (YSK) bu konuda derhal çalışma başlatmasını sağlamalarıdır.

Türk ve Alman hukukçu arkadaşlarımızdan aldığımız görüşlere göre, 12 Eylül 2010 günlü Referandum ile Anayasa Mahkemesi´nde bireylerin de dava açma hakkı doğduğu için, gelecek ilk genel seçimde „Oy Hakkımız“ın gaspedilmesi durumunda, Anayasa Mahkemesi´nde, yurt dışında yaşamış olduğumuz için doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nde (AİHM) dava açmamız dahi mümkündür.

Biz bu haklı davamızın olumlu kararını, AİHM´de arama yerine, Türk Hukuku´nun Adaleti´nde aramaktan yanayız.

Yurtdışı´nın Seçim Bölgesi olması durumunda, hem „TEMSİL HAKKIMIZ“ hem de „EĞEMENLİK HAKKIMIZ“ bizlere verilmiş olacaktır.

Bu genel seçimde önümüze konulacak sandıklarda oyumuzu kullanabileceğimiz gibi, bundan böyle gelecek yıllarda yapılacak seçimlerde ise; Yurtdışından Oy Kullanma İşlemi, tüm ileri demokrasilerde olduğu gibi „MEKTUPLA“ olmalıdır. Aslında en sağlıklısı olanı da budur.

Yapılacak genel ilk genel seçim, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanamadıkları bir seçim olmamalı. AKP tarafından iddia edilen ülkemizde „ileri demokrasi“ nin var olup olmadığı, bu hakkımızın hayata geçirilmesi inandırıcı kanıt olacaktır.

Talep ettiğimiz „OY ve de SEÇİLME HAKKI“, ülkemiz Türkiye´nin ekonomik ve de sosyal - kültürel yönden kalkınması için YARIM ASIRDAN bu yana candan çaba sarfetmiş vatandaşlarımızdan esirgenmemelidir.

Bu hak bize; hemen ve de ilk genel seçimde verilmelidir.

İçten ve engin saygılarımla

25.02.2012, Lübeck / Almanya

Remzi UYSAL