MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural, DHA muhabirine, Türkiye’de gündemdeki son konuları değerlendirdi. İlk olarak, iki pilotun şehit olduğu, Akdeniz’e düşen askeri uçakla ilgili konuşan Vural, parti olarak devletin verdiği bilgiler çerçevesinde, milli bir meselede, Türkiye’nin haklı olduğuna inandıklarını söyledi. Türkiye’nin konumunu, yabancı devletlerin ifadelerine göre değerlendirmeyeceklerini belirten Vural, kafa karışıklığının, dezanformasyonun kaynağının, hükümetin kendisi olduğunu iddia etti. "Düştü mü, düşürüldü mü. Kim vurdu veya kim vurduya mı gitti. Şehitlerimiz ve uçağımız üzerinde birçok spekülasyonun kaynağını bu açıklamalar oluşturuyor" diyen MHP Grup Başkanvekili Vural, şunları söyledi:

"Başbakan Brezilya’dan dönüşte, uçak düştü, pilotlar sağ salim elimizde demişti. 26 Haziran'da, Meclis grup toplantısında Suriye uçağımızı düşürdü dedi. Gazabımız şiddetli olacak dedi. Bülent Arınç, füzeyle vuruldu dedi. İsmet Yılmaz ise, füzeyle vurulduğuna dair bir iz yok dedi. Bugün ise farklı açıklamalar geliyor. Kafa karışıklığı devam ediyor. Bugün de Suriye’nin düşürdüğü iddia edilen uçağa döndük. Uçakta patlama izine rastlanmadığı vurgulanıyor. Böylesine önemli bir konuda, Türkiye, haklı olduğu bir konuda, bu kafa karışıklığıyla adeta haksız konuma düşmüş ve yanlış bilgiler üreten bir hükümet konumuna gelmiştir. Devletimizin itibarı nerede. NATO’yu topladık. Sınıra asker sevkettik. Şimdi bakıyoruz, Suriye’nin düşürdüğü iddia edilen uçak deniyor. Suriye düşürdü diyen sen değil misin? Hükümet ne yaptığını bilmiyor. Hükümet aklını başına al. Uçağımız düşürülmüş, şehitlerimiz olmuş. Haklı olan Türkiye’yi haksız konuma düşürmeye hakkınız yok. Böyle milli bir konuda, devletimizin, milletimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Ancak bu ifadeler şüpheli konuma düşürüyor. Türkiye maalesef, böyle uluslararası bir konuda, pin pon topu gibi oynanan bir ülke haline geldi. ABD, Rusya bilgim var açıklamam diyor. Türkiye’nin böyle pin pon topu gibi yabancı devletlerin elinde oyuncak konumuna getirilmemesi gerekir. Başbakan, uçak düştükten sonra nasıl partilerin genel başkanlarını çağırdıysa. Şimdi de, partileri, medyayı, iç kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir. Oradaki pilotlarımız kim vurdu ya mı gitti. Düştü mü düşürüldü mü. Bütün bu şüpheler oluştu. Papatya falına döndü. Düştü mü, düşürüldü mü. Uçaksavarla mı vuruldu, füzeyle mi vuruldu. Kim vurdu. Birçok belirsizliğin olduğu bir ortamda devlet, bunu ortadan kaldırmalı, açık, net mesaj vermelidir. Böyle rezil yönetim anlayışı olmaz. Hayretler içerisindeyim. Türkiye Cumhuriyeti devleti, böyle bir krizi yönetme konusunda sıkıntıya girmiştir. Bu konularla ilgili, düşürüldüğünü varsayarak geliştirilen bir takım adımların doğru olduğunu ifade ettik. Şimdi bir başkasının düşürdüğü iddia edilen noktaya gitti. Türkiye’nin yapması gereken, iç ve dış kamuoyunu, Türkiye’nin haklılığı konusunda bilgilendirmek ve şeffaf olmaktır. Bu konuda ne olduysa, Türkiye, açıkça ortaya koymalıdır. Bu olayı mazur göstermemiz mümkün değil. Bu gelişmeler adeta Esad’ı güçlü konuma düşürüyor. Bunu kabullenmem mümkün değil.”

