Kentin adı kayısı ile özdeşleşse de Malatya’da yetişen birçok farklı ürün çok özel lezzete sahiptir. Mesela Banazı Karası üzümü veya Arapkir Köhnü üzümü baklavadan tatlıdır. Malatya’ya has armudun içinden bal damlar. Yazları Arapkir’in mor reyhan şerbeti, kışları mor reyhan çayı içilir. Yine coğrafi işaret almaya hak kazanmış ürünlerden Dalbastı Kirazının aromasına doyum olmaz. Arguvan’ın susuz yetişen, şeker oranı yüksek (Narmikan) kavunu başka yerde yoktur. Karsuyu ile beslenen, toprağı özel Sürgü’nün (Kurucaova) fasulyesi çok lezzetlidir, kabuğu ince olunca çabucak pişer. Kale çileğinin lezzet ünü yayıldıkça yayılmaktadır. Hekimhan’ın içi bembeyaz, kabuğu porselen inceliğinde avuç içi kadar iri cevizinin tadını başka cevizlerde bulmanız mümkün değil.

Bu ürünler genelde yöresel tüketime yetecek kadar üretildiği için başka illerce çok tanınmayabilir. Ancak tek başına Malatya İli, dünyanın tüm ülkelerinin ürettiği kayısı toplamının yüzde 10’unu karşılamaktadır. Dünya kuru kayısı üretimininse yüzde 70’i Malatya’dan sağlanmaktadır. Neden dünyadaki tüm kayısılardan başka lezzettedir Malatya Kayısısı? Onu eşsiz yapan içindeki kuru madde oranıdır. Türkiye'nin diğer bölgeleri ve dünya kayısılarının kuru madde oranı ortalama %15 iken, Malatya kayısısının içindeki kuru madde oranı ortalama %25-30'dur.

Bunun ve diğer ürünlerdeki ayrıcalıklı tadın nedeni Malatya’nın ekolojik özellikleridir; kireci, mineralleri yüksek bereketli toprağı, karasal iklim koşullarıdır. Nazlı Malatya kayısısı yalnız kendi toprağına sadıktır, başka illerde denense de uyum sağlamaz.

Şimdilerde bu eşsiz özellikteki topraklar altın aramak için siyanürle zehirleniyor. Üstelik aylarca yaptıkları sondaj çalışmalarını halka “hızlı tren için etüt çalışması” gibi yalanlar söyleyerek sinsice sürdürdüler.

Bu gidişata dur demek için Malatyalılar güçlerini birleştiriyor. Hekimhan’da örgütlü Han-Yolu Çevre Platformunda 54 muhtar ve dernek başkanı yer alıyor. Yine Pütürge Çevre Derneği, Arguvan Doğa Platformu mücadele ediyor.

Son zamanlarda Türkiye’nin değişik illerine dağılmış Malatyalıların kurduğu Malatya-Çevre Platformu vahşi madencilik için tüm çevre ve doğa dernekleriyle irtibata geçiyor, üretiyor. Ben ve arkadaşlarım MAL-ÇEP Mersin temsilcileri olarak görevlendirildik. MER-ÇEP olarak hukuki, yerel, ulusal ve uluslararası doğa dayanışmasına katkı sunacağız.

Biliyoruz ki bu mücadele yalnız Malatyalının mücadelesi değil. Bu mücadele yerli işbirlikçileriyle birlikte emperyalizme hizmet edenlerin karşısında duranların, tüm yurtseverlerin, yiğitlerin mücadelesidir.

MAL-ÇEP’in kısa ve net somut bilgilendirme yazısı ile sözlerime son verirken herkesi saygıyla selamlıyorum:

“Sadece Hekimhan'da 71 adet ÇED başvurusu bulunuyor. 46 adet madencilik faaliyeti sürüyor. Altın, gümüş, demir, krom, kurşun, tuğla, çimento, kuvars dahil olmak üzere bir kısmına ÇED gerekli değil raporu verilmiş.

Maden çalışmalarının yapıldığı yerler: Yukarı Saz, Aşağı Saz, Saraylı, Dikili, Başak, Deveci, Güvenç, Çanakpınarı, Başkınık, Karaköcek, Köylü Köyü, Kozdere, Uğurlu(Baltacıbaşı), Mezirme, Yeşilkale ,Davulgu, Bahçedamı, Boğazgören(Çırzı) köylerinde ALTIN arama için sondaj işaretleme ve projelendirme çalışmaları yapılıyor.

Kuluncak, Arapkir, Arguvan, Doğanşehir, Akçadağ ilçe ve köyleri olmak üzere yüzlerce mahalleyi kapsayan ormanları ve mera alanlarını 49 yıllığına kiralayan yabancı şirketler, 800'ün üzerinde proje ile başvurup ÇED raporu almaya çalışıyorlar.

Suların arsenikle zehirlenmesi sonucunda Şotik Çayı, Kuruçay, Asar Çayı ile birleşecek ve bunlarla beslenen Fırat nehri zehirlenecektir. Toprak ayrıca siyanürle zehirlenecektir. Arıcılık, hayvancılık ve tarım faaliyetlerinin zarar görmesi, su kaynaklarının kuruması, yaban hayatının ortadan kalkması, insan sağlığının bouzlması gibi sorunların yaşanacağı şimdiden görünmektedir.

Paranın gücüne tapanlar doğamızı ve yaşam alanlarımızı yağmalamak istiyorlar. Dağlarımızı, derelerimizi, ormanlarımızı, yaylalarımızı istila edip yöre halkını yersiz yurtsuz bırakarak, yaşadığımız yerlerden göçe zorlamak istiyorlar.

Madenler ortak yaşam alanlarımızı tehdit ediyor. Kayısımızı, cevizimizi, alıcımızı yok edecekler. Havama, suyuma, toprağıma ve yaşamıma sahip çıkıyorum. Bölgemizde vahşi madencilik istemiyoruz.

Yurdumuz ortak, derdimiz ortak, mücadelemiz de ortak olsun diyoruz.”