Einstein, bir konferans için yola çıktığında, gideceği adresle ilgilenmez, çevresindeki herhangi birinden öğrenir öğrenemez ise de bir çaba göstermezmiş. Bir konferans için yola çıkmış. Bir gün önce başlamış olan konferans için, konuşma yapacağı gün havalimanına inmiş. Taksi durağında bekleyen taksiciye yanaşıp, üniversiteye gitmek istediğini söylemiş. "Hangisini kast ediyorsunuz" diye sormuş taksici. "Raleigh'teki Eyalet Üniversitesi mi yoksa Chapel Hill'deki North Carolina Üniversitesi mi?" Einstein bu soru karşısında biraz bocalamış ama işi bozuntuya da vermemiş. Bu da yetmezmiş gibi üniversitelerden biri şehrin kuzeyinde, öbürü ise şehrin güneyindeymiş. Bir gün geç geldiği için, aynı konferansa giden başkasına rastlaması da zormuş. Nihayet Einstein'ın aklına bir fikir gelmiş: 'Dinleyiniz' demiş taksiciye, 'Toplantı dün başladı, dolayısıyla bir çok insan buradan geçip üniversiteye gitmiş olsa gerek. Size bu kişileri tarif edeyim: Bunlar aklı bir karış havada insanlar, birbirleriyle laflayıp nereye gittiklerine hiç dikkat etmezler. Konuştukları da dışarıdan 'kem, küm, kem, küm… diye anlaşılır' Taksicinin gözü parlamış, 'Tamam, şimdi oldu' demiş, 'Chapel Hill'e gideceksiniz, atlayın' Taksici bir çırpıda Einstein'ı konferansa yetiştirmiş.“

Taksiye bindikten sonra Einstein ile taksici arasında diyalog nasıl devam etmiş bilemiyorum ama kısa bir süre önce "İçimdekiler" başlıklı zevkle okuduğum kitapta buna bezer hikayeleri bulmak mümkün. "İçimdekiler"i 25.09.2022 tarihinde Yılmaz Güney'i anma gecesinde sevgili „Taksici“ ve yazar arkadaşım Haydar Doğan hediye etti.

Her yolcunun bir hikayesi olur yüreğinde. Bu hikayeler anlatılmaz herkese. Anlatılsa da doğruluğu sorgulanır, ya da o anı kurtarmak için laf olsun, torba dolsun diye anlatılır. Taksiye binen bakar önce taksiciye, kimdir necidir diye sorar kendine, sıradaki taksilere dikkat kesilir… Güvenirse anlatır arka arkaya yüreğindekileri yol boyunca.

Kitap, Wuppertal sokaklarını gece ve gündüz ele alarak bir taksi şoförünün gözünden, aynı zamanda iyi bir kalem ustası olma yolunda adım adım ilerleyen sevgili arkadaşım Haydar Doğan'ın anı ve hikayeleri ile bezenmiş.

Yarım asrı bulmasına rağmen hâlâ tamamıyla kurumlaşmayan, dolayısıyla “macera” boyutu bitmeyen “Almancılığa”, Doğu ve Batılı insana insana dair, hicivle yüklü gözlemler var 190 sayfalık kitapta.

„Hiçbir taksi şoförü şoför olmak için bu mesleğe başlamaz, işsiz insanın yapacağı iş olarak gösterilir taksicilik“ diyerek neden „Taksi Şoförü“ öldüğünü anlatıyor kitabının girişinde sevgili Doğan.

Mesleğe başlamak için aldığı eğitimden, taksi kullanmak için şehri tanıma sınavlarına kadar incelikli anlatımı ile okuyucu ile bütünleşirken, okuyucuyu toplumsal düşünceye yönlendiriyor. Alman tarihi ile Türkiye`de yaşadığı anıları harmanlayıp okuyucuya sunan Doğan‘ın kuşku götürmez anlatımı, kitabın samimiyet ve doğal yönünü güçlendiriyor. Kitapta anlatılan anıların eğitici bir yanı olduğu da yadsınamaz. farklı insanlar ve durumlar hakkında deneyim sağlayan ve ders çıkarmaya yönelik, eğlendirirken bilinçlendiren anlatımıyla okurlara pek çok şey katıyor.

