SOMA KATLİAMI ile ilgili ne yazabilirim?
Söylenecek bir çift söz kaldı mı?
Bir ülkenin “Başbakanı” (Siz diktatör anlayın) insan tokatladı!
Diktatörün müşaviri insan tekmeledi!
Tekmeyi yiyene değil, ama tekmeyi atana diktatörün yakını olan bir doktor 7 günlük rapor yazdı.
Diktatör “Olur böyle vakalar, tarihte de olmuştu zaten, madendir, patlar da çatlar da” diye açıklama yaptı.
Madenin sahibi “Kaza üç-beş ay sonra olsaydı, yaşam odaları olsaydı ölü sayısı bu kadar olmazdı” dedi.
Peki yaşam odaları neden yoktu?
“Üç-beş ay içinde yapacaktık!”
O madende işçiler ne zamandan beri çalışıyorlar?
“Yapacaktık işte..! Zaten madeni kapatmayı düşünmüyoruz, çalıştırmaya devam edeceğiz!”
Katliam merkezinde görev yapan her boy ve soydan bir tane, AMA BİR TANE namuslu insan çıkıp da “Bu acıya dayanamıyorum, İSTİFA EDİYORUM” dedi mi?
Bırakın bakanları, her hangi bir partiden bir tane milletvekili “Benim sorumluluk alanıma girmese de bu mezbele mecliste artık durmak istemiyorum, istifa ediyorum” diyebildi mi?
Niye istifa etsin, madeni yakan Allah!
İstifa edecekse Allah etsin!
Diktatör demedi mi “Bu mesleğin fıtratında vardır bu!”
Nedir “Fıtrat?”
Kestirmeden; KADER!
Yazan Allah, öldüren Allah, yakan Allah, diktatör ne etsin?
İnsanlar acıyla döküldüler sokağa.
Karşılarında TOMALAR!
Zehirli sular!
Biber gazları!
Coplar!
Neden?
“Niye protesto ediyorlar?”
Ölmek serbest, protesto yasak!
Ülke genelinde kaç MİLYON çıktı sokağa?
Kaç milyon insan yürüdü SOMA’ya veya ANKARA’ya?
Sadece birkaç bin insan!
Bazı sendikalar “Günde üç dakika iş bırakma eylemi” çağrısı yaptılar.
Hiç düşünen yok, bir it bile zorlansa günde üç dakika osurabilir!
DİSK başkanını polis TOMA suyuyla yaraladı, “Ulan o zaman ben de genel grev ilan ediyorum” bile diyemedi.
Bazı iş yerlerinde işçiler “Bir günlük iş bırakma eylemi” gerçekleştirdiler, işverenler onların iki günlük yevmiyelerini kestiler.
Ülke genelinde sözcüğün tam anlamıyla bir halk ayaklanması görülmedi.
Deli misin be adam, niye ayaklansınlar, kadere karşı mı çıksınlar, günaha mı girsinler?
Ne dedi bir bakan?
“Fakirlere dağıtılacak kömürü zenginler mi çıkarsınlar?”
Yani seçimlerde halka dağıtılan kömürler SOMA’dan gelmiş.
Soma’da zenginler değil elbette fakirler çalışmış!
Neden?
Zenginler kömür çıkarmayı bilmezler, bu bir!
Zenginler ölmeyi bilmezler, bu iki!
Zenginlerin kömüre ihtiyaçları yoktur, onların elektrikli ısıtıcıları var, bu üç.
Fakirler yerin altına girsinler, yanarak ölsünler diye onlara İŞ BULUNMUŞ, bu dört!
Fakirler cehennemi maden ocağında yanarak yaşadıklarından doğrudan cennete gittiler, bu da beş!
Ölü sayısı hala kesin değil.
Korkunç bir olay daha yaşanıyor, maden ocağının içinde kalan cesetler betonla gizleniyor, ama bilenler bile suskun.
Betonu kendi arkadaşlarının üzerine kim döküyor?
İşçiler!
Bu işçiler Ay’dan mı, Mars’tan mı getirildiler?
Niye kendi arkadaşlarının cesetlerinin üzerini betonla kapatıyorlar?
Ne yapsınlar, “Emir demiri keser”, onlar yapmasalar başkaları yapacak, onlar yapmasalar işlerini kaybedecekler…
İşkence yapan polisler de öyle söylüyorlar:
“Çoluğum çocuğum var, bu işe ihtiyacım var, ben işkence yapmasam başkaları yapacaklar!”
İşçiler de öyle söylüyor olmalılar:
“Ben betonlamasam başkaları betonlayacaklar, ben de işimi kaybedeceğim”
Yangının ilk gününde bir açıklama yaptıydı itfaiye yetkilisi:
“İşçiler dumandan boğulmasınlar diye ocağa OKSİJEN pompalandı!”
Ateşe oksijen!
İlk okul öğrencileri bile bilir, oksijen olmazsa yangın da olmaz.
Oksijen yangını körükler.
“Yangına körükle gitmek” böyle oluyor.
Var mı yaşanılanların başka bir açıklaması?
Yetkililer zaten söylediler sözlerini:
“Ölenlere rahmet, kalanlara baş sağlığı ve bir maaş ikramiye!”
Bazı vatandaşlar (Tuhaftır ama kendilerine solcu diyenlerin bir kısmı da) acılarından gözyaşı dökerlerken “Allah onlardan bunun hesabını soracaktır, onları Allah’a havale ediyoruz” dediler.
Efendim, çocuğun biri olayı fark etmiş, babasına demiş ki “Baba mahallenin imamı annemi beceriyor!”
“Allah onun cezasını verir yavrum” demiş babası.
Bir iki, üç; “Baba imam beceriyor!”
“Allah oğlum Allah!”
Bir gün çocuk koşmuş babasına, “Baba imam minareden düştü, öldü” demiş.
“Ben sana demedim mi oğlum, işte Allah verdi onun cezasını!”
Gülmüş çocuk, “He, sen öyle san baba” demiş, “İmamın arkasından ben itelemeseydim o anamı daha çooook becerecekti!”
İşte böyle, bir iteleyen gerekli o ülkede artık.
Ama kim?
Köylüler ürün derdinde.
İşçiler işlerini kaybetme korkusunda.
Memurlar, öğrenciler… Onlar zaten küçük burjuva, itelemeyi beceremezler.
Peki ne olacak?
“İmam o halkın anasını bellemeye devam edecek ve cumhurbaşkanı bile seçilecek!”
Meselenin özeti budur!