CAN DÜNDAR İLE USAMA BİN LADEN'İN 'BENZERLİĞİ' ANLATILDI Ekonomi muhabiri 10 Alman gazetecinin 27-30 Kasım tarihleri arasında Türkiye'ye davet edilerek tüm masraflarının başbakanlık destekli İSPAT isimli ajans tarafından karşılanması, Almanya'da tepkiyle karşılandı. Davet edilen gazetecilerin yol masraflarının, otel giderlerinin, makam arabalarının tamamiyle Ankara tarafından karşılanması etik sorununu gündeme getirirken, İstanbul'da daha çok ekonomi çevrelerine yönelik ziyaretlerde gazeteci Can Dündar'ın İslami terör örgütü liderlerinden Osama bin Laden ile karşılaştırılması Alman basınına konu oldu. Türkiye'ye davet edilen gazetecilerden en ilginç olanı ise Avusturya'da serbest gazetecilik yapan von Laffert'in geziyi eleştirmesi oldu. Geziyi diğer gazetecilerin aksine sorgulayan genç gazeteci hayatında bu denli lüks ağırlanmadığının altını çizdi. Genç gazeteci geziye ilişkin makalesinde cezaevindeki gazetecileri hatırlattı. 15 TEMMUZ SONRASI İMAJ GEZİSİ VE DAVETLİ GAZETECİLER Geziye şu gazeteciler davet edilidi: 1) Höhler, Gerd (Handelsblatt) 2) Mattheis, Philipp (Wirtschaftswoche) 3) Geinitz, Dr. Christian (Frankfurter Allgemeine Zeitung 4) Szymanski, Mike (Süddeutsche Zeitung) 5) Heinrich, Daniel (Deutsche Welle/Deutschen Rundfunk) 6) Hoffmann, Kevin (Der Tagesspiegel) 7) Von Laffert, Bartholomäus (Der Freitag) 8) Leugermann, Peer (Euro am Sonntag) 9) Ertekin, Dr. Ahmet (ATA Consult/Local Global) 10) Al-Khashali, Abbas (Deutsche Welle) CDU (Hıristiyan Demokrat Parti) Hamburg Eyalet Başkanı Roland Heinze’nin Faktenkontor halkla ilişkiler ajansı ile Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UEDT) Yönetim Kurulu’ndan Bülent Güven’in (SPD) ortak girişimiyle Almanya’nın tanınmış gazetelerinden 10 ekonomi muhabiri, üç günlük bir gezi için Türkiye’ye davet edildi. Gazetecilerin tüm masraflarının Türkiye tarafından karşılandığı açığa çıktı. GENÇ GAZETECİ YAZDI, SKANDAL ORTAYA ÇIKTI 27-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen gezi süresince ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı ve Alman Ticaret Odası Başkanı’nın da aralarında bulunduğu yetkililerle görüşmeler yapıldı. Bu basın gezisinde yurtiçi ve yurtdışında Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler gündeme gelmezken, görüşmeler sırasında Can Dündar ile Usame Bin Ladin kıyaslaması yapıldığına yer verildi. Konuyla ilgili geziye katılanların en genci olan Avusturyalı serbest gazeteci Bartholomäus von Laffert’in haftalık Freitag gazetesine yazdığı makale, Almanya’da tartışma başlattı. CDU TEŞKİLAT BAŞKANI HEİNZE TELEFONUMUZA YANIT VERMEDİ Alman Bild ve Die Tageszeitung gazetelerinde çıkan haberler sonrası kendisini defalarca kez aramamıza rağmen geriye dönüş yapmayan Hamburg CDU Eyalet Başkanı Roland Heinze, Can Dündar'ın Usame Bin Laden ile kıyaslanmasından haberdar olmadığını Bild gazetesine yanıtlayarak "konuşma sırasında orada olsaydım tepki gösterirdim" demekle yetindi. Basın gezisine öncülük edenlerden UEDT yöneticisi Bülent Güven ise, sözü edilen bir konuşmanın gündeme gelmediğine yer vererek, "görüşmeler İngilizce ve Almanca oldu. Almancaya ben çevirdim" şeklinde yanıtlayarak, "tartışmayı gündeme getirenler Heinze'nin parti içindeki muhalifleridir" dedi. İşte serbest gazeteci Bartholomäus von Laffert’in makalesinden çarpıcı satır başları: Tuhaf ve yanlış. Siyah smokinli adam, bana