Mustafa Denizli

Kocaman ve Terim’in ilk 11’leri size göre doğru muydu?
Malumun ilanı oldu sahaya çıkan ilk 11’ler. Farklı bir arayış, rakibe zorluk yaratacak, farklı bir düşünceye sokacak veya planlarını bozacak, beklenmeyen bir oyuncu yoktu. Tamamen beklenen kadrolar sahaya çıktı.
F.Bahçe 2-0’ı nasıl yakaladı, G.Saray’ın hataları nelerdi?
Fenerbahçe 2-0, kendini aşarak, müthiş bir tribün desteği ve ev sahibi atmosferiyle buldu. En önemlisi derbilerde çok nadir görülen olağanüstü gollerle yakaladı iki farkı. Ancak bu goller bireysel yeteneklerle atılan gollerdi. Takım oyununun getirdiği goller değildi. Bu goller Galatasaray’dan daha fazla Fenerbahçe’yi şoke etti. Fenerbahçe için maçın bitişi değil başlangıcı daha büyük önem taşıyordu. Galatasaray bitirişe, Fenerbahçe ise başlangıca odaklı bir görüntü verdi. İlk 20 dakikalık bölümde Galatasaray’ın hatalarından çok fazla bahsedemeyiz. Fakat Kadıköy’deki olumsuz etkilenmeden maça tutuk ve biraz da panikle başlamasından söz edebiliriz. Sow ve Alex’in gollerinde hata bulmak mümkün değil.
G.Saray, 20. dakikadan sonra oyundaki hakimiyeti nasıl ele geçirdi?
Doksan dakikaya baktığımızda; sahada iyi bir futbol takımını daha fazla temsil eden, bunu daha fazla ön plana çıkaran, özellikle de fizik güç olarak rakibinin çok önünde olan bir Galatasaray vardı. Galatasaray, 2-0’dan ilk yarı bitmeden bulacağı bir golle kurtulurdu. Görüntü tamamen buydu. Elmander’le de bunu sağladı. Buna karşılık Galatasaray’ın, Fenerbahçe kalesinde çok daha etkin pozisyonları vardı. Yani iki bölümlü bir maç oldu. 20 dakikalık Fenerbahçe’ye karşılık, bitiş düdüğüne kadar sahada daha fazla isteyen, hazırlıklarını yapmış bir Galatasaray vardı.
F.Bahçe neden oyunun kontrolünü rakibine kaptırdı?
Galatasaray’ın oyundaki 70-75 dakikalık hakimiyetinde esasında Mehmet Topuz ile Gökhan Gönül’ün fazla ortaya çıkamamaları etkiliydi. Gökhan ve Mehmet etkisizdi, daha sonra onlara Ziegler de eklendi. Bunun neticesinde Galatasaray kanatlardan çok sayıda etkin atak yaptı. Kanatların Galatasaray’a kaptırılması Fenerbahçe’yi oyundan sürekli geriye doğru itti. Özetlersek birincisi Fenerbahçe çok fazla pas hatası yaptı. İkincisi ise fizik güç olarak Galatasaray’ın bir hayli gerisinde kaldılar. Bu durum derbide çok net bir şekilde göze çarptı.
Kocaman ve Terim’in yaptığı değişiklikleri nasıl buluyorsunuz?
Fenerbahçe, Stoch-Selçuk değişikliğinden sonra önde zaten tutamadığı topları hiç tutamamaya başladı. Fenerbahçe, Galatasaray’ı savunarak yenme şansına sahip bir takım değil. Alex ile Stoch’un oyundan alınmaları Fenerbahçe’ye bir artı getirmedi. Eğer Stoch’u kenara alıyorsan oyunu önde tutmak için Dia değişikliği yapmak gerekirdi. Ya da Cristian’da sorun varsa Selçuk değişikliği olabilirdi. Galatasaray’ın değişiklik yapmasına ihtiyaç var mıydı? Belki... Galatasaray, değişim yapsa da yapmasa da oyunu kurtaracak bir görüntü veriyordu. İki takım için de girenler, çıkanlar daha iyi görev yaptı demek çok zor. Bu değişiklikler oyunun gidişatına önemli katkı sağlamadı. Özellikle Fenerbahçe’de...
Bu beraberlik şampiyonu belli etti mi?
Fenerbahçe kazanmak zorundaydı, ama bunu başaramadı. Bu saatten sonra Galatasaray’dan şampiyonluğu yine de kurtarabilirim diye düşünmek Türkiye’de hayal olur. Fenerbahçe bu puan farkıyla play-off’a girerse bence hedefine ulaşır. Bundan sonra 9 puanı koruması bile Fenerbahçe adına başarıdır. Galatasaray neticede matematiksel olarak ligi bitirmedi, ama görünen köy ortada...



