Gazeteci Metin Göktepe, mezarı başında anıldı. Gazeteci Metin Göktepe, katledilişinin 24’üncü yılında, İstanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. Metin Göktepe, 24 yıl önce bugün, haber takip etmek için gittiği Alibeyköy’de gözaltına alınmış ve dövülerek öldürülmüştü. Evrensel Gazetesi Muhabiri olan Göktepe, Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek üzere Alibeyköy'e gitmişti. Gözaltına alınmış ve yüzlerce kişiyle birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürülmüştü. Burada polisler tarafından dövülerek öldürülmüştü. Göktepe'nin cansız bedeni, yakınlardaki bir arsaya atılmış ve bir gün sonra bulunmuştu. MEZARI BAŞINDA ANILDI Metin Göktepe, Esenler Kemer Mezarlığı'ndaki mezarı başında anıldı. Anma programına Göktepe ailesinin yanı sıra, Göktepe'nin çalışma arkadaşları ve basın örgütlerinden temsilciler de katıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da programa katılan isimler arasında yer aldı. Yapılan konuşmaların ardından Göktepe'nin mezarına karanfiller bırakıldı. Anne Fadime Göktepe ise oğlunun mezarı başında göz yaşı döktü. "HEPİNİZ BENİM İÇİN METİN'SİNİZ" Anma programında konuşma yapan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Her geçen gün dönüp tekrar baktığımızda gerçeğe sahip çıkmanın önemini bir kez daha hatırlatıyor bize Metin Göktepe ve birçok gazeteci" dedi. Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, “Sağ olun var olun. Gazetecilere, avukatlara, Metin’in partisine, Metin’in gazetesine, işçilere, Ahmet Şık’a hepsine selam gönderiyorum. Hepiniz benim için Metin'siniz. Beni hiç yalnız bırakmadınız, sağolun" dedi. "METİN GÖKTEPE GAZETECİLİĞİ VARDI" Canan Kaftancıoğlu ise “Metin Göktepe gazeteciydi ve Metin Göktepe gazeteciliği diye bir şey vardı. 24 yıl önce bu gazeteciliği Metin kendisi yapıyordu. Bugün sizler Metin Göktepe gazeteciliği yapıyor, yerine getiriyorsunuz. Yıllar sonra da Metin Göktepe gazeteciliğini yapanlar olacak" diye konuştu. O GÜN NELER YAŞANDI Olayın tanıkları, Göktepe’nin ailesi ve çalışma arkadaşları o günü Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu 32. Gün’e anlatmışlardı. Göktepe’nin çalışma arkadaşı Serpil İlgün, Göktepe’nin habere gidişini, “Metin’in Alibeyköy’e gitmesine karşı çıktık. Hayır, ben izlemek zorundayım bu haberi dedi ve çantasını omuzladı, makinesini aldı ve gitti” sözleriyle anlatıyor. Adli tıp önünde Göktepe’nin gözaltına alınışını meslektaşı, Murat İnceoğlu, “Sarı basın kartı istediler, tanıtma kartını kabul etmediğini söyledi komiser. Metin üsteleyince sen çok konuştun seni gözaltına alıyorum dedi ve 2 çevik kuvvet polisi, Metin’in kollarını arkadan bükerek gözaltına aldılar” sözleriyle anlatıyor. Gözaltına alınan vatandaşlardan biri olan İlhan Uçar’sa, “bizi yere yatırdılar ben yerde yatarken bir ses duydum. Gazeteciyi bu tarafa getirin ona özel muamele yapacağız dediler” Metin Göktepe’nin ben gazeteciyim beni neden dövüyorsunuz dediğini ve bu laftan sonra daha çok dövdüklerini anlatan Uçar, “birinin elinde masa ayağı vardı. Metin yere düştü. Daha sonra Metin’i yerde cansız yatarken gördüm” diyerek o anları anlatıyor. DAVADA NE OLMUŞTU Göktepe’nin öldürülmesiyle ilgili davada, 19 Mart 1998 günü karar açıklandı. Sanık 11 polisten 5’ine “kastı aşan fiil neticesinde ölüme neden olmak” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi kararı bozmasının ardından dava yeniden görüldü. 6 Mayıs 1999’da yapılan karar duruşmasında, ilk davada ceza alan 5 polisin yanı sıra 1 polis daha 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Mahkemenin bu kararı Yargıtay tarafından onandı.