Avrupa Postası: Önümüzdeki hafta sonu 26 Eylül'de yapılacak Almanya Fedaral Parlamento seçimlerinde Sol Parti- Die Linke'den, Parti listesinden 3'cü sıradan adaysınız. Bize seçim sistemiyle ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?
Dr. Nuran Sarıca: 26 Eylül 2021'de yapılacak Fedaral Parlemonto seçimlerine partiler, eyaletlerden parti listesi olarak ve her eyaletin mahallelerinden doğrudan seçilebilecek direk adaylarla katılabilecek. Partilerin aldığı oy oranına göre, meclisteki milletvekilleri de sayısal olarak belirlenecek. Seçime katılan partiler yüzde 5'in altında oy aldıklarında meclise milletvekili gönderemiyorlar.
Nuran Sarıca kimdir?
Dr. Nuran Sarıca: Altıncı sürpriz kız çocuğu olarak Adana'da dünyaya geldim. Çocukluk yıllarım sıcak ve bereketli Akdeniz'de, gençlik yıllarım ise 80 öncesi hareketli Ankara'da geçti. 24 yaşında Hacettepe Tıp Fakültesi'nde/Ankara'da eğitimimi tamamladıktan sonra, 1981 yılında Almanya'ya geldim.İkinci vatanım olan Hamburg'ta Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığımı aldım. Bir kızım var. Türkiye kökenli göçmenlerin yoğun olduğu Altona'da Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak muayenehane açtım. Halen Kadın hastalıkları Uzmanı olarak çalışmaktayım.
Almanya'daki sağlık sistemi ile ilgili düşünceleriniz neler?
Dr. Nuran Sarıca: Sağlık sisteminin, giderek özelleştirilmesi ve hastalıklardan kâr edilmesini hedef alan sisteme dönüştürülmesi, insan sağlığının metalaştırılması, özel sigortalı hastaların sistemden öncelikli olarak yararlanmaları gerçeğini doğurdu. Büyük şirketlere satılan hastaneler örneğin; Asklepios, Helios gibi ne kadar çok vaka sayısına sahip olursa, o kadar çok sigortalardan para alır hale geldiler. Vaka sayısını artırıp, çalışan elamanları yani Doktor, Hemşire, sağlık bakıcılarını azaltarak ve sağlık elamanlarını insanlık dışı şartlarda çalıştırarak kârlarına kâr katan şirketler birbiriyle yarışır hale geldiler.
KRİZİN FATURASI ÇALIŞANLARA KESİLDİ
Öte yandan sağlık sisteminin pandemi ile birlikte bir kriz haline dönüşmesi tesadüf değil. Sağlık sisteminin ihtiyaca göre değil de kar amaçlı, az personelle daha fazla gelir sağlamaya yönelen az kapasiteli hastanelerle başarılı olması mümkün değil. Bu dönemde yaşanan krizin faturası daha çok çalışanlara, kadınlara, çocuklara, küçük işletmelere ve göçmenlere kesildi. Emeğiyle çalışanlar daha da yoksullaşırken, Aldi ve Amazon gibi büyük şirketler zenginliklerine zenginlik kattı. Yaşam, çevre, oturum koşullarının daha kötü olduğu yoksul bölgelerde Covid 19 enfeksiyonunun daha fazla olması da bir tesadüf değildir. Bu bölgelerde hızla aşı kampanyası, parasız Corona Testi yapılmadı. Pandemiyi uluslararası dayanışma olmadan, hatta Aşı Patenti serbest bırakılmadan yenmek olanaksız. Şu anda uygulanan zorlamalar yerine pandemiye karşı daha farklı lisanlarda bilgilendirilme, aşı kampanyalarının özellikle daha yoksul bölgelere öncelik verilerek yoğunlaştırılması ve Corona testlerinin ve maskelerin parasız olması, sağlık elemanlarının daha iyi şartlarda, daha iyi ücretle çalışmasını sağlamak, hastanelerin yoğun bakım kapasitelerinı artırmak gerekir.
Peki klasik bir soru: Neden Sol Parti?