Uğur Meleke
Semih, Ujfalusi, Hakan, Engin, Elmander, Necati... Listeyi uzatmak mümkün, bu oyuncuların ortak yönüyse şu: Sezon başında herhangi birini Fenerbahçe’ye transfer etseniz, ilk 11’de oynama şansları olamazdı. Fenerbahçe’nin dün sahaya çıkan 11’i, Galatasaray’ın 11’inden oyuncu kalitesi olarak yukarıda. Ama Terim, elindeki futbolcuları birbirini doğru tamamlayan öyle iyi bir makineye çevirdi ki; kötü başladıkları/olağanüstü goller yedikleri bir günde bile deplasmandan ihtiyaçları olan puanla çıkabiliyorlar.
Fenerbahçe maça hem tarih, hem de büyük yıldızlara sahip olmanın avantajıyla tam istediği gibi başladı; Sow ve Alex, 30 bin dakikalık koca sezonun belki de en iyi iki golünü 30 dakikaya sığdırdılar. Sonra bir Kocaman klasiği yaşandı, Fenerbahçe son iki yılda sayısız defa yaptığı gibi vites küçülttü ki, bu kadro düşük viteste oynamayı hiçbir zaman beceremedi. Dün de beceremediği gibi...
Kocaman bir dokunuşla, Alex’in ilk yarım saatten sonra boşalttığı sahneyi dolduran Elmander oldu. İsveçli yürekli adam, belki Alex kadar yetenekli değil. Ama bu yıl Spor Toto Süper Lig, Alex Ligi olarak anılmazsa bunun baş müsebbibi belli ki Elmander olacak. Ben bu iki büyük oyuncunun bu yılki ilk iki kapışmasından büyük keyif aldım, gelin hep birlikte bu ikilinin play-offta iki kez daha kapışacak olmasının keyfini çıkaralım.
* * *
Sporseverlerin bu futbol keyfini yaşaması için biraz da hakemlerin yardımına ihtiyacı var: Bazen hakemlerimiz, kendilerini maçın tansiyonuna çok fazla kaptırıp oyuncularla yakışıksız diyaloglar içine giriyorlar. Bu oyuncular, hakemlerin astları filan değil; hepsi yetişkin, çoluk çocuk sahibi adamlar... Ne Bülent Yıldırım’ın ne de bir başkasının, ne Mehmet Topuz’u-Melo’yu ne de bir başka oyuncuyu; “haydi haydi haydi” veya “git” vs. emir kipiyle ve aşağılayıcı mimiklerle yanından kovma hakkı/yetkisi yok. Yıldırım’ın ve bu hareketleri ısrarla tekrar eden bazı hakemlerin, “sahaya 26 arkadaş geldik, top oynayacağız; ben de maçı yöneteceğim” psikolojisini bellemeleri gerek. Hakemler o psikoloji içinde olurlarsa, oyuncuların da ona yardım edeceklerini tahmin etmek zor değil...


Rıdvan Dilmen
Dost acı söyler

Rıdvan Dilmen'den Aykut Kocaman'a eleştiri: “Arkadaşıyım ama Aykut Hoca'nın sistemini eleştirmek zorundayım. Skor avantajına rağmen geriye yaslanarakrakibe büyük fırsatlar verdi.”
Sow ve Alex’in muhteşem golleriyle 15. dakikada 2-0’lık üstünlüğü yakalayan Fenerbahçe’nin, daha sonra durması ve 90 dakikadan 2-2’lik beraberlikle ayrılması, eleştiri oklarının teknik direktör Aykut Kocaman’a yönelmesine yol açtı. Taraftarlar, Kocaman’ın oyuncu değişikliklerinde büyük yanlış yaptığını iddia edip, “Alex ve Stoch gibi iki oyuncu nasıl çıkarılır” diye tepki gösterdi. Spor yazarları ve yorumcular da, Aykut Kocaman’ın hatalı değişiklikler yaptığını dile getirirken, skor avantajına rağmen takımını iyi yönetemediği eleştirilerini yöneltti. Fenerbahçe Teknik Direktörü’ne bir eleştiri de eski takım arkadaşı, spor yorumcusu Rıdvan Dilmen’den geldi. Dilmen, NTV’de maçtan
sonra yaptığı yorumda, bir soru üzerine, Aykut Kocaman’ın sistemini eleştirmek zorunda olduğunu belirterek, “Çünkü eleştirmezsem, ‘arkadaşı diye böyle yapıyor’ derler. Fenerbahçe, elde ettiği skor avantajına rağmen geriye yaslanarak, rakibine büyük fırsat verdi. Bunda da Aykut Kocaman’ın hatası vardı” sözlerini sarfetti.

