Aziz Kocağlu, duruşmanın ikinci gününde 44 sayfalık yazılı savunmasının yanı sıra sorulara da yanıt verdi. Savunma sırasında Mahkeme Başkanı Cahit Kargı’nın sessize aldığı telefonu bir kez çaldı. Dışarı çıkınca Kocoğlu, konuşmasına ara verdı. Bundan 20 dakika sonra da mahkeme yazıişleri müdürünün gelmesi üzerine Mahkeme Heyeti, Savcı dahil dışara çıktı. 5 dakika sonra heyet yerine döndü.

KOCAOĞLU: SUÇ ÖRGÜTÜ YOK, ÇETE REİSİ DEĞİLİM

Kocaoğlu savunmasında tek tek tüm iddiaları yanıtladı. Kocaoğlu, savunmasında “Büyükşehir Belediyesi suç örgütü değildir. Ben çete reisim değilim” dedi. Kendisinin 1 milyon 121 bin oy, yüzde 56 oy oranıyla seçildiğini hatırlatan Kocaoğlu, “Ben çete reisi değilim. Genel Sekreter ve daire başkanları çete üyesi değil. Bunu tüm İzmirliler tüm mahkeme heyeti böyle bilmelidir. Belediye art niyetli kişiler tarafından (burada vergi denetçilerini kastediyorum) didik didik yapılmıştır. Bilgisizlik ve art niyetin de yeraldığı bu iddianame Büyükşehir Belediyesi’nin 25 milyar TL'nin 1 kuruşuna dokunmadan halkın yararına da kullandığının belgesidir. Bu iddianame bizim başarı belgemizdir. İddianameden utanç duyması gerekenler, 11 aydır tutuklu olan bürokratlar değildir. Bu iddianameyi ve komployu hazırlayanlardır. Evet bu bir organizasyondur. Bir suç organizasyonu var. Ancak bu Büyükşehir Belediyesi değildir. Yüce mahkemenizin bunu çıkartmasını istiyorum. Tarih önünde bir leke gibi üzerlerinde taşıyacak onlardır. Hem tutuklu arkadaşlarımın özgür bırakılmasını hem de tüm bürokratlar ve şahsımın beraatini yüce mahkemenizden talep ediyorum.”

VERGİ DENETÇİLERİ MAKSATLIYDI

Aziz Kocaoğlu, savunmasında büyükşehir belediyesi organizasyonu ve savcının ve 52 vergi denetçisinin bunların içindeki 8 bilirkişinin İzmir Büyükşehir Belediyesi organizasyonunu bir suç örgütü, çete örgütü olarak nitelemesini reddetti. Büyükşehir Belediyesi’nin yasayla kurulmuş bir örgüt olduğunu belirten Kocaoğlu iddia edilen noktalarda, nasıl bir kamu zararı veya suç örgütü olduğunu ifade etmenin savcılığın sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti. Kocaoğlu, şöyle didu:

“52 vergi denetçisi İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, ESHOT ve 11 şirkete dağıldılar. Bu arkadaşların iki üç ay sonraki sorularından ve sorgulamalarından maksatlı oldukları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Vergi denetçisini ilgilendirmeyen, evrak ve suç unsuru toplamaya yönelik kendi yetki alanları içinde olmayan pek çok konuya el atmışlardır. İki örnek vereceğim. 52 vergi denetçisinin ne vergi mevzuatını, ne Kamu İhale Yasası ve belediye mevzuatı konusunda hiç bilgileri olmadığı kesindir. İzmir Büyükşehir Belediyesi 100 bin adet fakir ve muhtaç ailelere paket dağıtmış, içinde birer veya ikişer paket un var. Katma değer vergisi düşük olduğu için pakete yüzde 18 KDV ödendiğinden kamu zararı yaratıldığı iddiası yeraldı. Bugün iddianamede yok. Ama bizi suçlayan belge ortaya çıktı. Bu vergi denetçileri katma değer vergisinin ne olduğunu, dolaşıp Hazineye ödendiğini, vergi geliri sağlandığını burada bir kamu zararı olmadığını, fazla ödeme söz konusuysa farkedildiği an mahsup edileceğini bilmemektedirler. Fazla ödenen KDV’yi suç unsuru ve kamu zararı olarak niteleyecek kadar kendi mesleklerinden uzaktırlar.”

Başkan Kocaoğlu, İZSU’nun kanalizasyonu olmayan yeni bağlanan köylere halkın sağlığını korumak, bulaşıcı hastalıkları önlemek için gönderilen vidanjörlere 1986 yılından beri ödenen paraların hesaplandığını ve İZSU’dan bunun vergisini mahsup etmeye kalkışıldığını söyledi. Bu durumun da vergi mevzuatı konusundaki bilgisizliğin göstergesi olduğunu belirtti.

