Süheyla Kaplan

Schmeken’in görüntüleri, bu suçların dehşet verici boyutunu kavranabilir kılmaya çalışıyor ve şunu hatırlatıyor: Bu saldırılar, evrensel insan haklarına ve dolayısıyla tüm toplumumuza yönelik birer saldırıydı. Serginin başlığı hem suç mahallerine hem de Nazi propaganda söylemi olan “Kan ve Toprak” (Blut und Boden) ifadesine gönderme yapıyor.

25 yıl önce, 9 Eylül 2000’de, NSU teröristleri Nürnberg’de Enver Şimşek’i öldürerek ilk cinayetlerini işlediler; Hamburg-Altona’da ise Süleyman Taşköprü’yü katlettiler. Sergi yalnızca bu vahşi eylemleri yansıtmıyor, aynı zamanda hayatını kaybeden insanları da anıyor.

Sergiye eşlik eden ek bir odada yer alan tanık, aktivist ve mağdurlarla yapılmış video röportajları ile katılımcı bir yerleştirme, ziyaretçileri hatırlama üzerine düşünmeye davet ediyor: Kim hatırlıyor, kimin anısı yaşatılıyor ve kim göz ardı ediliyor?

Bu oda ayrıca 1945’ten bu yana Hamburg’daki sağcı şiddeti ele alıyor ve herkesin günlük yaşamda aşırı sağcılığa ve ayrımcılığa karşı nasıl mücadele edebileceği konusunda bilgi veriyor.

Regina Schmeken’in “Kanlı Zemin. NSU’nun Suç Mahalleri‘ adlı sergisi, 7 Temmuz 2026’ya kadar Altona Müzesi’nde ziyaret edilebilir. (bir cinayet, saldırı, hırsızlık veya başka bir suç nerede işlendiyse, o yer suç mahalli olarak adlandırılır.)

BSW’de liderlik değişimi: Wagenknecht sahneden çekildi, De Masi dönemi başladı
BSW’de liderlik değişimi: Wagenknecht sahneden çekildi, De Masi dönemi başladı
İçeriği Görüntüle

Bir süre önce Alman Anayasayı Koruma Dairesi tarafından kendisine gönderilen mektupla tehdit edilen Sol Parti eyalet Milletvekili Deniz Çelik sergiyle ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Almanya’da sağcı ve ırkçı şiddetin uzun bir geçmişi var. Bu süreçte polis, yargı ve Anayasayı Koruma Teşkilatı (Verfassungsschutz) düzenli olarak çeşitli bağlantılar ve karışmışlıklarla gündeme gelmektedir.

NSU cinayetlerinde de durum böyleydi: 2000’li yılların başında dokuz kişi öldürüldü ve polis ilk olarak kurbanların yakınlarını suçlu gibi soruşturdu. Cinayetlerden birinde bir “Anayasayı Koruma” çalışanı olan Andreas Temme olay yerindeydi ve konuya dair bilgisi olduğunu inkâr etti. Soruşturmalar sırasında muhbirlerin (V-Leute) kullanımına ilişkin dosyalar imha edildi bir tutarsızlık, bir usulsüzlük diğerini izledi.

Altona Müzesi’ndeki sergide bu konular bir fotoğraf sergisi aracılığıyla ele alınıyor. Herkesi bu sergiyi görmeye ve konuyla ilgilenmeye davet ediyorum”.