<strong style="font-family: Arial; font-size: 16px;">Dünyaca ünlü Der Spiegel dergisinin Türkiye muhabiri Hasnain Kazım, derginin bugün çıkan sayısında Türkiye'yi neden terketmek zorunda kaldığını yazdı.</strong><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <span style="font-family: Arial; font-size: 16px;">İşte Hasnain Kazım'ın Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldığını kaleme aldığı yazının satır başları:<br /> <br /> "Son günde dahi Türkiye'yi terk etmeyi hiç istemedik. Aylardan beri yaşanan belirsizlik ve endişeden dolayı da başka bir seçenek kalmadı. Güvenliğimiz tehlikeye girdi. Türkiye'yi terk etmek zorundayız. Bavullar hazır. Kitap, mobilya vb. herşey gitti. Oğlum için zor da olsa, kreşten kaydı silindi. Havaalanına hareketten önce eşime bir telefon listesi verdim. İstanbul havaalanında olası bir tutuklanma olurda ailem bensiz ülkeyi terk eder düşüncesiyle, eşime İstanbul'daki meslektaşların, arkadaşların ve diplomatların liste halinde telefonlarını yazdım. Türk hükümeti sene başından beri muhabir olarak basın akreditasyonumu uzatmadı. Bu çalışmamın önünde bir engeldir. Türkiye'de Alman gazeteci olarak yaşamak için oturma izni gerekir. Basın kartı uzatılması da buna bağlıdır. "</span><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <strong style="font-family: Arial; font-size: 16px;">AKREDİTASYONUN UZATILACAĞINA ALMAN YETKİLİLER DE İNANMADI</strong><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <span style="font-family: Arial; font-size: 16px;">"Normal olarak akreditasyon yıl dönümünde verilir. Bu yıl geçmişe kıyasla tüm Alman gazeteciler uzun süre beklemek zorunda kaldılar. Halbuki Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e Alman gazetecilerin belgelerini alacaklarına dair iki kez güvence vermişti. Alman yetkililer bize bunu dafalarca kez açıkladılar. Resmi olarak dilekçem rededilmedi ama son güne kadar da bana birşey gelmedi. "Araştırılıyormuş". Akreditasyonun verileceğine ne Alman nede Türk yetkililer inanmaktadır." </span><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <strong style="font-family: Arial; font-size: 16px;">"TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ" GEREKÇESİYLE TUTUKLANIRSIN DENİLDİ<br /> </strong><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <span style="font-family: Arial; font-size: 16px;">"Daha da kötüsü uyarılar aldım. Hükümete ve yargı sistemine eleştirel yaklaşan Türk savcıları şunu söylediler: Buna rağmen ülkede kalırsanız ya, "terörist bir örgüte destek" vermek yada "devlet başkanına hakaret"gerekçesi öne sürülerek hakkınızda dava açılabilir. Türkiye'deki hükümet karşıtı muhalif gazetecilere yapılan bu türden suçlamalar, günümüze kadar sadece ülke vatandaşı gazetecileri hedef aldı."</span><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <strong style="font-family: Arial; font-size: 16px;"><br /> İSTANBUL İSLAMAD'DAN DAHA SAKİN DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜK<br /> </strong><br style="font-family: Arial; font-size: 16px;" /> <span style="font-family: Arial; font-size: 16px;">"Tek tavsiye bu değildi. Alman yetkili çevreler de kısa süre içinde terk edin, yoksa Türk yetkililer konuyu "büyütebilirler" dediler. Hatta geçen Pazar günü havaalanına gidince aileme ve bana bir Alman diplomat eşlik etti. Üç yıl önce Türkiye'ye taşındığımdaki hislerimle bugün bu şekilde ülkeyi terk etmek zorunda kalışım aklımın ucundan bile geçmezdi. Daha önce SPIEGEL ve SPIEGEL ONLINE için İslamad'dan haberler yazıyordum. İstanbul'un terör ve büyük basın özgürlüğü konusunda İslamabad'dan daha sakin bir yer olduğunu düşünmüştük. Ama çok yanılmışız." </span>