Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu imzalı ve "Hüseyin Aygün Ho (Xo) Saskerd! Hüseyin Aygün Pusulayı İyice Şaşırdı!" başlıklı bir açıklamada, Hüseyin Aygün için "Dersimlilerin Avrupa’daki kurumu FDG içindeki sorunlara çözüm üretmek için oluşturulan bir komisyonda kendisine layık görülen tarafsız “akil insan” fonksiyonunu, Müvekkil savunmasına dönüştürerek kötüye kullanmıştır ve FDG’yi bölenlerin safında yer almıştır." ifadeleri dikkat çekti.

TARTIŞMA TANER AKÇAM'IN YAZISI İLE BAŞLADI

Tartışmanın kamuoyuna yansıması ABD'de yaşayan tarihçi yazar Taner Akçam'ın, 21 Nisan 2023 tarihinde Agos'ta “Dersim Katliamı’na dair okuması zor bir mektup” başlığıyla Ali Öz isimli bir kişiye ait olduğu belirtilen mektubun yayınlaması sonrasında başladı. 1946 yılında yazıldığı belirtilen mektuba ilk tepki tarihçi yazar Ayşe Hür'den geldi. Hür, mektubun yayınlanmasından sonra Twitter hesabından " Bence bu mektup sahte" ifadeleri ile son bulan bir paylaşımda bulundu.

AYŞE HÜR'DEN 'MEKTUP SAHTE' SUÇLAMASI

DİSK'e tepki gösteren Kemal Türkler’in kızı anmaya katılmadı DİSK'e tepki gösteren Kemal Türkler’in kızı anmaya katılmadı

Ayşe Hür, Hasan Saltık arşivinde bulunan ve Agos gazetesinde Taner Akçam'ın yazısında yayınlanan Dersim soykırımı ile ilgili mektubun sahte olduğunu iddia etti. Ayşe Hür Twitter'dan paylaşımında, “1937-1938’i ‘Soykırım’ olarak niteleyen ‘Dersimli olmayanlar’ın ilklerindenim. Dersim’de bu mektuptakinden daha korkunç suçların işlendiğinden kuşkum yok. Ama bu mektuptaki mantık hataları çok bariz, hikâye ediş ‘fazla mükemmel’. Bence bu mektup sahte.” dedi.

Sert suçlamalarla sosyal medya platformlarında karşılıklı yanıtlarla devam eden tartışmaya 1 Haziran günü hukukçu ve eski CHP milletvekili Hüseyin Aygün de "Dersim Tertelesi ve Taner Akçam’ın sahtekâr tarihçiliği" başlıklı bir yazı ile katılarak Akçam'ı ağır ifadelerle suçladı.

AYGÜN: AKÇAM, PROJE DİLİNİN TÜRKÇE OLMASINI İSTEDİ 

Aygün yazısında, "Akçam bu projeye gelir gelmez ilk işi, tanıklara sorulacak katalog sorular içine, “Ermeni Soykırımı soruları” eklemek olmuştur. Soru listesi içine geniş bir “1915 başlığı” eklemiştir. Projedeki arkadaşlar bu teklifi eleştirel karşılamıştır. Zira dinlenen hiçbir tanık 1915 öncesi yaşamamıştı. En yaşlısı 1920 doğumluydu. Bu yüzden Akçam’ın teklifi –bir süre uygulandıysa da- kısa bir süre sonra reddedilmiştir. Akçam’ın ikinci girişimi ise –beraber getirdiği ekibi ile- “proje dilinin Türkçeleşmesini” istemek olmuştur. “Başkaları kolay anlasın” diye “söyleşiler Türkçe yapılmalı”ymış; bu teklifi de reddedildi. Zira tanıkların kahir ekseriyetinin anadili Kırmancki (Zazaca) idi ve onlar kendilerini en iyi bu dille ifade ediyorlardı." (Toplumsal Bellek) dedi.

Tartışmanın arka planının daha doğru anlaşılabilmesi için kısa alıntılara yer verdik. 

İşte Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu'nun Hüseyin Aygün'ü eleştiren o açıklaması:

"Hüseyin Aygün, 01 Haziran 2023 günü, sosyal medyada “Dersim Tertelesi ve Taner Akçam’ın Sahtekar Tarihçiliği” başlıklı bir yazı yayınladı.  Aygün, yazısında bilim insanı tarihçi Taner Akçam’a eleştiri sınırlarını aşan hakaretler isnat ediyor, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG)’na, 37-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi (DSTP) somutunda iftira ve çarpıtmalarda bulunuyor. Hafızamız bizi yanıltmıyorsa sayın Vekilimizin bugüne kadar FDG’yi direk hedef alan bir girişimi olmadı. Daha çok, Müvekili / müvekilleri aracılığıyla dolaylı bir yöntemle FDG’nin bölünmesine ve varlıklarının gasp edilmesine katkı sunmayı tercih etti. Yine, hatırladığımız kadarıyla Vekilimizin, Taner Akçam’la bir meydan muharebesine de bugüne kadar tanıklık etmedik. Politik rant piyasısı daralınca, bir ara AABF (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu), AABK (Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu) gibi Alevi örgütlenmelerine efelendi, fakat kaale alınmadı. Anlaşılan yeni arayışlara girmiş. Ne de olsa son seçim sürecinde bir dönem edindiği popülaritesinin yerinde yeller esti. Ne sosyal medyada görünür oldu ne bir panele çağrıldı, ne de akıl-fikir danışan çıktı;  hiç bir şey yok. Popülarite sarhoşu bir birey için çekilmez bir durum. Ne edip edip bu cendereyi kırıp, sahneye fırlamak gerekiyordu. Ama nasıl ve hangi vesileyle?

Aygün, Taner Akçam’ın 22 Nisan 2023 tarihinde Agos Gazetesi’nde yayınladığı “Ali Öz’ün Mektubu” ile ilgili başlayan bir tartışmaya, deyim yerindeyse bodoslama bir dalışla, dahil olmaya çalışarak bu kuraklık dönemine son vermeye niyetlendi. Gerçi, tartışma Taner Akçam ve Ayşe Hür arasında yürüyordu ve esasta akademik çalışmanın / araştırmanın metodolojisine ilişkindi, ama olsun...  Anlaşılan sayın Vekilimiz için bu tartışma, hem Taner Akçam’a saydırmak, hem FDG’ye dokundurmak, hem de -ki bu sayın Vekilimizin efelenme eyleminin esas sebebidir- ATASI başta olmak üzere, “erken Cumhuriyet dönemi” soykırımcı lider kadrosunu aklayıp paklamak için makul oranda malzeme içeriyordu. Vekilimiz, bir taşla bütün kuşları yere serdiğini zannediyor, fakat bize öyle geliyor ki, yazdığının her harfi gelecekte ayağına dolanacak, kendisinin yerden kalkamamasına vesile olacaktır. Aygün bilmeli ki, Dersim Soykırımı’nı, yani Tertele’yi, zamanında siyasi İslamcılara yaranmak için bir zamanlar, arayı bozduğu ve “Bu manyağı partiden atın” diye kendisine kapıyı gösteren Onur Öymen zihniyetindeki ırkçı faşistlerden özür dileme malzemesi yapmasına kimse müsaade etmez. Yeri gelmişken belirtelim: Dersim Soykırımı kararı alanları, hayata geçirenleri, günübirlik harita üzerinde takip edenleri “erken Cumhuriyet dönemi” liderleri diye övüp göklere çıkaran, kendisine rehber edinip kabirlerine koşturup secdeye duran birisinin, başkalarını Dersim Soykırımı’nı reddetmekle ve bulandırmakla itham etmesi bir Dersimli için bir trajedidir, utançtır.