Levent Tüzemen


F.Bahçe'yi çaresiz bıraktı

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, "Başarı, sporcuların kalbinde ve ruhundadır. Sporcular yürekleriyle oynarlarsa başarıları yükselerek devam eder" demişti. Galatasaraylı futbolcular yüreklerinde korku,...

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, "Başarı, sporcuların kalbinde ve ruhundadır. Sporcular yürekleriyle oynarlarsa başarıları yükselerek devam eder" demişti.
Galatasaraylı futbolcular yüreklerinde korku, panik ve telaş olmadan üstelik Kadıköy baskısına boyun eğmeyerek, rakibi de oyun anlamında çaresiz kılarak büyük başarıya imza attılar.
Beş dakika içinde Sow'un ve Alex'in jeneriklik golleri sonrası takım halinde kafaca dağılmayan ve büyük öz güvenle oynayan Galatasaray'da Necati Ateş, Elmander ve Engin gol yollarında doğru ve akıllı vuruş yapabilselerdi ilk yarı bile soyunma odasına önde girerlerdi. İkinci yarı zaten tek taraflı oynandı.

DİREKLER ENGELLEDİ
Ayağa etkili pas yapan, hücuma çok adamla çıkan, oyuna hakim olan, kanatlardan bindiren, Fenerbahçe savunmasından seken tüm topları alan ve rakibini sahasına hapseden Galatasaray oldu.
Baroni'nin 85'te Muslera'nın çıkardığı şutu dışında Fenerbahçe'ye atak izni bile vermedi. Engin ve Melo'nun net gollük ataklarda yanlış şut veya yanlış yere pas tercihleri golü son dakikalara bıraktı.
Uzatmalar biterken sezonun da bitmesini, Baros'un vuruşunda direkler engelledi.
Ama bu futbolla bu sadece bir gecikme olur. Terim'in de maç sonu dediği gibi, "Galatasaray ligin şampiyonudur."



GÜRCAN BİLGİÇ

Utandıran oyun

Kadıköy'ün sihirinin tabelayı değiştirmesi için 10 dakika yetti. İlk kalabalık ataktan, şapka çıkartılacak usta ve sinsi bir vuruş geldi. Sow, Saracoğlu'nda "desibel artışı"nın öncelikli sorumlusuydu. Arkasına hem kaleyi hem de markajcısını alarak, balet ustalığı ile yarım dönüş yapıyor ve ayağına topun gideceği ağların yolunu ezberletiyordu.
Beş dakika geçmemişti ki "büyük kaptan" gözlerin zor seçtiği bir çivi çaktı. Maçın öyküsü gerilimden çıktı, aksiyona dönüştü. Galatasaray'ın takım olarak eli ayağı birbirine dolaşırken, ligin ağabeyi ezeli rakibine nerede olduğunu hatırlatıyordu.
Ama o kadar...
Galatasaray, 29'da Engin ile ilk şutunu buldu ve sonra Fenerbahçe yarı sahasından ayrılmadı. Evlerinde oynarmış gibi rahat ve az hatayla, aradaki puan farkının neden dokuz olduğunu, neden liderliği bir yakalayıp bir daha bırakmadıklarını kanıtladılar.
Seyirci şokunun etkilemesi gereken Fenerbahçe'nin burnu büyükleri oldu. Baroni ve Stoch sahadan silindi, Sow ve Alex orta yuvarlığın kendilerine ait bölümüne uğramadı, ayaklarına gelen topu tutamadılar ve baskıyı davet ettiler. Fenerbahçe arkaya sıkıştı, iki pas üst üste yapamadı. Galatasaray'ın 11'iyle savaştığı gövde gösterisine izin verdi takımın büyükleri... Ne Alex sorumluluk aldı, ne de Baroni ayağına aldığı bir topla beş metre ileri gitti.