Dr. Nuran Sarıca: Sol Parti milyonerlerin, lobilerin partisi değil. Büyük şirketler seçim öncesi SPD, CDU-CSU, Yeşiller, FDP ve ırkçı AfD'ye milyonlarca Euro bağış yaparak karşılığında örneğin; silah satışlarının artırılması, kamusallaştırma yerine daha çok özelleştirmeye gitmek, kendi karlarını ve çıkarlarını süregenleştärmek için şimdiden seçim sonrası hükümet için yatırımda bulundular. Küçük bir ihtimal de olsa Sol Parti'yle olası bir koalisyona, reformalara karşı da panik içinde uyarılarda bulundular.
Sol Parti'nin seçim programındaki 'daha sosyal ve adaletli bir toplum' düşüncesi sizce nasıl gerçekleşebilir?
Dr. Nuran Sarıca: Yaşadığımız ülke Almanya'da yeterli zenginlik var ancak bu zenginliğin adaletli bir dağılımı yok. Sol Parti'nin seçim programında detaylandırdığı gibi maalesef dengesiz bir dağılım söz konusu.
Sol Parti olarak biz büyük kapitalistlerin, milyonerlerin, pandemi sırasında daha da artan sermayelerinin belli bir payını vermelerini öneriyoruz. Örneğin yıllık kazancı bir milyon Euro'nun üzerinde olanların yüzde 1'den den başlayan oranda vermelerini, daha fazla kazananların da daha fazla vergilendirilmesini ve daha az kazananların daha az vergi ödemesini öneriyoruz. Yıllık geliri 14 bin Euro'nun altında olanlardan vergi alınmaması sınırlı da olsa az gelirli olanlara bir rahatlamayı getirir. Ayrıca aylık geliri brüt 6 bin 500 Euro'dan az olanların daha az vergilendirilmesini, asgari ücretin en az 13 Euro'dan başlamasını, emeklilik maaşının asgari 1,200 Euro olmasını öneriyoruz.
Sol Parti'nin iktidara gelmesi halinde, sistemde ne gibi değişikliklere gidilecek?
Dr. Nuran Sarıca: Sol Parti'nin iktidara gelmesi çok zor görünüyor ama iktidara gelmese de parti programındaki hedeflerimize kısaca değinmek istiyorum.
Sağlık sisteminin kamusallaştırılarak, hastanelerin vaka sayısına göre değil, ihtiyaca göre hizmet vermesini, sağlık personelinin daha iyi koşullarda çalışmasının sağlanmasını, özel hastalık sigortalarının kaldırılıp tek genel sağlık sigortasının uygulanmasını istiyoruz. Yüksek oranda askeri savunma harcamalarına ayrılan bütçenin azaltılarak, silah ihracatının durdurulmasını, savaş yerine barışı savunuyoruz. Örneğin sadece Afganistan'daki, askeri harcamalar Almanya'ya 12,5 Milyar Euro'ya maloldu. Bu para ülkedeki sosyal sistemden faydalanamayan insanlara, eğitime ,sağlık sistemine, ekolojik bir toplum için alınacak önlemlere, küresel ısınmaya karşı alınacak önlemlere yatırılabilinirdi.
Öte yandan oturma hakkı ise insanın en doğal hakkı olup, ödenebilir ev kirası için tavan sınırın belirlenmesini, sosyal konutların yapımının arttırılmasını istiyoruz. Kısacası, Sol Parti iktidarında ülke genelinde gerçekleşecek köklü değişikliklerin kapısını aralarız diye düşünüyorum.
Yıllardır Almanya'nın ve dünyanın gündemini meşgul eden yeşil enerji politikaları ile ilgili değişime Sol Parti nasıl bakıyor?
Dr. Nuran Sarıca: Nasıl ki sağlıklı olmak, sosyal ve ekonomik koşullardan bağımsız değilse, insanın içinde yaşadığı ve doğanın hergün artan üretim ve tüketimle kirletilmemesi de önemli. Yeşil enerji ve güneş enerjisi yerine, kömür ve nükleer enerjinin devam ettirilmesi dünyanın daha çok ısınıp doğal afetlerin artmasına yol açıyor, bu nedenle her sene yaşanan sel felaketleri ve seri yangınları göruyoruz. Buna karşın bir yandan birey olarak çevre bilincimizi arttırmak, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmenin yanı sıra, kollektif trafiğin arttırılması ve metroların parasız olmasını hedefliyoruz.