HAS PARTİ’YE CAN SİMİDİ BENZETMESİ

Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un görüşmesine yönelik, “HAS partinin ne önemi var bilmiyorum. Tabela partisi. Çok önemsenecek bir konu değil. Bu görüşme, AKP’nin giderek düşüşe geçme eğiliminde olan bir noktada can simitleri kullanarak güç kazandığına ilişkin bir kanat oluşturmaktadır. Artık korkunun ecele faydası yok. Psikolojik harekattan öteye bir anlam taşımaz” diye konuştu.

“BAŞBAKAN’IN MİLLİ EGEMENLİKTEN ANLADIĞI YOK”

Tutuklu milletvekillerinin tahliye sürecine de değinen Oktay Vural, “Cezalar şahsidir. Milletvekilinin kefaretini millet ödemiştir. O zaman mahkum ettiğiniz millet iradesidir. Başbakan, yargıya müdahale ettiğini açıkça ortaya koymuştur. Tutuklu yargılanmanın devam etmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yürütmenin vesayeti devam etmektedir. Engin Alan’ın cezalandırılması devam ediyor. Başbakan’ın bu ifadeleri yargıya müdahaledir. Millet egemenliğinden anladığı yok. Milletvekili olamayacak bir noktada iken, önünü hukuki düzenlemeyle açmadılar mı. Anayasayı değiştirdiler oldu. Bunlarla ilgili ileri geri laflar söylüyor. 2011 seçimlerinden önce YSK’nın veto ettiği BDP’li vekiller için, demokrasinin önünü açın demediler mi. Hatip Dicle bunun üzerine milletvekili seçilmedi mi. BDP’lilere geldiği zaman onların önü açılsın. Kemal Aktaş’ın vekil olması için önünü açıyorlar. Engin Alan için açmıyorlar. Herkes yargılansın ama milletvekili olarak tutuksuz yargılansın. Daha mahkeme olmamış, Başbakan suçlu gösteriyor. Aynı davadan yargılanıp milletvekili olanlar var. Tutuksuz olduğu için milletvekili olanlar var. Başbakan’ın konuşmaları yargıya müdahaledir. Engin Alan’ın tutuklu kalmasının nedeni olarak, Tayyip Erdoğan’ın siyasi müdahalesi olduğuna ilişkin kaanatimizi güçlendiriyor” dedi.

“HAKİMİYET PKK’YA TERKEDİLMİŞTİR”

Güneydoğu ve Doğu illerinde terör örgütü üyeleri tarafından yol kontrolleri yapıldığına dair haberlere öfkelenen, bu yöndeki şikayetlerin kendilerine de ulaştığını vurgulayan Vural, “Güneydoğu ve Doğu, PKK’nın o haline terk edilmiş vaziyettedir. Yani bugün, paralel devlet uygulamasıyla PKK’nın siyasi boyutuyla hükümranlığını açanlar, fiili olarak devletin varlığını ortadan kaldırıyor. KCK, KPSS’ye müdahale etti. Oradaki emniyet görevlileri telefon açıyor, yollarda kontroller yapıyorlar diyorlar. Her taraf kontrol altında diyorlar, sıkıştık, bunaldık diyorlar. Her gün güvenlik görevlilerince PKK’nın orayı kontrol ettiğine ilişkin haberler geliyor. Terörle mücadele de proaktif, önleyici bir mücadele yok. Ne zaman asker şehit edilir. Operasyon başladı, açıklamaları gelir. Beyefendiler, siz önleyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti, AKP, Güneydoğu ve Doğu’da hakimiyeti PKK’ya terk etmiştir. Müzakerelerin getirdiği nokta budur. Vahim bir konudur. Kaçırılan kaymakam, askerler nerede. Kimse sorguluyor mu. 1.5 yıldan beri haber yok. Türkiye Cumhuriyeti, devletin unsurları itibariyle orada güvenliği ve hakimiyeti sağlayamamıştır. PKK alan hakimiyetini ele geçirmiştir” iddiasında bulundu.



TT(İÖ/AAA)