KOCAMAN HATALAR
Bu tabloyu değiştirecek aklı ve sürprizi Aykut Kocaman'dan bekledik. Artık teknik adamın maçı kazanması gerekiyordu. O ise Alex'e 78'de tabela kaldırttı. Rakibi tedirgin edecek, sahadakileri ümitli tutacak tek oyuncusu Stoch'u kenara alırken, Özgür Çek'i değil de Selçuk'u sahaya sürmesi de zaten "Defansta kalın" mesajıydı. 50 bin taraftarının önünde takımının bu kadar ezilmesine izin veren, bu maçı özel yapacak tek taktik üretmeyen, tribün- dekilere bile tezahürat yaptıracak neden yaratamayan bu vizyondur. Çünkü sahadakiler, kenardaki kadar cesur olabilir.
Galatasaray'a alkışlar; Aykut Hoca ve talebelerine ise yazık! Böylesine teslim olan, utandıran bir performansın sahibi oldukları için... Demek ki, onlara devre arasında soyunma odasını basıp ağzına geleni söyleyecek biri gerekiyormuş.



Osman Tanburacı

Muhteşem goller

Mükemmel bir ilk yarı. Goller mükemmel üstü. Oyun tempolu. Takımlarda roller değişmiş. Ligde uzak ara öndeki kanatsız Galatasaray geriye yaslanırken, son haftaların durgun takımı Fenerbahçe coşmuş. Üst üste bulduğu iki golü çerçevelet Saraçoğlu'nun girişine as! İlk yirmide Fenerbahçe 2-0 önde. Muslera'nın, golleri atanların elini sıkmaktan başka yapacağı bir şey yok. Bu golleri yemek bile tarihe fotoğraf bırakmaktır.

Sow'un golü aslında Ziegler'in. Topu takibi ve ölü topu diriltip ortası futbol mühendisliği ise Sow'un tarifi zor vuruşu da golün anatomisi.

Alex'in varsa lambaya alışıksın demektir. Topu ne zaman havadan ayağına indirdi ne zaman vurdu radar olsa yakalayamaz. Kaleye de 20 metre... Bu iki golü Galatasaraylı bile alkışladı.

Sonrasında Fenerbahçe durdu.

Terim de korkaklığı üzerinden attı.

Korkaklık şu;

Kanatların yoksa Engin ve Emre kenardan savunmana yardımcı, Melo ve Selçuk da göbeğe yardımcı olunca Galatasaray'ın rakibin üzerine gidecek elemanı kalmıyor. Bu da doğrudan Fenerbahçe'ye davetiye çıkartmak oluyor; Üstüme gel!

Nitekim öyle oldu Terim 2-0 geri düştükten sonra cesaretlendi rakibin üzerine yıkıldı, bu kez Fenerbahçe sindi. O coşan Fenerbahçe bir anda bir hafta önceki hüviyetine büründü savunmanın göbeği yol geçen hanına döndü.

Elmander'in golü de Necati'nin nefis ara pasıyla oldu. O da hazırlanış açısından alkışı aldı. Kaleci Volkan, Elmander'i karşılarken yine ellerini değil ayaklarını kullanınca golü yedi.

İlk yarı Fenerbahçe başladı, Galatasaray bitirdi. Galatasaray üst üste yakaladığı net pozisyonları gole çevirse devreyi 3-2 önde kapatabilirdi, beceremedi.

Galatasaray devreye cesur başladı, çok çabuk top çevirdi, Melo, Selçuk atağa çıktılar, rakibe çabuk bastılar her kazandıkları topla pozisyon yarattılar. Emre Belözoğlu'nun kendi kalesi önünden kurtardığı toplar korner olmasa santraya konurdu. Fenerbahçe'de orta alan düşünce kontratağa yattı. İki taraftan hamleler geldi. Kocaman'dan kocaman hata!... Stoch çıktı Selçuk girdi Eboue rahatladı. Terim de Emre'yi aldı Aydın'ı sağa, Engin'i sola çekti. Bu doğru bir karardı. Galatasaray'a gol lazımdı. Baroş da yavaşlayan Necati'nin yerine girince Galatasaray gole şartlandı. Fenerbahçe giderek kabuğuna çekildi. Kocaman bir hata daha yapıp, Alex'i de alınca o da Galatasaray'a davetiye çıkardı; Gel bana gol at!

Galatasaray'da göstere göstere Hakan Balta'yla golünü attı. Galibiyet de son saniyede direkten döndü. Olacak iş değil Fenerbahçe ilk 20'de 2-0 öne geçtiği maçta 70 dakika mahkum oynadı, yenilgiden zor kurtuldu. Galatasaray maça korkak başladı, hatasını düzeltti ama bedelini iki puan kayıpla ödedi.