Kirli enerjiden yeşil enerjiye geçiş süreci ile ilgili Sol Parti olarak bir tarih belirlediniz mi?
Dr. Nuran Sarıca: Sol Parti olarak en geç 2030'da kömüre dayalı enerjiden çıkıp, en geç 2035'de nötral bir klimaya ulaşılabilme hedefimiz var. Bugünden başlayan önlemlerle küresel ısınmanın 1,5 derecede daha artması durduramazsak doğal felaketler hayatımızın bir parçası haline gelecek. Kuraklıklar, özellikle kapitalizm artıklarının depolandığı yoksul ülkeleri daha çok etkileyip, göçlere, buna bağlı olarak daha çok ırkçılığa ve milliyetçiliğe sebep olacak. Sonuç olarak gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakamayacağız.
Kişisel hedefleriniz arasında neler var?
Dr. Nuran Sarıca: Hedeflerim arasında Almanya'da yaşayan, Alman vatandaşlığı olmayıp oturumu olan göçmenlere seçme ve seçilme hakkının tanınması var. Yaklaşık yüzde 12,6 oranında yani 8,7 milyon göçmen kökenli, 18 yaş üstü yetişkinler seçimlerde oy kullanamıyor. Avrupa Birliği ülkelerinden gelen göçmenlerin yüzde 5,3 ü yani 4,5 milyonu sadece yerel, eyalet ve belediye seçimlerinde seçme hakkını kullanabiliyor ama 26 Eylül'deki genel seçimlerde seçme seçilme hakkına sahip değiller. Geriye kalan Avrupa Birliği'nden gelmeyen yani 4,2 milyon göçmenin ve göçmen kökenlinin, ne bölgesel nede genel seçimlerde seçme ve seçilme hakları var. Göçmenlerin yaşadığı ve çalıştığı ülkede en demokratik hakkı olan seçme ve seçilme hakkı olmazsa, o toplumun bir parçası olabilmeleri ve yaşadığı yeri, çevreyi, yaşam koşullarının kültürel ve sosyal mimarı olmaları da mümkün olamaz. Yıllardır Almanya'nın ekonomik kalkınmasına katkıda bulunan, yani başka bir deyimle ucuz iş gücü kaynağı olan göçmenlere çifte vatandaşlık hakkının tanınması da çok önemli. Entegrasyon değil en insani eşit haklara sahip olursa göçmenler ancak o zaman toplumun bir parçası olup, demokratik mücadelde yerini alabilir .
Son olarak eklemek istediğiniz bir konu ya da seçmene vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Dr. Nuran Sarıca: Son olarak insan hakları bizim için çok önemli. Seçme seçilme hakkı en doğal demokratik hak ise aynı zamanda daha iyi koşullarda çalışmak, oturabilecek- ödenebilecek evlerde huzur ve barış içinde, ırkçılık, ayrımcılık ve şiddete uğramadan, özellikle kadın olarak cinsiyetine bağlı ötekileştirilmeden yaşamak en doğal insani bir haktır. Göçmen kökenli Sol Parti'li bir doktor olarak bir yandan sağlık sisteminin kamusallaştırılması, genel sağlık sigortasının getirilmesi ve feminist bir anne olarak da kadınlara karşı uygulanan şiddete karşı sessiz kalmamak ve göçmenlerin demokratik hakları için mücadeleyi uzun soluklu ve kalıcı kılmanın gerekliliğine inanıyorum. Öte yandan ırkçılığa özellikle de; Kurumsallaşmış ırkçılığa karşı mücadele etmek hedeflerim arasında. Ancak bu hedeflere ulaşmak dayanışma, uzun ve yürekli bir mücadele gerektiriyor. Onun için seçimlerde bilinçli olarak oyumuzu kullanıp, sermayeyi, savaş tüccarlarını temsil eden ırkçı partileri değil, barış içinde, sosyal ve ekolojik yaşam için mücadele eden Sol Parti”yi tercih edip güçlendirelim.