İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen Ergenekon Davası'nda dinlenilen Gizli Tanık 9, hakim Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü, 4 hakimin yaralandığı 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay’a yapılan silahlı baskına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kimliğini açıklamasının ardından dava sanıklarından biri olduğu anlaşılan Gizli Tanık 9’un, orjinal sesi ve görüntüsü duruşma salonunda bulunan ekranlara yansıtıldı. Ancak mahkeme heyeti, Gizli Tanık 9'un açık kimliğinin yayınlanmasına yasak getirdi.


HEM TANIK HEM SANIK


Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, kimlik tespitinin ardından gizli tanığa haklarını hatırlatarak “Aynı zamanda bu davada sanık olduğunuz için yemin ettiremiyoruz. Yeminsiz olarak sizi dinleyeceğiz. Maddi gerçeğin ortaya çıkması için sizden doğruyu söylemenizi bekliyoruz" dedi. Gizli Tanık 9 şu ifadeleri verdi:

“Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması işini Veli Küçük’ten aldım. Veli Küçük ‘Sana iki el bombası verilecek’ dedi. Sonra Ataşehir’de bir dairede Muzaffer Tekin bana iki bomba, Alparslan’a da bir bomba verdi. İlk iki bombalı eylemi ben yaptırdım. Suçlarım bunlarla sınırlı. Üçüncü bombayı Alparslan Arslan kendisi atmıştır. Danıştay saldırıyla da ilgim yok. Alparslan Arslan olaydan 46 gün sonra çıkıp 90 yaşındaki şeyh Salih Kurter’in kendisini azmettirdiğini söyleyerek, asıl karanlık güçleri kamufle etmeye çalıştı. 90 yaşında yatalak bir kişiyi kendisine dini lider olarak seçtiğini söylüyor. Ayrıca olayı azmettiren kişi bu diyor. Hangi lider kendi adamının bakımına muhtaçtır? Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan da ona itibar ederek, olayla hiç ilgisi olmayan 6-7 kişiyi tutuklattı. Danıştay saldırısıyla ilgili iddianame bu şekilde hazırlandı. Aslında iddianameyi hazırlayanların da yargılamayı yapanların da olayın iç yüzünü bildiklerine eminim. Ama Ankara’daki mahkemenin başka türlü yargılama yapması imkansızdı. Bu olaylar hep böyle olmuştur. PKK bir olay yaptığında derhal MOBESE kameraları vasıtasıyla failleri ortaya çıkartılıyor. Ancak kendilerine ulusalcı diyenler vasıtasıyla bu davada iddia edilen olayların üzeri kapalı kalıyor. Kameralar da kaybolur görüntüler de bulunmaz. Bu saldırı(Danıştay saldırısı) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmıştır. Bu kurumun (Danıştay) eski başsavcısı Tansel Çölaşan, o kurumun başsavcısı olmasına rağmen OYAK kamera kayıtlarını inceleyip emniyete bildirmemiştir. Kendi mesai arkadaşlarını şehit edenleri ortaya çıkartmak yerine mesai arkadaşlarını şehit edenlerin avukatlığına soyunmuştur. Bu olayda gerçeği ortaya çıkaran İstanbul bağımsız savcı ve hakimleridir. İstanbul bağımsız savcı ve yargıçlarının çıkacağını bilselerdi yapmaları mümkün değildi. Cumhuriyet tarihinden İstanbul bağımsız savcı ve hakimleri ortaya çıkana kadar olaylar bu şekilde gerçekleşmiştir."

Gizli Tanık 9, Danıştay Davası'na bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz’in Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Albay Levent Göktaş ile aile dostu ve işortağı olduklarını iddia etti.


"TEK TALEPLERİ SANIKLARIN TAHLİYE EDİLMESİ"


Gizli Tanık 9, "Bu olayı Alparslan Arslan’a yaptıranlar kendilerine 'ulusalcıyız' diyorlar. Başta CHP olmak üzere kendilerine ulusalcıyız diyenler mahkeme geliyor, saldırıya uğrayan Cumhuriyetin hakimlerini savunmuyorlar. Tek talepleri var sanıkların tahliye edilmesi. Bir tane ulusalcı mağdur tarafında yer almamıştır. Bu bir akıl tutulmasıdır" dedi. Mahkeme Başkanı Özese tarafından yorum yapmaması konusunda uyarılan Gizli Tanık 9, "Söylediklerim yorum değil, bir hakikat, somut bir kanıttır" diye cevap verdi.


"ARSLAN, SARIKIZ, YAKAMOZ VE AYIŞIĞI’NI SAKIZ EDEREK SÖYLÜYORDU"


Gizli Tanık 9, “Alparslan Arslan’la 2005 yılının sonlarında kendisiyle Üsküdar’da sahilde sohbet ettiğimde Sarıkız, Yakamoz ve Ayışığı’nı sakız ederek söylüyordu. Arslan, ‘Sarıkız gel seninle Ay ışığında sohbet edelim’ diyordu. Bu sohbette bana ‘Bir yerlerden malzemeler gelecek, kendi evinde saklar mısın?’ dedi. Ben de kabul etmedim" şeklinde konuştu.


"DAVANIN ÇÖZÜLMESİ İÇİN BURAYA İLKER BAŞBUĞ'UN GETİRİLMESİ GEREKİR"


Gizli Tanık 9, Alparslan Arslan’ın yaptığı eylemlerden sonra, ortadan kaldırılması korkusuyla yakalanmak istediğini de söyleyerek şöyle konuştu:

“Alparslan Arslan kendisini ulusalcı diye tanımlıyor. Alparslan Arslan’ı önceleri vicdanlı bir arkadaş olarak tanımıştım. Yakalandıktan sonra kendisiyle aynı yerde kalmıştık. Bana ‘Ben çıkmaz bir yoldayım, sakın geri adım atma. Hakkını helal et’ diye beyanı olmuştu. Bu davanın çözülmesi için buraya 2010 yılında geldik. Ben bu olayı çözeceğim dediğimde kendisi (Alparslan Arslan) aynen şu beyanda bulunmuştur: ‘Bu davanın çözülmesi için buraya İlker Başbuğ’un getirilmesi gerekir.’ Sayın İlker Başbuğ’un buraya getirilmeden bu davanın çözülemeyeceğini beyan etmiştir. Ne hikmetse Sayın İlker Başbuğ yıllar sonra tutuklandı. Bu da Alparslan Arslan’ın ne dediğine anlam kazandırıyor."

Mahkeme Başkan Hasan Hüseyin Özese sık sık Gizli Tanık 9’u “Sadece bilginizi, görgünüzü anlatın, yorum yapmayın" diyerek uyardı. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan'ın uyuşturucu kullanıp kullanmadığı sordu. Gizli Tanık 9 ise Arslan'ın uyuşturucu kullandığını görmediğini söyledi. Duruşma Gizli Tanık 9'un dinlenmesi ile devam ediyor.


AÇIK KİMLİĞİYLE İFADE VERENLER


Davada, daha önce gizli tanıklar Poyraz ve Hisar da gerçek kimlikleri ile ifade vermiş ancak açık kimlikleriyle ilgili yayın yasağı konulmuş, PKK’nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık ise kimliği konusunda yayın yasağı olmadan ifade vermişti.


(BB)