Tunceli'nin Ovacık İlçesi'nde dün adliyeden çıkıp gittiği Adliye Lojmanı'nın giriş katında merdiven boşluğuna gizlenen kadın PKK'lı tarafından susturuculu tabancayla başından tek kurşunla vurulup ağır yaralanan Ovacık Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun'a yapılan saldırıyla ilgili soruşturma, çok yönlü olarak sürdürülüyor. Saldırının ardından gri renkli Doblo marka araçla kaçan biri kadın 2 PKK'lının yakalanması için operasyonlar sürürken, kentteki bu marka araçların hepsi soruşturuluyor.

Tunceli Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden özel ekipleri ilçede görevlendirirken, İl Jandarma Komutanlığı da uzman bir ekip gönderdi. Ovacık'ta dün gözaltına alınan 8 kişinin soruşturması sürürken, lojman çevresinde yaşayan vatandaşların da tanık sıfatıyla ifadelerine başvuruldu.

Ovacık'ta Mobese kamerası sistemi olmadığı için saldırıyı düzenleyen PKK'lıların kaçtığı aracın plakasının tam olarak tespit edilemediği belirtildi.

KORUMA TALEBİ OLMAMIŞ

Uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanan Başsavcı Uzun'un yakın koruma talebinde bulunmadığı ve bugüne kadar da silah ruhsatı başvurusu yapmadığı belirtildi. Uzun'un saldırıya uğramasından sonra Ovacık'taki görevli savcı ve hakimler yakın koruma ve lojmanların korunması için talepte bulundu.

Tunceli Emniyet Müdürlüğü, koruma talebi üzerine Ovacık'taki lojmanlara güvenlik kulübesi kurulması, hakim ve savcılara da yakın koruma verilmesi için çalışmalara başladı. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, hakim ve savcıların korunması için illerde Cumhuriyet Başsavcısı ile Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın korunması için genelge olduğunu, diğer hakim ve savcıları korunması için talep gelmemesi halinde yakın koruma verilmediğini kaydetti.

SALDIRIYI PKK YAPTI

Yetkililer, Başsavcı Uzun'a yapılan saldırıyı PKK'nın gerçekleştirmesinin en yüksek ihtimal olduğunu belirterek, "Olaydan sonra PKK'lıların yaptığı tüm telsiz görüşmeleri dinlendi. Elde edilen bilgiler eylemin PKK tarafından yapıldığını gösteriyor" dedi. Bu arada güvenlik güçleri bölgede TKP-ML TİKKO, MKP, HKO örgütlerinin de zaman zaman faaliyette bulunduğunu belirterek, bu örgütler üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor.

HAYATİ TEHLİKESİ SÜRÜYOR

Saldırının ardından Ovacık'tan ambulans helikopterle Elazığ'a getirilirken duran kalbi helikopterdeki doktorların yoğun çabası sonucu yeniden çalıştırılan Murat Uzun'un tedavisi Fırat Üniversitesi Hastanesi Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'nde yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürülüyor. Ensesinden giren kurşunun kafatasında saplanıp kalan Uzun'un tomografisi çekilip, kan nakli yapıldı.

Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Muhammet Sait Belirgen, Uzun'un hayati tehlikesinin devam ettiğini belirterek, "Hastanemizin anestezi yoğun bakımında yatıyor. Hayati riski yüksek. Kafatasında bir kurşun var ve kurşun hala kafatası içerisinde bulunuyor. Gerekli tüm müdahaleler yapıldı ve yapılıyor, yoğun bir şekilde takip ediliyor fakat hayati riski yüksek" dedi.

Başhekim Belirgen, ilk 24 saatte hastada kendisini gösteren bazı emarelerin olması gerektiğini ancak Uzun'da bu emarelere rastlanmadığını belirterek, "Şu kadar saat önemlidir diyemiyoruz. Beklediğimiz bazı emareleri göstermiyor. İlk geldiği hayati riski devam ediyor. Hastamızın hayati tehlikesi oldukça yüksek" dedi.

HASTANEDE ÇARESİZ BEKLEYİŞ

Başsavcı Uzun'un hemşire eşi Cihan Uzun da çocukları Emir Kaan ve Hakan Taner ile birlikte hastane önünde çaresiz bekleyişini sürdürüyor. Çocuklarına sarılıp öpen ve zaman zaman gözyaşları döken Uzun'u yakınları teselli etmeye çalışıyor.

TUNCELİ BAROSU: SALDIRIYI KINIYORUZ

Tunceli Barosu Başkanı Fatma Kalsen, düzenlediği basın toplantısında Başsavcı Murat Uzun'a yapılan saldırıyı kınadı. Saldırının camialarını derinden üzdüğünü söyleyen Kalsen, şöyle dedi:

"Bölgemizde özellikle son dönemlerde yoğunlaşan çatışmalar ve eylemler sonucu asker veya örgüt mensubu yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. 30 yıla yakın süreden beri 30 bin, 40 binlerle ifade edilen ölümlerin sonunda gelinen süreçte artan bu kayıplar ülke gündeminde neredeyse rutin bir haber olmaktan öteye geçememektedir. Ve bununla birlikte şiddet halen olağan bir yöntem olarak görülmekte ve uygulanmaya devam edilmektedir. Unutulmamalıdır ki; kayıplardan geriye kalan acı ve öfkenin toplumu giderek birbirinden ayrıştırdığı, ötekileştirdiği bir gerçektir. Burada hükümete ve sorumluluk makamında olan kişilere düşen görev sorunların demokratik yöntemlerle çözümü için uygun koşulların sağlanması ve hayata geçirilmesidir. Öte yandan uzun yıllardan beri şiddet ve çatışmalardan dolayı mağdur olan bölgemizde, halkın, sivil toplum örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen şiddetin tekrar ön plana çıkarılması hepimizi kaygılandırmakta, 90'lı yıllarda yaşanan OHAL uygulamalarının tekrar gündeme getirilmesinden endişelendirmektedir. Başsavcımıza yönelen bu saldırıyı, barış ve huzur özlemi içerisinde bulunan toplumumuzun bu beklentilerine sıkılmış bir kurşun olarak değerlendiriyoruz. Bu saldırının meşru olan hiçbir amaca hizmet etmeyeceği gibi, bu saldırıdan en çok halkımızın zarar göreceği bilinmelidir. Benzer eylemlerinin bir daha gerçekleşmemesi temennisi ile yapılan saldırıyı kınıyor, ağır yaralı bulunan Başsavcımıza tekrar acil şifalar diliyoruz. Ailesine ve yargı mensuplarına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz."