MDR’nin gençlik odaklı belgesel formatı “Exactly“ tarafından hazırlanan ve „İslam ve Ataerkillik – Kadınlara Yönelik Şiddeti Ne Tetikliyor?” başlıklı belgeselde İslam, ataerkillik ve aile içi şiddet arasındaki bağı araştırdı.

Belgeselin en çarpıcı sonucu ise şiddetin kaynağı İslam değil, ataerkil toplumsal yapılar. Ve bu yapılar sadece Müslüman topluluklara özgü değil, birçok Alman ailesinde de benzer yapılar bulunuyor.

Belgesel neyi inceledi?

Kamu televizyon kurumu ARD’nin internet sitesinde yayınlanan belgeselde amaç, Müslüman erkeklerin kadınları daha sık aşağılayıp aşağılamadığını, yaralayıp yaralamadığını ve bunun arkasında inancın rolünü ortaya koymaktı.

Julia Cruschwitz ve Tarek Khello tarafından hazırlanan belgeselde Müslüman erkeklerin kadınlara karşı daha mı şiddet eğilimli olduğu sorusu ön plana çıkıyor. İnancın kadına yönelik şiddete nasıl bir rol oynadığı ele alınıyor.

Rakamlar ne diyor?

Almanya’da aile içi şiddet vakalarında suçluların dini kayıt altına alınmadığı için doğrudan istatistik bulunmuyor. Ancak coğrafi köken üzerinden bir fikir edinilebiliyor. 2023’te Saksonya’da aile içi şiddet şüphelilerinin %78’i, Saksonya-Anhalt ve Thüringen’de ise %81’i Alman pasaportluydu. Bu oranlar, “göçmen kökenli erkeklerin şiddete daha yatkın olduğu” klişesine ters düşüyor gibi görünse de, bölgedeki göçmen oranı %9 olduğu için şüpheliler arasında göçmen kökenlilerin oranının %20 çıkması dikkate değer bulunuyor. Suçlular arasında Türkiye, Suriye, Afganistan ve Polonya kökenliler öne çıkıyor; ilk üçü Müslüman ağırlıklı ülkeler.

Kuran şiddeti meşrulaştırıyor mu?

Kuran’ın Nisa Suresi 34. ayeti, erkeklerin kadınlar üzerinde yetkili olduğunu ve “itaatsizlikten korkulan” kadınların uyarılabileceğini, yatakta yalnız bırakılabileceğini ve dövülebileceğini söylüyor. Bazı imamlar, bu ayetin “kadına zarar vermeden” uygulanması gerektiğini savunuyor. MDR ekibiyle konuşan bir imam, erkeğin izinsiz çalışamayacağını, kadına zarar verilse bile kan çıkmaması gerektiğini belirtirken; bir mülteci erkek, Almanya’yı “kadınların fazla hakkı olduğu bir ülke” olarak tanımlıyor ve kadınların bu hakları erkeklere karşı kullandığını öne sürüyor.

Buna karşılık Suriye’den gelen kadınlar, İslam’da kadın-erkek eşitliğini savunuyor ve birçok Müslüman erkeğin çocuk bakımına ve ev işlerine katıldığını aktarıyor. Berlin’de “Berlin Heroes” adlı feminist erkek projesine katılan Baran Venegas, artık erkeğin bağırmadan da “erkek” olabileceğini söylüyor.

Asıl sorun: Ataerkil yapılar

Münster Üniversitesi’nden Prof. Dina el Omari’ye göre, Kuran hem erkek egemen hem de eşitlikçi yorumlara açık ve mesele tamamen yoruma bağlı. Birçok Müslüman erkek ise ataerkil yetiştirilme tarzı nedeniyle kadın üzerinde otorite kurmayı seçiyor.

Ancak bu durum yalnızca Müslüman erkeklerle sınırlı değil. Leipzig Otoriterlik Araştırması’na göre Almanya’daki her dört haneden birinde cinsiyetçi bir dünya görüşü hakim. Kadın-erkek eşitliği algısı, bazı erkeklerde güç kaybı ve aşağılanma hissi yaratıyor.

Belgeselin vardığı sonuç

MDR’nin “exactly” ekibinin vardığı sonuca göre: İslam, kadına yönelik şiddetin nedeni değil, bazı Televizyonda Tartışma Yaratan Konu: Kuran Erkekleri Kadın Dövücüsü mü Yapıyor? ARD Belgeseli Net Sonuca Vardı. Asıl sorun, tüm toplumlarda yaygın olan ataerkil yapılar.

Margaret Atwood’un şu sözüyle özetlemek mümkün:

Kardeşi tarafından öldürülen Hatun Sürücü’nün oğlu, 20 yıl sonra sessizliğini bozdu
Kardeşi tarafından öldürülen Hatun Sürücü’nün oğlu, 20 yıl sonra sessizliğini bozdu
İçeriği Görüntüle

“Erkekler, kadınların onları küçümsemesinden korkar; kadınlar ise erkeklerin onları öldürmesinden korkar.”

Bu gerçek, ne yazık ki din ve sınır tanımıyor.