İstanbul'da gerçekleştirilen 25. Reform İzleme Grubu Toplantısı'nın sonunda AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Reform İzleme Grubu üyeleri ortak basın toplantısı düzenledi.


Bakan Sadullah Ergin'e, önümüzdeki günlerde 3. Yargı Reformu'nun komisyona geleceği hatırlatılarak, bu reformla birlikte aralarında Ergenekon, KCK, Balyoz gibi davaların sanıklarının da bulunduğu birçok sanığın tahliye olacağı yönündeki iddialar soruldu. Ergin, yargıyı hızlandırma konusunda yapılması düşünülen bir çok değişikliğin olduğunu anlatarak,  şunları söyledi:


"Ama burada hazırlıklar yapılırken, şu kadar dosya bundan etkilensin, falanca dosyalar bundan istifade etsin gibi bir bakış açımız olamaz. Yasama faaliyetleri ortaya çıkan ihtiyaçlardan, değişen şartlardan, gelişen şartlara bakılarak yapılır. O anlamda bundan kaç kişi istifade eder, şu davanın tarafları istifade eder gibi bir çalışma tarafımızda yok. Bizim genel olarak yargı reformu stratejisi çerçevesinde yapmış olduğumuz bir çalışmadır. Gelecek 4'üncü paket de AİHM'in Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararlarının sonuçlarını ortadan kaldırmaya ve yeni ihlallerin olmamasına dönük tedbirlere yönelik bir pakettir. Ondan da kaç kişi istifade eder, doğrusu böyle bir çalışmamız yoktur."


AİHM'e bir öneride bulunduklarını aktaran Ergin, şöyle konuştu:


 "Uzun yargılamalardan dolayı Türkiye'yi şikayet eden vatandaşlarımızın dava dosyası yıl sonu itibariyle 2 bin 500 civarındaydı. 23 Eylül 2012 tarihine kadar bu sayının 3 bin 500'e ulaşması öngörülüyor. Dolayısıyla Türkiye'de uzun yargılamalardan dolayı mağdur olduğunu düşünen yaklaşık 3 bin 500 vatandaşımız devletimizi AİHM'e şikayet etmiş oluyor. Bizim teklifimiz şu oldu, biz kendimiz yurt içinde, Türkiye'de bir iç hukuk yolu oluşturalım, vatandaşımızla burada biz kendimiz uzlaşalım ve oluşturacağımız bu iç hukuk yolu AİHM tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edilir ise, bu muhtemel 3 bin 500 dosyayı Türkiye'de çözelim Strazburg mahkemeleri bu işe bakmasın. Mahkeme bu önerimize sıcak yaklaştı ve Türkiye'ye bunu kabul ettiğini bildirdi, bir de pilot dosya gönderdi. 20 Mart tarihinde AİHM'in bu yöndeki kararının çıkmasını bekliyoruz. O karar çıktıktan sonra kendimiz Türkiye'de bir iç hukuk yolu oluşturacağız."


28 ŞUBAT SÜRECİ SORUŞTURMASI


Bazı internet sitelerinde 28 Şubat sürecine ilişkin savcılığın "düğmeye bastığı" ve bu kapsamda dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Çevik Bir, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Fadime Şahin, Ali Kalkancı ve Müslüm Gündüz'ün de adlarının geçtiği haberler sorulunca Ergin, "Bu konuya ilişkin daha önce de değişik haberler çıktı. Bir takım görevlilerin ifadeye çağırıldığı ve ifadelerinin alındığı yönünde haberler oldu. Sizin gibi biz de takip ediyoruz. Savcılığın soruşturması şu aşamada bize açık değil. Bunun yansımasıyla beraber haberdar oluyoruz. Ama bir çalışma olduğu anlaşılıyor. Hangi süreçte ne şekilde gelişir beraberce izleyeceğiz" diye konuştu.


"RENCİDE ETMEK İÇİN YAPILAN UYGULAMA VARSA, GEREĞİ YAPILIR"


Ergin, Hrant Dink ailesinin "Kamu görevlileri ile 2 MİT görevlisinin yargılanmasına" ilişkin talebi sorulunca, "Bu konuyla ilgili olarak İstanbul Başsavcılığı'nda devam eden bir soruşturma olduğunu biliyorsunuz. Dolayısıyla o çerçevede gelişmeleri izlememiz gerekiyor" dedi.


