Antalya'da dün başlayan 19'uncu Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, bugün 'Türkiye ve NATO'nun Değişen Rollerindeki Gelişmeler' başlığıyla toplanan yuvarlak masa oturumuyla sona erdi.

Oturumun konuşmacılarından TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, değişim süreci içinde bulunan Ortadoğu'da hali hazırda üç gerginlik unsurunun varlığını koruduğunu söyledi. Bunları Sovyet tarzı otokratik yönetimler ve halk arasında, Arap- İsrail ve Arap- İran çatışmaları olarak sıralayan Bozkır, “Bu çok zor denklemde NATO bakımından demokratik dönüşümün desteklenmesi önem arz etmektedir. Yerel çatışmaları önlemeye yönelik yerel girişimler uluslararası toplumca desteklenmelidir ve kapsayıcı yaklaşımlarla dengeli, çifte standarttan uzak bir tutum alması NATO bakımından önemlidir" dedi.

RUSYA SURİYE KRİZİNİN TEMEL FAKTÖRÜ

Türkiye'nin savunma ve güvenlik politikalarının diyalog, işbirliği ve çok taraflılığa dayandığını dile getiren Dışişleri Komisyon Başkanı Bozkır, son dönemde, 'diktatörlüklerin yıkılışı ve demokratik yönde ülkelerinin değişiminin' yaşandığı Ortadoğu'da Türkiye ve NATO için yeni görevler ve tehditlerin ortaya çıktığını ifade etti. Antalya'daki konferansta Volkan Bozkır, şöyle konuştu:

“Mısır, Libya ve Tunus'taki faktörler tamamen ayrı olmasına rağmen özelikle Türkiye'nin komşusu Suriye'de yaşanmakta olduklarımız Türkiye ve bölge için yeni bir takım sorunlar, sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. Rusya faktörü Suriye'deki krizin temel faktörü olmuştur. Rusya'nın yeni konumunda Suriye içindeki rolünü iyi değerlendirmesi önem arz etmektedir. Suriye'deki sorunun çözümü, Mısır, Tunus ve Libya'dan farklı olarak, büyük bir oranda Rusya'nın özellikle Suriye'deki çıkarlarının tatmin edilmesinde yatmaktadır. Rusya'nın Suriye'de şu anda sahip olduğu deniz üssü yaklaşık 300 yıldan beri sıcak denizlerine inme arzusunda olan Rusya tarihinin başarıya ulaştığı noktadır. Rusya, bunu hiçbir şekilde elinden bırakmak istemeyecektir. Rusya, Suriye'ye silah satmaktadır. Rusya'nın ihracat listesinde doğalgaz ve petrolden sonra yegane ihracat kalemi silah satışlarıdır ve böyle imkanını bırakmak istemeyecektir. Irak'ta kaybettiği pazarı Suriye'de muhafaza etmek isteyecektir."

RUSYA'DAN SURİYE'YE SİLAH SATIŞI

Rusya ve Suriye arasındaki silah ticaretinin sadece mühimmat sağlama noktasında değil radar sistemine kadar bütün ülkenin güvenlik sistemi çerçevesinde düşünülmesi gerektiğini dile getiren Volkan Bozkır, Rusya'dan Suriye'ye 1 milyar dolarlık silah satışının olduğunu kaydetti. Rusya'nın ayrıca bölgede kalan yegane etki alanını kaybetmek istemeyeceğini belirterek değerlendirmelerini sürdüren Bozkır, “Suriye'de çözümün dolayısıyla Rusya'nın tatmininden geçtiğini düşünüyorum" dedi. Rusya'nın Suriye krizinin ilk günlerinde 'Yönetim ne pahasına olursa olsun kalmalıdır' anlayışından zaman içinde 'Yönetim gidebilir ama sonrası ne olacak' sorusunu tartışır noktaya geldiğini belirten Volkan Bozkır, bunun Rusya'nın sorun karşısında önemli bir değişim yaşadığının göstergesi olduğunu kaydetti.

RUS SİLAHLARIYLA KATLİAM

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Bozkır, Türkiye'nin Suriye sorunu karşısında aldığı tutumu ise “Halkını katleden, 40- 50 bin kadar insanını Rus silahlarıyla ve ağır silahlarla katletmiş bir rejim mi yoksa geleceğe yatırım, tabiri caizse geleceği satın alarak halktan yana bir tutum sergilemiştir" sözleriyle aktardı. Bunun sonuçlarının Türkiye'de sıkıntı yarattığını dile getiren Bozkır, “Fakat Suriye rejimi yıkıldığında ve halkın seçtiği bir iktidar başa geldiğinde Türkiye o zaman 'Zor günlerinde kendisiyle beraber olmuş bir Türkiye' algısıyla çok daha iyi bir komşusuna kavuşacaktır" dedi.

