Londra Maratonu haberlerinin yanındaysa Boston saldırısıyla ilgili haberler var.

‘Tsarnaev kardeşler normal insanlardı’

Independent, saldırı zanlısı Tsarnaev kardeşlerden büyüğü Tamerlan’la Cambridge’te aynı dönemde okula giden, küçüğü Cahar’a ise futbol takımında koçluk yapan Cambridge sakini Luis Vasquez’le bir röportaj gerçekleştirmiş.

Vasquez şunları söylemiş: “Tamerlan hep ortalıklardaydı. Kendisiyle aynı okuldaki kız kardeşine göz kulak olurdu. Bu, onun için önemliydi. Onunla erkek arkadaş olmak ya da yakınlaşmak isteyenler hep korkardı çünkü sanki büyük birader hep onları izlemedeydi. Bu, şiddet içeren bir şey değildi.”

Vasquez, Tamerlan’ın karakteriyle ilgili de olumlu şeyler söylemiş: “Son derece cana yakın biriydi. Serinkanlıydı. Sıradan olmayan bir durumu yoktu. Sadece sosyal olarak kendini biraz geri çeken biriydi ama sosyal anlamda garip biri falan da değildi. Dostane bir devdi, bu kadar.”

Vasquez küçük kardeş Cahar içinse şu yorumda bulunmuş: “Küçük kardeşin koçluğunu yaptım. Onu kalabalıklardan ayrı tutan hiçbir şey yoktu. Normaldi, arkadaşları vardı.”

Times’ın muhabiri Ben Hoyle ise Dağıstan’ın başkenti Mahaçkale’de Tsarnaev kardeşlerin ve ailelerinin izini sürmüş.

Kardeşler çocukluklarının bir dönemini burada geçirmiş, anne ve babalarıysa hala bu kentte yaşıyor.

Tsarnaev kardeşlerin bir dönem eğitim gördükleri okulun yöneticisi gazeteye kardeşlerde negatif hiçbir şey görmediğini söylemiş.

Ailenin yaşadığı mahallede bir bakkal dükkanı işleten Larissa Abakarova ise Times’a şöyle konuşmuş: “Normal ve konuşkan insanlardılar. Fanatik değillerdi, bizim gibi sıradan insanlardı.”

Abakarova olayın olduğu gün ailenin sabah erkende evlerinden ayrıldığını da belirtiyor.

Financial Times’ta İngiliz güvenlik uzmanlarının görüşlerine yer verilen haberde ABD’nin saldırıları önleme konusunda yavaş davrandığı belirtiliyor.

Haberde uzmanlar çok kültürlülüğün ABD’de doğanlar içinde radikalleşmeyi doğal olarak elimine edeceğinin beklendiğini ancak bunun doğru olmadığını belirtiyorlar.

Haberde İngiltere’nin, 2005’te radikal İslamcılar tarafından gerçekleştirilen metro saldırılarını takiben yeni stratejileri devreye soktuğu ve bunun başarıya ulaştığı da vurgulanıyor.

Bu stratejilerden biri olarak polisin ve yerel yöneticilerin İslami örgütlenmeler ve topluluklarla daha yakın çalışması ve bazı kişilerin radikalleşmesi durumunda bunun önceden tespit edilmesi stratejisinden de bahsediliyor.

İngiltere’de ırkçılık ne durumda?

İngiltere’de bundan 20 yıl önce Stephen Lawrence adlı bir siyah genç ırkçı bir saldırıda öldürülmüştü.

Olayla ilgili dava uzun yıllar sürmüş, 2012’de sonlanmış ve ülkede ırkçılığa dikkat çekilmesine neden olmuştu.

Olayın yıldönümü nedeniyle gazeteler İngiltere’de ırkçılık tartışmalarına geniş yer ayırmış.

Independent’ta Yasmin Alibhai-Brown imzasıyla yayımlanan yazıda olayın üzerinden 20 yılı geçmesinin ardından İngiltere’de ırkçılık hakkında konuşmanın hala bir tabu olduğu belirtiliyor.

Yazar, geçen yıl İngiltere’de yapılan bir kamuoyu yoklamasında her üç İngiliz’den birinin ırkçı olduğunu kabul ettiğini, bunların önemli bölümünün 55 yaş üstü İngilizler’den oluştuğunu ama gençlerin sayısının da az olmadığına dikkat çekiyor.

Yazar ayrıca geçen yıl İngiltere’deki okullarda ırkçılıkla ilgili 87.915 olay meydana geldiğini de hatırlatıyor.

Guardian, G2 ekinde kapağına taşıdığı dosyada İngiltere’deki siyah toplumun önde gelen isimlerine 20 yıl sonra ülkedeki ırkçılığın durumuna dair ne düşündüklerini sormuş.

Gazeteye görüş bildirenlerden milletvekili Diane Abbott, ırkçılığın ve göçmen karşıtı duyguların yeniden yükselişte olduğunu iddia etmiş.

Müzisyen Keke Okereke “Toplum olarak 20 yılın ardından daha az ırkçı olduğumuzu düşünmüyorum” yorumunu yapmış.

Oyuncu Ashley Walters’sa Stephen Lawrence olayının İngiltere’yi kendisini değiştirmeye ittiğini ve bugün ırkçılığın daha zayıf olduğunu söylemiş.

Bununla birlikte Walters naif de olmadığını, çocuklarına hala siyah oldukları hayatta için herkesten daha fazla gayret göstermeleri gerektiğini öğütlediğini eklemiş.

‘Yamyam Suarez’

İngiliz gazetelerinin futbol eklerinin manşetindeyse tabii ki Luis Suarez var.

Premier Lig'in 34. haftasında oynanan Liverpool - Chelsea karşılaşmasında Liverpool'un yıldız futbolcusu Luis Suarez, ikili pozisyon sırasında rakibi Branislav Ivanovic'in kolunu ısırdı.

Ve bu, Suarez’in futbol hayatındaki ilk ısrıma olayı da değil.

Times’ın spor eki ise haberi ‘Anfield Yamyamı’ başlığıyla okurlarına duyuruyor.

Independent ise kulüp cephesinden yapılan açıklamalar üzerinden Liverpool’un Suarez’den utandığını yazıyor.

Guardian’dan Dominic Fifield, konuyla ilgili yazısında Suarez’in geçen yıl Manchester United oyuncusu Evra’ya ırkçı tacizde bulunup ceza aldığını hatırlatıyor.

Fifield kulüp yönetimini ikinci kez özürle karşı karşıya bırakan Suarez’in Liverpool’daki durumunun riske girdiğini belirtiyor.