Adil Yiğit

 Daniel Steinvorth
’in haberinde yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan, son yapılan hükümet karşıtı protestolara ve ekonomideki krize de değinilerek, Başbakan Erdoğan’ın kendisini hiç bu kadar baskı altında  hissetmediğine yer veriliyor.

Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun ofisine yerleştirilen gizli kameranın açığa çıkartılmasının hayli zaman aldığına değinilerek başlayan ve güncel konuları da içeren haberde, Baransu’nun hükümet çevreleri için son zamanlar, "Türkiye’nin en çok nefret duyulan gazetecisi" olduğu yorumu var. Ofisinde kesin olarak dinleme cihazları olduğuna yer verilerek, henüz keşfedilmediği belirtiliyor. İlginç olan bir başka nokta ise, Baransu’nun ofisinde kendisini korumakla görevli iki devlet memurunun bilgisayarına aleyhinde kullanılacak billgiler yüklemek isterken fark edilerek  müdahale edilmesi. Özel yaşamıyla ilgili bilgi, belge notlar vb. filmleri Youtube yüklemeyi planlayan bu iki kişiyi İstanbul Valiliğine şikayet ederek, yeni güvenlik koruma talebinde bulunmuş ama, kabul edilmemiş.

Uzun zaman başbakan Erdoğan hükümetinin bir kahramanı gibi değerlendirilen Baransu, "özellikle 2010 yılından itibaren Askeriyenin hükümete karşı planladığı birçok komplo planlarını deşifre etmesine ve yüzlerce subayı yargıya göndermiş olmasına rağmen, AKP hükümetinin bugün kendisinden nefret ettiği" belirtilen makalede Baransu'nun, Erdoğan ve Bakanları hakkındaki yaptığı yolsuzluk ve rüşvet haberlerinin bunda rol oynadığı belirtilmekte. Seçim mitinglerinde bizzat Başbakan tarafından açık ismi verilerek „hain“ ilan edilen Baransu hakkında, savcılarca iki ayrı davadan dolayı „vatana ihanetten“ ve „devlet sırlarını açığa çıkartmaktan“ soruşturma açıldığına yer veriliyor.

30 Mart yerel seçimlerinin iki hafta  öncesi ülkede yeni bir kaos ortamının yaşandığı belirtilerek,  evden ekmek almak için çıkan ve polisin gaz fişeği kapsülüyle kafasından yara alıp, 9 ay hastanede yattıktan sonra yaşamını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın ölümünün, Gezi olayları sonrası ilk kez yüzbinlerce insanı ülke genelinde sokağa çıkarttığına dikkat çekiliyor. Berkin’in Gezi protestoları sonrası sadece  8.kurban değil, aynı zamanda Erdoğan hükümetine karşı bir sembol haline geldiğine yer veriliyor.

Daniel Steinvorth’in kaleme aldığı Spiegel makalesinde, 30 Mart yerel seçimlerine değinilerek şu yoruma yer veriliyor.

Çeşitli anket sonuçlarında AKP’nin önde gittiğinin açıklanmasına rağmen, hükümetin 12. yılında karizmasının çizildiği belirtilerek, yolsuzluk operasyonlarının hükümetin inanılırlığını zedelediği ifade edilmekte. Dinci Gülen Hareketiyle girişilen iktidar savaşının etkisinin ekonomide de hissedilerek ,büyük projelere dahi yansıdığı ve güçlerini böldüğü dile getirilmekte.  

SEÇİMLERDE İSTANBUL VE ANKARA’NIN KAYBEDİLMESİ SONUN BAŞLANGICI OLABİLİR

Günümüzde Başbakan Erdoğan’ın yaşadığı en ağır krizden söz edilerek, Youtube ve Facebook yasağını hayata gerçekleştirmeyi  ve MIT’e daha geniş yetki vererek,  gizli yazışmaları yayınlayan gazetecileri ağır cezalara çarptırmayı planladığına değinilmekte.