ÖMER ÜRÜNDÜL

Kocaman'dan harakiri

Derbi kontrollü ve gergin başladı. Bitmiş gibi görünen bir atak girişiminde ters tarafta topun saha içinde kalması Ziegler'in takipçiliğine, Sow'un arkası dönük köşeye giden ekstra vuruşu eklenince F.Bahçe erken bir skor avantajı yakaladı. Bu gol takıma müthiş bir hırs ve direnç getirdi. Alışılmamış bir takım presi gündeme geldi. Bunun sonucunda kısa sürede Alex şut mesafesinde yakaladığı topta müdahale görmeyince mükemmel bir vuruşla farkı ikiye çıkardı.
Bu golden sonra kısa bir bölüm daha Fenerbahçe'nin presi ve etkinliği altında devam etti. Sonra Galatasaray girdiği şoktan kurtulup önce kontrolü ele aldı sonra da uyguladığı presle rolleri değiştirdi. Etkili ataklar sonucunda farkı bire indiren golü de buldu, başka pozisyonlar da.
İkinci yarıya Galatasaray atak başladı. Fenerbahçe de ani ataklarla ıkmayı düşünüyordu. Baskıya rağmen Galatasaray'ın ilk yarı sonundaki üretkenliği yoktu. Ama Aykut Kocaman, inanılmazı yaptı. Takımın tek kontraatak silahı, bunun yanında da takım bunaldığında top taşıyarak arkadaşlarını rahatlatacak Stoch'u oyundan aldı. Stoch iyi bir gününde değildi ama maçın o gidişatında kesinlikle çıkmaması gereken bir isimdi. Üstelik Arena'daki ilk maçta hiç işlemeyip takımın perişanlık yaşadığı ilk yarı benzeri bir takım tertibi oluşmuştu. Selçuk, Emre, Cristian'lı üç orta saha ve Alex santrfor. Sonra o düzeni de değiştirdi ama bir şey ifade etmedi. Sonuçta da Galatasaray Hakan Balta ile 2 farklı skor dezavantajından bir puanı kurtardı.

LİGİN KADERİ BELLİ OLDU
Bence Fenerbahçe dün sadece 25 dakika top oynadı. Onun dışında da pozisyonu yok. Eğer ilk 20 dakikada önemli bir derbide 2 farklı skor avantajı yakalayan bir takım, kalan uzun sürede hiç pozisyon bulamıyorsa ve de neticeyi koruyamıyorsa bu kötü oynadığının belgesidir.
Galatasaray'ın böylesine zor bir deplasman derbisinde 2 farklı yenik duruma düşüp ve olumsuz bir 20 dakika yaşadıktan sonra oyunu döndürmesi ve puanı çıkarması, hatta galibiyeti kaçırması küçümsenmemesi gereken bir başarıdır. Bence dünkü maçtan sonra play-off'tan sonra ligin kaderi belli oldu.


Selçuk Yula


İki farklı Fenerbahçe

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesinde Aykut Kocaman da Fatih Terim de haklı olarak kafalarındaki en iyi takımları sahaya sokma durumundaydı. Dün sahaya çıkan onbirler doğru seçimdi. Fatih Terim, Galatasaray'ı...

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesinde Aykut Kocaman da Fatih Terim de haklı olarak kafalarındaki en iyi takımları sahaya sokma durumundaydı.
Dün sahaya çıkan onbirler doğru seçimdi.
Fatih Terim, Galatasaray'ı Gençlerbirliği maçının kadrosuyla sahaya sürdü. Aykut da Ankaragücü maçındaki onbiri bozmadı. İki teknik adamın seçimi de mantıklıydı.
Tabii kadroları görünce Fatih Terim'in beraberliğe razı bir düşünce tarzı içinde olduğunu gördük. Fenerbahçe'nin de mutlak kazanmak zorunda olduğu bir maçtı.

ALEX'İ NİYE ALDIN?
İlk yarıda Sow ve Alex ile gelen iki gol tribünleri ve Fenerbahçe onbirini ateşlemişti.
Ancak Fenerbahçe 2-0' dan sonra rehavete düşünce, Galatasaray oyuna yavaş yavaş hakim olmaya başladı.
İlk yarıda organize ataklar yapamayan Fenerbahçe'nin düzeleceğini düşünürken, Aykut Kocaman'ın oyunun her an kaderini değiştiren Alex'i kenara alması inanılacak gibi değildi. İkinci yarıda da pozisyon bulamayan Fenerbahçe, Galatasaray ataklarını daha çok kalesinde görmeye başladı.
İlk yarıda farkı bire indiren G.Saray, ikinci yarıda da skoru beraberliğe taşırken, Fatih Terim'in Saracoğlu'ndan istediğini almasını sağladı.