Aygün, bugüne kadar, FDG de dahil olmak üzere birçok Dersimli ve Alevi kurumun imkanlarından en çok faydalananlar arasındaydı. Son dönemlerde bu kurumların etkinliklerine pek davet edilmez oldu. Dolayısıyla Aygün’ün, sözünü ettiğimiz tutumunun bu durumla da alakalı olması ihtimal dahilindedir. FDG’nin, Taner Akçam’la birlikte Dersim Sözlü Tarih Projesi’ni Shoah Vakfı gibi uluslararası kuruluşların platformlarına taşıması ise Taner Akçam’a hiddetlenmesine ve hakaret etmesinin sebebidir.

Kamuoyunun bilgisi dahilinde olduğu gibi, FDG, Dersim Sözlü Tarih Projesi’ni Taner Akçam’la birlikte yürütmektedir. Proje Direktörü olarak Taner Akçam, Projenin hedefine ulaşmasında belirleyici rol oynamaktadır. Taner Akçam’la FDG ilişkisi, proje çalışması ile sınırlıdır. Dolayısıyla, Taner Akçam’ın FDG’yi böldüğü, Dersimlileri birbirine düşürdüğü şeklindeki itham mesnetsiz bir iftiradır. Taner Akçam, projeden ayrı kaldığı dönemde, hem de FDG’nin, Aygün’ün Başmüvekili tarafından bizzat bölündüğü dönemde her “iki taraf”a da karşı tavır almıştır.  

FDG’nin, 11 Mart 2018 tarihinde kamuoyuna yaptığı açıklamada bu süreç şöyle özetlenmiştir:

 “2009 yılı ortalarında, Dersimli bir Kadın Dostumuz tarafından Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu ( FDG ) ’ye Dersim Tertelê´sinin belgelenmesi ve uluslararası alana taşınması için   bir sözlü tarih  çalışma projesi önerisi  sunuldu.  FDG bu projenin uygulanabilir olduğunu kabul ederek ‘Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesi ( DSTP)’ çalışması başlatmayı karar altına aldı.  Bu, ‘Son tanıklar göçmeden uzat elini’ başlığı ile adeta bir seferberliğe dönüştü.  Amaç Dersim Tertelêsi’ni tanıkların anlatımları üzerinden belgelemek ve ilgili uluslararası platformlara taşımaktı. Bunun için dünya deneyimlerinden yararlanmak ve soykırımlar konusunda çalışmalarıyla bilinen kişi ve kuruluşlardan akademik destek almak çok önemliydi.  

FDG bu amaçla soykırımlar konusunda dünyaca bilinen Clark Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Taner Akçam ile ilişki kurarak destek talep etti. Taner Akçam’ın projeyi sahiplenmesiyle uluslararası akademik normlara uygun bir çalışma programı hazırlandı.

Belirtmek gerekir ki proje düşüncesinin netleşmesi, hazırlık ve koordinasyon sürecinde Taner Akçam’ın katkıları paha biçilmez değerde idi. Proje kamuoyuna deklare edildiğinde Türkiye ve dünyaya dağılmış tüm Dersimliler ve dostlarının desteği en üst seviyedeydi.  Zira, ilk kez Dersim Tertelêsi akademik bir akılla ele alınacak, belgelenecek ve dünyaya anlatılacaktı.  Üstelik bu ağır görev sadece Dersimliler tarafından değil, Dersimli olmayan konunun uzmanları tarafından yerine getirilecekti.

İşte bu somut gelişme başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere bazı çevrelerin rahatsız olmasına ve harekete geçmesine neden oldu. Soykırımlardan sabıkalı devlet biliyordu ki Dersim Tertelêsi böyle bir çalışma yöntemiyle uluslararası alana taşınırsa kısa zamanda karşılık bulacak, tartışılacak ve kabul edilebilecektir. Üstelik bu sadece Dersim Tertelêsi ile sınırlı kalmayacak, devamında 1915 Ermeni Soykırımı tartışmalarını da başka bir boyuta taşımaya vesile olabilecekti. 

Dolayısıyla bu proje engellenmeli veya içi boşaltılarak amacından uzaklaştırılmalıydı.  Devletlerin bu tür konularda uyguladığı en etkili yöntemlerden biri; böl, parçala, yönet!