Almanya'daki taksi şoförlerinin bulundukları şehir veya ilçelerdeki tüm sokakların, caddelerin, mekânların isimlerini ve yerlerini ezbere bilmek zorunda olduğunu belirten Doğan, Türkiye'de işlerin bu kadar zor yürümediğine de değiniyor.

Gireceği sınavı kazanmak için büyük boy bir şehir haritasının duvara astığını, kağıt üzerinde bütününü öğrenmesine rağmen, asıl öğrenmenin sokaklarda, direksiyon sallayarak olacağını, bunun için de bir noktadan bir başka noktaya en kısa yollardan nasıl gitmek gerektiğini ve zor olan soruların da buradan sorulacağını belirtiyor.

45 gün çalışarak ailesinin de yardımıyla girdiği taksi kullanma sınavından başarıyla çıkmış.

„İlk başlarda taksi kullanmam insanlar arasında garip karşılandı. 'Üniversiteyi bitirmiş ve taksici olmuş' diyenler oldu. Tıkadım kulaklarımı. Geceleri çalıştığım 7 yıl boyunca binlerce insan taşıdım. Sarhoşundan tutun da tanımamazlıktan gelenlere kadar…“

Gece çalışan taksi şoförlerinin tanıklık ettiği olayların sıradışı olaylar olduğunu hemen herkes bilir. Haydar'ın da başından böylesi yüzlerce olay geçmiş. Wuppertal sokaklarında rastladığı hemşehrileriyle yaşadığı ilginç bir olayı da şöyle anlatıyor:

Emekli bir insan akıl hastanesinden niye kaçmak ister? Sorduğum soruya kendim bile cevap veremiyorum. Sadece sordum işte!

'Benim burada olduğumu kimseye söyleme' diyebildi ancak, taksiye bindikten sonra.

Aslında ısmarladığı takside beni görmesi hiç de hoşuna gitmedi İbrahim'in.

252 taksi içinde santral beni gönderdi Remscheid-Tannenhof Hastanesine.

'Biliyorum, sen şimdi bunları yazacaksın' dedi biraz gittikten sonra. 'Bari adımı doğru yazma' diye devam etti. 'Tamam. İbo şeklinde yazmam. İbrahim derim!' dedim o an. Ters ters baktı.

- Hasta mısın lan sen? Dur şurda inecem!

- Orman içinde mi? Seni yolda gören hemen polisi arar. Bari şehre yaklaşalım da in.

- Beni burada kimse bilmemeli Haydar. Aramızda kalsın.

-Bak İbo. Burası sınır hastalıkları hastanesidir. Buraya her gelen 'aklı yerinde olmayanlar' değildir. Ruhsal bir bozukluğu olan insanların tedavi edildiği yerdir burası.

- İyi de, herkes burayı Bakırköy diye biliyor.

- Sen niye geldin buraya?

- Birisi bana söyledi. Deli numarası yap ki, erken emekli olasın.

- Akıllı deli İbo, sana bunu söyleyen çalışıyor mu, emekli mi?

- Çalışıyor daha!

- Sormadın mı, sen niye buraya gelmedin diye? - He ya, aklıma gelmedi sormak?

- Buraya seni yatırmakta haklılarmış bu durumda.

- Sen şimdi bana deli mi diyorsun?

- Yok ben demedim. Sen kendi kendine dedin. Aklına gelmemiş ya! Şehre geldik, in burada.

- Ben şimdi nereye giderim buradan?

- Sana bu aklı vereni bul derim.

Aradan birkaç yıl geçmiş. İbo'yu dolaşırken gördüm. Dalgındı. Elini cebine attı, boş çıktı. Çevresine bakındı ve benim kendisine baktığımı gördü.

- Haydar abi, bi sigaran var mı?

- Var İbo. Al. Nasılsın İbo? Durumun nasıl?

- Nasıl olsun abi? Hanım beni bıraktı. Bu şehirden gitti.

- Sen emekli oldun mu?

- Abi bir kahve ısmarlasan?

Sigara benden, kahve benden. Yemek de yer misin? - Döneri iyi şunların.

- İbo, ben de mi emekliye başvursam? Akıl ver İbo."

Kitap Adı: İçimdekiler, Yazar: Haydar Doğan, Yayınevi: Klaros Yayınları.

İlk Baskı Yılı: 2022, Barkod: 9786254150777