Tutuklu yakınlarının cezaevlerine ziyaretçi olarak gitmelerinde uygulanan prosedüre ilişkin olarak da Ergin, şunları söyledi:


"Cezaevlerine gidenlerin tamamı için uygulanan bir mevzuat vardır ve bu mevzuata dayalı uygulamalar yapılmaktadır. Burada yaşanan birtakım hadiseler, olaylara baktığınızda insan olarak hepimiz bundan etkileniyoruz ama cezaevlerinde şu anda 130 bin civarında hükümlü ve tutuklu var. Buraların güvenliğinin sağlanması açısından da öteden beri uygulana gelen kurallar var. Bu kuralların uygulanmasından kaynaklı sorunlarla uğraşmamız gerekir ama kuralların kendisi normalde uzun tecrübeler sonucunda oluşturulmuş kurallardır. Ancak kuralı aşan uygulamalar varsa bunlara ilişkin gelen talepler, şikayetler olduğunda bunlar en titiz şekilde değerlendiriliyor. Son günlerde basına yansıyan 2 gazetecinin yakınlarıyla ilgili uygulamada o kişileri rencide etmek için yapılmış bir uygulama varsa, böyle bir iddia varsa bunların gereği yapılır. Ancak mevzuattaki bir kuralı uyguladığı için de görevliye bir şey söyleme imkanımız yok. Burada olayın oluş biçimi, insani açıdan hepimizi etkileyen bir anlatım da var. Ancak özel kabinlerde bu kontroller yapılıyor. Şayet x-ray cihazı ötmeye devam ediyorsa, ben gittiğim takdirde de bakan olarak oradan geçiyorum, milletvekilleri gittiği takdirde de oradan geçiyorlar. Cezaevinin güvenliği açısından herkes için uygulanan genel geçer bir kuraldır ama olaylardaki münferit oluşları genel bir sunum içinde takdim etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Yasaları aşan, kuralları aşan ve karşısındaki insanı rencide etmek için, küçük düşürmek için yapılmış bir uygulama varsa elbette ki bununla da mücadele etmek görevim."


SİVAS DAVASI DÜŞMEDİ


"Sivas davası zaman aşımından düştü. Süreç devam edebilir mi?" sorusuna Ergin, şu yanıtı verdi:


 "Habercilik olanları, olayları düz aynayla yansıtma işi olmalı. Olandan farklı yansıtımlara doğrusu katılmamız mümkün değil. Baştan itibaren bunları çok net söyledik, Sivas davası düşmedi. Sivas olaylarına dönük yargılamalarda ana dava biteli çok oldu. O davada mahkumiyetler verildi ve o mahkumiyetler şu anda infaz ediliyor. 79 sanık ceza aldı, önemli bir kısmı idamdan dönüştürülen ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına çarptırıldı. 20 yıl, 15 yıl, 10 yıl hapis cezası alan sanıklar var. Son duruşmada 5 kişiyle ilgili bir zaman aşımı kararı verildi. Devam eden kısmı var 3 sanık için, aranmakta olan sanıklar var. Şimdi haberler, olaylar topluma yansıtılırken bunun oluşan algısını da gözetmek durumundayız ve bunların doğru yansımasına önem vermek durumundayız. O açıdan sorunuza girişte 'Sivas davası zaman aşımından dolayı düştü' ifadesinin doğru olmadığını ifade ediyorum. Altını çiziyorum, Sivas davasında ana dava sona ermiştir, ferdi faillerle ilgili yargılamalar devam etmektedir. 79 kişi ve önemli bir kısmı da ağırlaştırılmış müebbet, ağır hapse mahkum olmuştur. Onun için bu haberler yapılırken daha özenli ifadeler kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte zamanaşımı kavramını sorgulamamız gerekiyor. Türk yargı sisteminin öteden beri temel sorunlarından bir tanesi zaman aşımı. Yılda 17-18 bine varan zaman aşımından düşen dosya sayısı vardı. 2011 yılı itibariyle bu rakam 14 binlere gerilemiştir. 2-3 yıl içerisinde bu rakam minimum düzeye inecektir. Türkiye'de yargının artık zaman aşımı sorunu olmaması için alınan tedbirler vardır. Yargıyı hızlandırma paketleri, yüksek yargıda uzun süren temyiz sürelerini kısaltacak adımlar, bunun en önemli adımlarıdır. Bütün bu tedbirler uygulandığında artık zaman aşımı gibi ciddi bir problemimiz olmayacaktır."


DG-ÖA (MK) (FOTOĞRAF)