 Gezi olayları esnasında olduğu gibi, Erdoğan’ın sık sık Türkiye’nin gelişmesini engellemek istediğini iddia ettiği „komploculardan“,“lobicilerden“ ve“dış güçlerden“ söz ettiği ifade edilmekte.

Makalede, Başbakanın yargıdaki ve polisteki Gülenciler olmasaydı, Askeriyenin iktidarını kırmasının mümkün olamayacağına da yer verilerek, Erdoğan‘ın günümüzde ayrı bir güç haline geldiği ifade ediliyor. 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda Gülen Hareketine karşı yaptırımları görüştüğü ve MIT’e Gülen Hareketi üyelerini  dinlemeleri talimatını verdiği yazılıyor.

 Aralık ayı ortalarında aralarında Bakan çocuklarının da bulunduğu, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu soruşturmasına maruz kalan birçok AKP‘li işadamının, Gülen’e yakın olduğu iddia edilen savcılarca hedef seçildiği belirtiliyor. Erdoğan’ın bir bölümünü kabul ettiği oğlu Bilal, Bakanlar ve yakın ilişki içindeki  kişilerle yaptığı telefon görüşmeleri, basın ve yargı mensuplarına açık müdahalesinin internet sayfalarında teşhir edilmesinin, hükümete ağır darbe vurduğuna değinilmekte

BARANSU:HÜKÜMETİN  YOLSUZLUK YAPTIĞINI HERKES BİLİYOR

Başbakanın internete düşen telefon ses kayıtlarının gerçek olduğunu belirten Taraf gazetesi yazarı Baransu; “Konuşmaların gerçek olduğu kesindir. Öte yandan, hükümetin uç noktalarda yolsuzluklara bulaştığı da bilinmektedir”  değerlendirmesinden sonra, günümüzdeki mevcut krizde rol oynayan beş gruptan söz edilmekte.

HÜKÜMET KRİZİNDE ROL OYNAYAN BEŞ AYRI GRUP VAR

Birinci grup olarak, „AKP Hükümetiyle ilişkilerini kesen ve muhalif partilere destek veren Gülen Hareketine“ yer verilirken, ikinci grup olarak bir kesimi  yeni tahliye edilenler arasında bulunan ve „intikam hırsıyla bekleyen Kemalistler“  sayılıyor. Yine, „Hükümet tarafından kendilerini kandırılmış hisseden Kürtler“  ve „İslamcılığa karşı bir Türkiye isteyen  Gezi göstericileri“nden sonra, son olarak en büyük grup olan, „AKP destekçileriyle  dinci, milliyetçi ve liberal ekonomi yanlısı“ topluluklara yer verilmiş. Son sayılan grubun taşrada ve yeni gelişen büyük endüstri şehirlerinde olduğuna dikkat çekilerek, işsizliğin yüzde 5,2’lerde seyrettiği  tutucu bir siyasal geleneğe sahip olmayan ve son senelerde nüfus patlaması yaşayan, Bursa örneğine dikkat çekiliyor.

Türkiye’nin ekonomik büyümesinin artık geride kaldığını belirten siyaset bilimcisi Cengiz Aktar'ın, „gençlere önümüzdeki süreçte yeni iş alanları yaratmak zor olacaktır, daha da zor olanın ise, inşaat sektöründeki durağanlıktır“ öngörüsüne yer verilmekte. Ekonomik büyümeye örnek olarak İspanya verilerek,  özel sektördeki aşırı borçlanmaya dikkat çekilmekte. Türkiye’de kişisel birikimlerin  çok geri düzeylerde (yüzde 12 ) olduğu belirtilmekte. Siyaset bilimcisi Cengiz Aktar bu duruma,  „ya AKP ve Başbakan bu durumu  bilmiyor, yada görmek istemiyor“ yorumunu yaparak, Başbakanın ”sürekli yeni inşaat sektöründen, yeni yollardan, köprüler ve ikiz kuleler ile elektrik santrallerinden övünerek söz ettiğini“ belirtilerek, Erdoğan‘ın tek vizyonunun bu olduğu yorumu yapılıyor.