Bu hayat bir sınav dediler,sınavımızı verdik mi veremedikmi,bilemedik...

Asıl hayat ölüm dediler,hiç birimiz,gideceğimiz yeri göremedik...

Ama bilmeliyiz ki,bu alem ve içindekiler,bir şekilde oluştu,yaratıldı,bu sırrı çözemedik...
Şunu biliriz elbet,bu mucizevi alemi ve içindekileri,olmuş ve olacak olanları,yapan vardır elbet......

Kimileri bunun adına Tabiat kanunu,doğanın hareketleri,kuralları gereği olmaktadaır ve olacaktır..Dini olarak iman edenler ise,bu mucizenin sahibinin, Arapca'da,Allah,Türkçe'de Yaradan,İngilizcede Gat, Almanca'da God ve Yaratıcı,her dilin kendi terimi ile adlandırılıyor....

Daha fazla soruları,sıra sıra dizmeyelim,derinlere inmeyelim...Soruları ardı ardına sormaya kalkarsak,işim içinden çıkamayız,buna aklımız,mantığımız yetmez...Belki bu soruların cevabını almaya müsademiz yoktur...Aklımıza bir sınır çizilmiştir...

Ben buna inananlardanım..Çünkü İnsan, en zeki olanlar sınıfında olanlar bile, mucidler,ilim insanları ve üstün zeka'ya sahip olanlar bile,ancak beyin'lerinin %18-20 sini kullanabiliyor.
Ne dersek diyelim,ne düşünürsek düşünelim,gözlerimizle gördüğümüz bir gerçekler zinciri var..Ve bu gerçekler zincirine,geçmişten geleceğe,nesiller boyu yaşandı ve yaşanacaktır.
Ta ki,hayat var olduğu sürece evrimleşerek(Değişerek,gelişerek) devam edecek....

Asıl hayat ölüm ise, dünyadaki hayatımız, haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere, kavgalara,savaşlara,kindarlığa,nefret'e,öfke'ye,zalimlere ve zalimlerle iş birliği yapanlara karşı durmamız gerekmez mi.? Ama başbakan Erdoğan'da,"Kindar ve dindar gençlik yetiştireceğiz" demişti..Dinimiz kindarlığı red ettiğine göre,dinimize sığmayan bu talebini,hangi dinin kurallarına göre istemiştir.? Ve bu kindar gençlik,kimlere karşı kindar olacaktır..? Yüce dinimiz İslam,sevgiye hoş görüye yönlendirici öğretileri barındırdığına göre bu,neyin nesidir.?

Madem ki asıl hayat ölüm ise ve sonsuz olan bu hayatta huzur bulmak için,akıl ve mantık sahibi biz insanoğulları,neden birbirimize düşeriz..Neden taraf ve bertaraf diye, bizden değil,onlardan,diye ayrımcılık yaparız...

Tüm dinler,ayrımcılığa,kötülüklere,zalimliklere,öldürmelere,esarete,diktatörlüğe karşı iken,kindarlık,nefret,intikam,öfke,gibi insani olmayan ögelerle hareket etme davranma ihtiyacı duyarlar hele Suriye'deki oiç savaşta,din adına, daha acısı Allah adını kullanarak yapılan ve yapılmakta olan zalimliklere,neden ses çıkarılmaz..? Bunlara arka çıkan,yardımda bulunanlar,hangi dinin kurallarını ve öğretilerini ortaya koyabilirler..?

Ölüm,dehşetli ve ürperticidir.Ölüm,kıyametin,kendimizde vucud bulmahalidir..Ve kurbanlık koyun gibi çoluk çocuk demeden boğazlarını canlı canlı kesenler,bu davranışlarını,bu zalimliklerini Hangi Kuran'la açıklıyabilirler.?.

Bütün bu gerçekler ortada iken, bu uçsuz bucaksız alemin içinde,“İNSAN“ kimdir..? İNSAN,uçsuz bucaksız koskoca alemde,sadece bir nokta kadar bir zerreyiz....
Ölümü,bu denli dehşetli ve ürpertici kılan şey,alıştığımız sevdiklerimizden ve dünyanın nimetlerinden,zevklerinden ayrılma ve onları bir daha dünya gözüyle bir daha görememek acısıdır..