'RUS RULETİNE DÖNÜŞMESİN'

Volkan Bozkır'ın ardından söz alan Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Yuri Andreevich Gorlach, ülkenin artık Ortadoğu'da eski Sovyet dönemi politikalarından tamamen farklı bir dönem yaşadığını söyledi. Rusya'nın Bozkır'ın ifadelerini aksine Suriye'ye insanların öldürülmesi için silah tedarik etmediğini, Suriye'deki Rus silahlarının savunma amaçlı olduğunu belirten Gorlach, “Rusya'nın Suriye konusunda insanlarının öldürülmesi yönünde bir politika değişikliği olmadı" dedi.

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ise Rusya'nın kağıt üzerinde Süriye'ye silah satmadığını söyledi. Ama satıcıların Rus şirketleri olduğunu belirten Bozkır, “Gerçekliğe bakacak olursak bunlar Rus ürünleri. İster devlet ister şirket tarafından üretilsin Rus mühimmatı. Rus şirketleri Irak pazarında tek tedarikçiydi ve yaklaşık Rusya'dan Irak'a 4 milyar dolarlık bir silah batışı bilinmeyen nedenlerle ertelendi, geciktirildi. Bunu söylemeye çalıyoruz" diye konuştu. Rusya'nın Suriye konusunda aldığı tutumla Birleşmiş Milletler'in (BM) kapasitesini engellediğini de kaydeden Volkan Bozkır, “BM bir gün liderlerin Eylül'de gidip konuşma yaptığı platform haline dönüşecektir. Rusya veto imkanını kullanıp ve muhtemel çözümlere imkan tanımaz, bloke ederken kendi çıkarına olan bazı avantajları kazanmaya çalışıyor. Bu satranç oyununun Suriye için Rus ruletine dönüşmemesini umuyorum" diye konuştu.

TÜRKİYE VE NATO ARASINDA GÜVEN SORUNU

TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, Türkiye ve NATO arasında söylem düzeyinde bir güvensizlik unsurunun bulunduğunu savundu. Bunun Türkiye'de konuşlandırılacak Patriot Füze Savunma Sistemi konusunda ortaya çıktığını kaydeden Loğoğlu, “NATO kabul etti ve Patriotları alacağız ama NATO'nun belirli derecede belirli koşulsallıkları var. 'Savunma amacıyla kullanacaksınız. Uçuşa yasak bölgeyle ilgili kullanım amaçları yoktur' dedi. Türk hükümeti bu taahhütleri NATO'ya yapmış ve sunmuştur. Bu taahhütlerinin yapılmasıyla Türkiye, Suriye'ye saldırmama taahhüdünde bulunmuştur. Bu da Türkiye için iyi bir haber" diye konuştu.

'PATRİOTLARDA BİR OYUN VAR'

Patriot füze savunma sistemi talebinin zamanlaması konusunda endişelerinin bulunduğunu kaydeden Faruk Loğoğlu, şüphelerini “Burada bir oyun var. Bu oyun kuralına uygun bir şekilde oynanmıyor" sözleriyle ifade etti. Hükümetin, bu konuda birbirinden farlı ve çelişen açıklamaları bulunduğunu kaydeden Loğoğlu, şunları söyledi:

“Önce 'İstemedik' dedi. Sonra 'İstedik' dedi. 'Türkiye'nin elinde komuta edilecek' dedi. 'Ortak müşterek komutanlık kurulacak' sonra 'NATO'nun komutanlığına verilecek' dendi. Çelişen ifadelerde bulunuldu. Bu Patriotlar neden bu zamanda Türkiye'ye geliyor. Hükümet muhtemel füze saldırısına karşı getirileceğini belirtiyor. Ama bence bunun dayanağı yok. Suriye'nin füze yetenekleri, kimyasal ve biyolojik yetenekleri var. Ama Esad'ın aklından geçebilecek en son şey Türkiye'ye saldırmak olacaktır. Buradaki problem Türkiye'nin yeteri kadar gelişmiş füze savunma sistemi yok. Türk hükümeti ne yazık ki bu alanda çok fazla ilerleme kaydedemedi. Dolayısıyla Türkiye'nin bu savunma sistemine ihtiyacı var."

GERÇEK SEBEP

Türkiye'ye yerleştirilecek füze savunma sisteminin gerçek sebebin Suriye olmayabileceğini, Rusya ve İran'ın da belli tepkileri olduğunu kaydeden Faruk Loğoğlu, bu konuda Türk hükümetinin tatmin edeci bir açıklama yapamadığını söyledi. Patriot füze savunma sisteminin 'belki' Kürecik radarını koruma amaçlı konuşlandırılacağını ve bunun açıklamasının bile tartışmaları sona erdireceğini belirten Loğoğlu, “Ama bu noktada bir başka sorun devreye giriyor. Gerçek sebep Kürecik radar sistemini korumaksa neden 2 yıl önce istemediniz. Savunma sistemini korumasız bırakmışsınız" şeklinde konuştu.

Konferansta çok net ve kesin ifadelerle partisi CHP'nin Türkiye'nin NATO'nun bir parçası olması noktasında en ufak bir tereddüdünün bulunmadığı belirten Loğoğlu, “İhtiyacımız olan daha şeffaf tutarlı ilişkilerimizin kurulması" dedi.