"DEVLET DENETLEME KURULU İÇİN BAŞVURDUM"

Başkan Aziz Kocaoğlu, 2 Mayıs 2011 operasyonu sonrası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ilgisiz kişiler tarafından belediyenin abluka altına alındığını belirterek belediyenin Devlet Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesini önce sözlü, sonra da yazılı olarak talep ettiğini açıkladı. Ancak, bu konuda bir gelişme olmadığını belirten Kocaoğlu, denetlenmekten yana olduğunu söyledi. 2007- 2011 yılları arasında rutin denetlemeler dışında 100 denetçi geldiğini, soruşturma izni verilen 9 dosyadan sadece 2'sinin aleyhlerine sonuçlandığını belirten Kocaoğlu, bunun suç unsuru yaratmak için çabaların göstergesi olduğunu söyledi. Amacın belediyeyi ve meclisi kirletmek olduğunu öne süren Kocaoğlu, “Ben bugün belediyeyi götüren çalışan sanık olarak tutuksuz ve tutuklu bulanan arkadaşların hepsine hem kendi, hem de İzmir halkı adına sonsuz teşekkür ediyorum. Böyle bir metanet, böyle bir çalışma azmi, görev aşkı, bu kadar baskı, soruşturma bu kadar taciz karşısında direnmelerini gıpta ile izliyor, hepsine teşekkür ediyorum” dedi. Amacın Büyükşehir Belediyesi’nin çökertmek veya siyasi olabileceğini dile getiren Kocaoğlu, ancak iddiaların hiçbirinin suç içermediğini tekrarladı.

SUÇLAMALARA YANIT VERDİ

Aziz Kocaoğlu savunmasının ikinci bölümünde tek tek suçlamalara yanıt verdi. Çankaya Katlı Otopark ihalesine fesat karıştırma iddiasıyla ilgili olarak konuşan Kocaoğlu, otoparkın 1995 yılından bugüne kadar belediye şirketi İZELMAN tarafındın işletildiğini söyledi.

Sayıştay’ın bir sorgusu üzerine kiralama yerine ihaleye çıktıklarını belirten Kocaoğlu, sonuçta 4 milyon 111 bin TL gibi bir fiyat ortaya çıktığını ancak bunun fahiş bir fiyat olduğunu söyledi. Bunun altında kalkılması, bedelinin ödenmesinin başka amaçlarla kötü niyetlerle kullanılmazsa zor olduğunu belirten Aziz Kocaoğlu, ihaleyi akla mantığa gerçeklere uygun olmadığı için iptal ettiğini söyledi.

Daha sonra da otoparkın ortağı Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile anlaşarak İZELMAN’a kiraya verildiğini açıkladı. Kocaoğlu, “Belediye hem kendi mal varlığını, hem de bağlı şirketlerin mal varlığını korumak durumunda” dedi.

İZBAN tanıtım filminin yaptırılmasında hiçbir suç olmadığını belirten Aziz Kocaoğlu, iddia makamının bilir bilmez kişilerden ortalama maliyet aldığını söyledi. Kamu zararı olmadığını açıklayan Kocaoğlu, filmin İzmir’deki sinemalarda gösteriminin ihalenin ayrı yapılmasının film ihalesinin bölünmesi olmadığını farklı bir konu olduğunu açıkladı.

Park ve yeşil alanların bakım ve temizlik ihalesiyle ilgili iddiaların belediye ve bürokratlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını dile getiren Kocaoğlu, bu iddiada adı geçen sendikacıların da suçsuz olduklarına inandığını belirtti.

SANATÇILAR BUZDOLABI; OTOMOBİL DEĞİL

Aziz Kocaoüğlu, Balkan Halk Dansları alım ihalesi ve Emek Şenliği konseriyle ilgili savunmasında çarpıcı açıklamalar yaptı. Kocaoğlu, “Belediye kitlelerin talepleri doğrultusunda belli sanatçıları çağırıyor. Sanatçı ihaleye çıkamaz. Sanatçının ihalesi olmaz. Sanatçı bir tanedir. Fabrikası yoktur. Sanatçı bir otomobil, bozdolabı, çamaşır makinası değildir. Özgündür. Sanatçıyı getirmek istiyorsanız menejeri veya getirebilecek insanlarla konuşursunuz. O da 'bu sanatçıyı şu gün şu saatte getirebilirim' diye bir belge verir. Eğer, sanatçı ismi belirlenip iddia edildiği gibi ihaleye çıkacaksa o zaman ihale mevzuatına göre işin içinden çıkmak mümkün değildir. Kaç tane Anadolu Ateşi var? Balkan Halk Dansları etkinliğiyle ilgili iddiaları reddediyorum” dedi.