camları karartılmış siyah otomobilin kapısını açıyor. Ardından, tepe lambası yanan otomobil siren çalarak beni İstanbul’un akşam trafiğinde 5 yıldızlı bir otele götürecek. Bir saat içinde, zemini mermer otelin yedinci katında duşumu yapmış olarak, İstanbul Boğazı’nı ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından adı Kahramanlar Köprüsü olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü’nü izliyorum. Türk gazetecileri için berbat bir gün bu. Ben otelin barında biramı yudumlarken onlar cezaevindeler. Buraya araştırma yapmaya geldiğime inanmak çok zor. 2016’da Yunanistan, Kosova ve Ürdün’e gittim, bağımsız gazeteci olarak yaptığım bu gezilerde bütün masraflarımı kendim karşıladım; ucuz otellerde, arkadaş evlerinde bir kanepede, bazen de açıkta, parklarda falan yattığımı hatırlıyorum. Hiç lüks otelde kalmadım. Araştırmamı kendim yapıp her türlü bilgiyi kendim topladım. Röportaj yapacağım kişilere ulaşabilmek için günlerce telefon başında bekledim. Şimdi ise elimde bir basın dosyası var. Bilmem gereken her şey burada yazılı. Türk hükümeti bunun için ödeme yapıyor! TÜRKİYE GEZİSİNE CDU EYALET BAŞKANI'NIN ŞİRKETİ ÖNCÜLÜK ETTİ Birkaç hafta önce Hamburg’da bir halkla ilişkiler ajansı olan Faktentor, “Türkiye: Gelecek vaat eden bir ekonomi” başlıklı e-posta mesajıyla beni bu basın gezisine davet ediyordu. Davetiyede İSPAT Başkanı Arda Ermut imzasıyla, “Türkiye bir dönüşüm geçirmekte. Uluslararası basında bu konu genellikle olumsuz bir bakışla ele alınıyor. Peki temmuzdaki darbe girişiminden sonra gerçek durum nedir?” yazılıydı. Hamburg’da bir şirket, tanınmış gazetelerin ekonomi muhabirlerinden 10 gazeteciyi, Türk hükümeti adına bir basın gezisine davet ediyordu. Ekonominin hiç de iyiye gitmediği bir zamanda düzenlenen gezinin ardındaki niyet ortadaydı. Bu, gazetecilerin “Yalancılar!” diye hedef gösterildiği veya Amerikan emperyalizminden ve Merkel’den para almakla suçlandığı bir zamanda oluyordu. Benim ilk basın gezim olacaktı oysa. Saf bir şekilde bakmaktaydım. Buna rağmen kendime sormadan edemiyordum: Bir lobi tarafından organize edilen bu geziye katılınca gazeteci olarak objektifliğimi ve inandırıcılığımı koruyabilir miyim? Yeni bir şey değil bu. Gazeteciler davet edilirse ne olur? Düşünün ki yeni model bir araç piyasaya sürülecek ve bir otomotiv tekeli tanıtım için gazetecileri İspanya’ya davet ediyor. Veya gazeteciler, yeni bir akıllı telefonun tanıtımı için ABD’ye ya da masrafları turizm bakanlığınca karşılanarak Dubai’ye davet ediliyor. Masrafları bu şekilde ödenen gazetecilerin gezinin ardından yazacağı haberin içeriği, bunun ne kadar objektif olabileceği tartışma konusudur. Sonuçta, bu gezi kapsamında ekonomideki önemli aktörleri ve yurtdışında başarılı olmuş şirketleri ziyaret ettik. Alman Ticaret Odası Başkanı ile buluştuk, ki kendisi, demokratik sorunlara çok az değindikten sonra ağırlıkla ekonomik yatırım olanakları hakkında konuştu. İşlerinden atılan öğretmenler, memurlar ve doktorlar yerine ekonomik değişimden söz etti. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı ile de görüştük. Bizimle mesleğiyle ilgili konularda konuşacağı yerde, Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeniyken Almanya’ya kaçmak zorunda kalan Can Dündar’ı Usame Bin Ladin’e benzeterek nefret söyleminde bulundu. Veda hediyesi olarak da herkese gümüş kahve servisi dağıttı.