Önce; Dersim toplumunu, tarihi, kültürü, inancı ve Dersim Tertelêsi etrafında bir araya getirmek amacıyla kurulan FDG, Dersim’de diğer etnik ve inanç kimliklerine, politik çevrelere karşı bir kavga zeminine çekildi.

Sonra; DSTP’nin amacına ulaşmasında en önemli rolü oynayan ve oynayacak olan akademik akıla yönelik saldırı gerçekleştirilerek Taner Akçam ve bağlantılı kurumsal olanaklar devre dışı bırakıldı.

Bir yanıyla FDG, Dersim toplumundan izole edildi, diğer taraftan içerde huzursuzluk çıkarılarak güven bunalımı yaratıldı.  Aynı zamanda Taner Akçam gibi akademisyenlere yönelik karalama kampanyası başlatıldı.

Üzülerek belirtmek isteriz ki; bu kampanya o dönem DSTP’nin Halkla İlişkiler Sorumlusu Yaşar Kaya üzerinden sürdürüldü. Ne yazık ki FDG olarak bu çirkin planı göremedik ve zamanında tavır alamadık.

DSTP çalışmaları saha da sürdürüldüyse de hedefine götürecek yol ve araçlardan mahrum bırakılmış oldu. Tüm olumsuzluklara rağmen devam ettirilen proje materyalleri aynı kişi tarafından gasp edilerek FDG yönetimine devredilmedi, mahkemelere düşürüldü. Mahkemelerde sergilenen tavır ve iddialar utanç verici boyuttadır…

Değerli dostlar;

Dersim Tertelêsini belgelemek ve uluslararası alana taşımak amacıyla başlattığımız DSTP’ni boşa çıkaran bu karanlık ve kirli planları zamanında göremeyip engel olamadığımız için başta bilim insanı Prof. Dr. Taner Akçam olmak üzere, Tertelê´nin yaralarını üzerinde taşıdıkları halde tanıklıklarının bilgisini paylaşarak birer belgeye dönüştürmemize olanak sağlayan tanıklara ve emek veren, destek olan tüm dostlarımızdan özür diliyoruz.

FDG yaşatılan bu komploları boşa çıkaracak, bundan sonraki çalışmalarını acı ve ağır deneyimlerden ders çıkararak sürdürmeye devam etme kararlılığında olacaktır.”

Taner Akçam, kendi alanında saygın bir bilim insanıdır. Bilimsel akademik normlar çerçevesinde eleştirilebilir. Kimse, Akçam’ın dünya görüşüne, bilimsel çalışmalarında öne sürdüğü düşüncelere katılmak zorunda değildir. Soykırımlar hakkında öne sürdükleri de eleştiriden muaf değildir. Ne var ki Akçam’ı, “Dersimlilerin, Kürtlerin ve Alevilerin düşmanlığını yapmakla” itham etmek insafsızlıktır. Hele hele Dersimlileri Türklük Sözleşmesi şemsiyesi altında “medenileştirmeye” teşne Aygün gibilerinin buna hiç hakkı yoktur.

2009 yılında Federasyonumuz tarafından oluşturulan (H. Aygün bu durumu bilerek perdeliyor ve iki FDG varlığı(?)n dan söz ediyor.) DSTP komitesi gene FDG yönetimi tarafından yayınlanan 1. Proje aşaması Raporu sonrası 2014 yılında lağvedilmiştir. Taner Akçam, Federasyonumuzun ısrarı üzerine 2018 yılı başından itibaren yeni oluşturulan DSTP Komitesi’nin Akademik danışmanlığını üstlenmiş, projemizin geliştirilmesi ve tanınmasına paha biçilmez katkılarda bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir. Federasyonumuz ile saygın ilişkisi vardır. FDG içindeki sorunlarda hiçbir dahli olmamıştır. Aygün ise Dersimlilerin Avrupa’daki kurumu FDG içindeki sorunlara çözüm üretmek için oluşturulan bir komisyonda kendisine layık görülen tarafsız “akil insan” fonksiyonunu, Müvekkil savunmasına dönüştürerek kötüye kullanmıştır ve FDG’yi bölenlerin safında yer almıştır."