"KAÇ TANE ŞEVVAL SAM VAR"

Büyükşehir Belediyesi’nde taşeronun bitirilmesi nedeniyle bir Emek Şenliği düzenlendiğini ve Şevval Sam’ın konser için çağrıldığına dikkat çeken Kocaoğlu, “Şevval Sam konseri için açık ihaleye çıkacaksın deniyor. Kaç tane Şevval Sam var? İsim benzerliği nedeniyle 10 tane olsa, bunlar ihaleye mi gelecek. Konserle ne işleri var? Bunun gerçekle ne alakası var? Bu iddiayı da reddediyorum” dedi.

DURAK İHALELERİ

Durak ihalesiyle ilgili iddiları da yanıtlayan Kocaoğlu, Büyükşehir sınırlarının büyümesi nedeniyle durak sayısının arttığını, ek ihaleye çıkıldığını belirtti. Kocaoğlu, “Bilgisizlikten, gelir ve giderin karıştırılmasından kaynaklanan iddilar var. Durakların yer değişmesinin nedeni metro hatları nedeniyle güzergahların değişmesidir. Dövizle gelir ihalesi yapılamayacağı iddia içinde yeralmakta. Halbuki dövizle gelir ihalesi yapılabilir. Bu konuda bilgisizlik var. Zarar yoktur” dedi.

Sütçülerin yollarla süt döktüğü dönemden sonra Tire Süt Kooperatifinden süt almaya başlayarak üreticiye rahatlattıklarını belirten Kocaoğlu, içmediklerini, satmadıklarını sadece okullara süt dağıltıldığını söyledi. Mandalinlerin de okullara dağıtıldığını belirten Kocaoğlu, öğretmenlere ve 7 yaşındaki öğrencilere ne kadar süt, mandalina, diş macunu dağıtıldığının sorulmasını manidar bulduğunu söyledi.

BU MAKAM BU KADAR TACİZ EDİLEMEZ

İddia makamının eşinin arabayı ne zaman nereye gitmek için kullandığını özel kalem müdürü ve şoförü müfettiş aracılığıyla sorgulayarak araştırdığını belirten Kocaoğlu, eşinin protokol görevleri olduğunu söyledi. Kocaoğlu, “Bu makam bu kadar taciz edilemez. Bu makamın bu kadar taciz etmeye kimsenin hakkı yoktur” dedi.

Öğretmeler Günü’nde dağıtılan şalları öğretmeleri onore etmek için aldıklarını belirten Kocaoğlu, alıma fesat karıştırılmadığını ancak şalların değiştirilmesi konusunda hata varsa kasti olmadığını söyledi. İZFAŞ’ın İzmir'in tanıtımı için faaliyet gösterdiğini bu kapsamda kenti en iyi tanıtacak körfezin tasarımı ve temizlenmesi konusundaki Finlandiya ve Hollanda gezilerinin faturasını ödemesinin normal olduğunu söyledi.

MAHKEME BAŞKANININ SORULARINI YANITLADI

Aziz Kocaoğlu savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Cahit Kargı’nın savunmasına yönelik sorularını yanıtladı. Kargı önce Kocaoğlu’na katlı otopark ihalesiyle ilgili sorular yöneltti. Pervin Şenel Genç ve İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı’nın telefon konuşmaları kayıtlarından bölüm okuyan Kargı’ya avukat Ercan Demir ve Özkan Yücel itiraz etti. Avukatlar, tapelerin bu şekilde delil olamayacağını, yeniden çözüm yapılmasını talep ettiler.

Savcı ise bu talebi reddetti. Mahkeme Başkanı, Kocaoğlu’na Genç ve Kırmızı arasındaki ihalenin kaybedilmesi durumunda iptal edilmesi yönündeki konuşmalardan haberi olup olmadığını sordu. Kocaoğlu olmadığını ancak kamerayla kaydedilen Genç’le olan görüşmesindeki konuşmasında kendisini İZELMAN’ın ihaleyi kaybetmesi halinde otoparkı Büyükşehir Belediyesi’nin kendi personeli tarafından işletilmesini söylediğini, başka bir anlam çıkarılmasının doğru olmadığını söyledi.

