Son günlerde M.Akşener'in gündeme getirdiği bir kitap ìslamcıları iyice çileden çıkardı.

Söz konusu kitap, 1930 larda Atatürk'ün okullarda okutulmasını vasiyet ettiği "Medeni Bilgiler" kitabı.

Kitapta ki İslam ilgili geçen tespitler tümü ile doğru. Íslam'ın gerçek de bir Arap dini olduğu, ve bu din'in Araplaşma vy. Araplaştırma da bölgedeki diğer Halkları asimile ettiği vurgulanıyor. Ki, bu da kelimesi kelimesine doğru. Ìslam için kılıç sallayan Türkler, Türk olduklarını ancak Cumhuriyet sonrası öğrenmeye başladı. Ondan önce kendilerini ya Selçuklu, ya  Osmanlı, ya da İslam ümmeti olarak tanımlıyorlardı.

Arap din'i İslam ile Türkçe yerine Arapça - Farsça karışımı Osmanlıca konuşmak zorunda kalmışlardı. Aynı şey, Kürtler için de söz konusu idi. Bir taraf da Íslam ile yükselen Araplık, diğer tarafta İslam ile Araplaştırılarak asimile edilen Türkler, Kürtler, Ìranlılar vardı. Ümmet uydurması, işte bu farklılıkların üzerine giydirilmiş kara bir çarşaf dan farksızdı. Atatürk, işte bu gerçeği araştırarak görmüş, her şeyi kendine bağlamak isteyen, ve diğer halkların dilini, tarihini yok sayan, hatta " Kâfir " diye aşağılayan ve de düşmanlaştıran Arap İslamına karşı kendi Türklüğüne sahip çıkmıştır. Ve Araplaşma' nın önünü kesmiştir. Íşte bu, aynı zamanda Arap İslam'ın dan beslenen gerici yobaz takımı 'nın da tepkisini çekmiş, Kur'an'ın, ezan' ın Türkçe okunmasına bile tahammül edemeyecek kadar saldırganlaşmalarına yol açmıştır.  Öyleki, " Din elden gidiyor." naraları ile, aslında elden giden' in kendi karanlık düzenleri olduğu gerçeğini cahil halkı kışkırtan isyanları ile çok kez göstermişlerdir. Şimdi de, aynı çaba içerisindeler. Atatürk nefretleri'nin altında yatan şey, beslendikleri Arap din'inin Arabistan'a gönderilmesi korkusudur.

Akşener'in gündeme getirdiği "Medeni Bilgiler" kitabı, işte bu korkuyu tekrar tetikledi. Yakın da "Din elden gidiyor."  diye linç kampanyaları başlatırlar sanıyorum. Ama bu sefer işleri çok zor. Çünkü kitap da "İslam düşmanı" diye lanse edecekleri bilgileri artık çarpıtarak halkı eskisi gibi kışkırtma da başarılı olamayacaklar. Başarılı olamayacaklar, çünkü İslam düşmanı dedikleri bilgiler, Araplaşmaya "dur" diyen, Türk, Kürt, Íran dost'u bilgiler.

Ìşte ìslamcılar'ın "İslam düşmanı" dedikleri kitap dan bazı alıntılar. Neyin neye düşman olduğuna artık siz karar verin.

Medeni Bilgiler kitabının 28’inci sayfasında, “Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların, ne aynı dindeki Acemlerin ve ne de Mısırlılar ile sair milletlerin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu” deniyor.

Sayfa 158’de, “Din birliğinin de bir ulusun kuruluşunda etkili olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüzün önündeki Türk ulusu tablosunda bunun tersini görmekteyiz” deniyor.

Sayfa 159’da, “Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler” deniyor.

“KUR’AN’I EZBERLEMEKTEN BEYNİ SULANMAK…”

Yine aynı sayfada, “Türk ulusu birçok yüzyıl boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir sözcüğünün anlamını bilmediği halde Kur’an’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler” deniyor.

Sayfa 160’da, “Bir yandan Arapları zorla buyrukları altına aldılar, bir yandan Avrupa’da, Allah sözcüğünün kutsal parolası altında Hristiyan uluslarını yönetimleri altına aldılar.... Mısır’da belirsiz bir adamı halifedir diye, yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet belirtisi ve ayrıcalığı olarak altın sandıklara koydular. Halife oldular.... Kimi zaman doğuya, kimi zaman batıya ya da her yana birden saldıra saldıra Türk ulusunu Allah için peygamber için topraklarını, benliğini unutturacak, yalnız Allah yolunda kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular” deniyor.

Sayfa 200’de, “Ulusu temsil eden ve yöneten, Büyük Millet Meclisi’nin ve hükûmetinin dayandığı parti de bu temel çerçevesinde ayırım gözetmeksizin bütün Türkiye halkını kapsayan, ulusun ortak çıkarlarını amaçlayan ‘Cumhuriyet Halk Partisi’dir” deniyor..