Yaşamak,bir tohum misalidir...

Tohum toprağa gizlenir,kök salar,filizlenir,yeşerir, büyür ağaç olur,heybetini dünyaya gösterir...Ağaç kadar yaşam sürer...Son demlerine geldiğinde,kabukları dökülür, dalları,yaprakları kurumaya,solmaya başlar ve gövde çürümeye yüz tutar..Ve beklenen son gelir çatar..Gövde ağırlığını taşıyamaz,yere doğru,toprağa doğru meyl eder..Yavaş yavaş gövde çatlamaya,çatırdamaya başlar.Direnenemez yere yığılır ve son nefesini verir..İşte,ağacın ölümle tanışma anıdır bu an...

Ölüm kadar kesin bir gerçeğe rağmen,insanlığa ve sevdiklerimize kayıtsız kalmak,nasıl açıklanabilir.? Anlamak çok zor..Ancak bu, ölüme inanmamakla açıklanabilir.Ölümden, kaçış varmıdır.?
Küçükken mezarlıklarda oynardık..İçinden geçer koşardık..Oranın bizlere ne mesajlar verdiğini anlamazdık.Çocukluktan çıktık,gençlik yıllarımızda,gece karanlığında bir mezarlığın yanından geçerken,içimizdeki korkuyu yenmek için,ıslık çalardık,yada bildiğimiz sureleri okurduk.....

Biliriz ki doğum,herkesi sevince boğarken,neden ölüm,üzüntüye salar.? Bilir misiniz..? Bu dünyaya sıkı sıkıya bağlı oluşumuzdan..Başka izahı var mıdır acaba bilemem...
Ölüm,enerjinin bir şekilden,bir başka şekle dönüşmesidir..Dini olarak,“Ruhun bedenden ayrılmasıdır“diye tarif edilir...Bütün bu gerçeklere rağmen,ölümü düşünerek yaşamak,her an ölüm halinde olmak demek olacağından ve böyle yaşanamıyacağından,herşeye rağmen ölümü düşünmemeli,düşününce ölmeli...Çünkü bu düşünce insanı bitirir tüketir..Ve her insanın ölümünden sonra yeri asla,bıraktığı boşluk dolmaz,Çünkü her insan,bir ayrı dünya,ayrı ayrı bilmecedir,bulmacadır....
Keşke biz insanlar,bu dünyaları keşfedebilsek,bu bulmacaları çözebilsek..Kısacası birbirimizi anlayabilsek,tanımaya çalışabilsek.....

-Yaşadıklarımızın en önemlisi, yaşattıklarımızdır..Yaşarken ne yaptık.? Kendimizi sorgulayalım......
-Yaşarken,yaşatırken,kaybedeceğimizi düşünerek yaşamak ve yaşatmak bilincinde miyiz.?
-Ağlamak ve gülmek varlığımızın ve insan olmamızın ve duyguların en güzeline sahip olduğumuzun göstergesidir....
-Hayvanlar bile ağlıyor,gülüyor..İnsanlar neden gülmesin neden ağlamasın..!
-Ağlamak,bir zulmün karşısında ağlamaksa,zulm edenlere karşı durmak, gerekirse savaşmak,zulme uğryanların yanında yer almak mecburiyetinde olduğumuzu her dinin kuralları içindedir.Ve

Ölümden sonraki hayatta sorgulama olduğında bununda hesabını nasıl vereceğiz...Zalimlerle iş birliği yapanlar,en az onlar kadar zalimdirler..Zalimlere ses çıkarmayanlar zulme ortak olanlardır......

Sultan Süleyman o kadar servetin ve varlığıni çindeyken,Peygamberimiz Allahın elçisi olmasına rağmen,Lokman Hekim,her derde çare bulmasına rağmen,ölümden kaçamadılar,göçüp gittiler...Sonsuzluk alemine vardılar........
Dolar milyarderleri de,başbakanlar da,krallarda,padişahlık yapanlarda,şan ve şöret içinde olanlar da, hepsi birer birer sondurakta olacaklar...Bunu bilsinler...

-Ya SEN..

Not::Kısa bir süre sonra yeni yazım..““FRANKEŞTAYN““de buluşmak üzere sağlıkla kalın.