TELEFONLARIN DİNLENDİĞİNİ BİLİYORDUK

Öte yandan avukatlar Genç ile Kocaoğlu’nun görüşme görüntülerinin izlenmesini talep etti. Fakat, format farklılığı nedeniyle mahkeme salonunu kurulan barkavizyonda görüntüleri izlenemedi. Okunan tapelerde en çok 'şey' sözcüğü geçtiği anlaşıldı. Kocaoğlu ise burada ilginç açıklamalar yaptı. Kocaoğlu, “Sekiz sene önce arkadaşlar odaları kontrol ettirdi. Dinleme cihazları çıktı. Ben ise bunlara dokunulmamasını, devlet malı olduklarını söyledim. Gizlimiz saklımız yok. Görüntüler izlenemedi, ancak memnun olmanız lazım. Telefonda dinlenileceğini görüntülü olarak kamera önünde konuşmuşuz. Ancak şeylerden şey çıkartmak nasıl bir şey anlamadım. Telefonların dinlendiğini biliyorduk. Ben dahil herkes dörtlü konuşuyorduk. Araya girip bırak oğlumla, eşimle rahat rahat konuşalım diyorduk” dedi. Bu sözlere salondaki dinleyiciler güldü.

Bir gazetecinin suçlamalar ve asılsız iddialar ortaya çıkınca dinlemelerle ilgili AİHM’e başvurulmasını önerdiğini belirten Kocaoğlu, “Ben devletimi AİHM’e şikayet etmem. Devletimi seven insanım diye beyanım var” dedi.

Kocaoğlu, iddianamede operasyonun başlamasına vesile olan olay olarak görülen Grand Plaza A.Ş.’den seçim bürolarına gönderildiği iddia edilen sandviç ve pidelerle ilgili olarak kendisinin sadece bir seçim bürosu olduğunu, burada çalışan kişileri bakmak ve doyurmakla yükümlü olduğunu devletin hiçbir olanağını kullanmadığını söyledi. Kocaoğlu harcamaları cebinden yaptığını açıkladı.

Üst düzey bürokratlara hiçbir zaman bir şey yapması konusunda diretmediğini belirten Kocaoğlu, davanın belediyeyi yıpratmaya yönelik olduğunu söyledi. Ardından öğle arası verildi.

İFADESİNİ TAMAMLADI

8'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Büyükşehir Belediyesi davasının ikinci gününde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ifadesi tamamlandı. Verilen aranın ardından duruşmanın başlamasından sonra Mahkeme Başkanı Cahit Kargı, bazı ihalelerin bölünerek yapılmasıyla fesat karıştırıldığı iddiasıyla ilgili sorular sordu. Mahkeme Başkanı, Aziz Kocaoğlu’na ihalelerle ilgili bir talimatı olup olmadığını, bilgisi olup olmadığını sorusunu yöneltti. Kocaoğlu, işleyiş açısından ihalelere müdahale etme yetkisi olmadığını, sekiz yıllık başkanlık döneminde sadece Orman Bölge Müdürlüğü’nün moloz döküm alanı ihalesine katıldığını söyledi. Kocaoğlu, İZBETON Genel Müdürü’nü yüreklendirmek için bu ihaleye gittiğini belirtti.

Kocaoğlu, “İhalelerin bölündüğü iddiaları var. Bürokratlarımız deneyimlidir. Art niyetli değiller. Şahsi menfaat sağlamadılar. Buradaki iddia edilen konular iddia edenlerin ihale mevzuatının bilinmemesinden kaynaklanan konulardır” dedi. Bir avukatın çete reisi iddiasıyla yargılandığını herhangi birini cebir ve tehdit talimatı verip vermediği sonusuna Kocaoğlu, “Ben bırakın belediye başkanlığını hayatım boyunca kimseyi tehdit etmedim. Ne ruhsatlı silahım, ne çakı taşıdım. İzmir’de seçilmiş en zor görevi yapıyorum. Evimde silah bulundurma gibi bir talebim de olmamıştır” dedi. Bu konuşmamın ardına Kocaoğlu’nun ifadesi tamamlandı.

AZİZ BEY İZMİR’İ SAVUNMAYA DEVAM EDİYOR

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili haklarında dava açılan 130 sanığın yargılaması sürerken, ikinci günkü duruşma arasında dışarı çıkan CHP İzmir milletvekilleri Mustafa Moroğlu ve Alattin Yüksel, dışarıda bekleyenler tarafından alkışlarla karşılandı. Milletvekili Moroğlu, “Aziz Bey’in savunması devam ediyor. Aziz Bey, İzmir’i savunmaya devam ediyor” derken; Yüksel, “Tarihi bir savunma yapılıyor. İddianamenin komedi olduğu tekrar ortaya çıktı. Tek kuruş rüşvet, zimmet yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde sosyal belediyecilik vardır. Suçlamalarla ilgili benzer uygulamalar Ankara’da İstanbul’da da yapılıyor. İstenen ceza sistemi oralarda da uygulansın, yüzbin yılın üzerinde ceza istenmeli o zaman” dedi. Bu arada, öğlen saatlerinde adliye önüne gelen Bornova CHP İlçe Örgütü üyesi yaklaşık 100 kişi, duruşmanın sonunu beklemeye başladı.



DHA(İÖ/AAA)