Süheyla KAPLAN

Altona ilçesindeki Max-Brauer-Schule'de düzenlenen anma etknliğinde gazeteci Can Dündar, Sivas Madımak'ta katledilen halk ozanı Hasret Gültekin'in Berlin'de yaşayan eşi Yeter Gültekin ve yine aynı şekilde Madımak'ta hayatını kaybeden Serkan Doğan'ın kardeşi Serdar Doğan konuşmacı olarak katıldı. 

Alevi Derneği'nden Baykal Aslanboğa ve Elif Aksu'nun moderatörlüğünü gerçekleştirdiği etkinlikte konuşan Yeter Gültekin Sivas katliamı sonrası yaşadıklarını anlattı. Anlatırken kimi zaman duygusal anlar yaşayan Gültekin özellikle Sivas'ta yakınlarını kaybeden mağdurların tarihi bir sorumluluk taşıdıklarını belirtti. 

Gültekin konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Dünümüzü, yarınımızı, bugünümüzü yitirdik.İnsanlar bireysel olarak sevdiklerini ama toplum aydınlarını, düşünürlerini, gazetecilerini ve sanatçılarını kaybetti. Kültürel anlamda toplumsal olarak Nesimi Çimen’le, Muhlis Akarsu’yla dünümüzü, Hasret ve Asaf’la bugünümüzü ve hatta Serkan ve Koray’la yarınımızı yitirdik. Bireysel anlamda da yitirdiklerimiz kuşaklar boyu sürecek eksiklikler, ben eşimi kaybettim, oğlum babasını göremedi, torunlarım dedelerini göremeyecekler. Hukuk sürecinde yaşanan bu adaletsizliklere karşı sessiz kalınmaz, aileler ve Alevi kurumları gibi katliama maruz kalan diğer ötekileştirilenler yalnız bırakılamaz, sessiz kalınırsa tekrar katliamlar yapılacağı, yeni katliamcıların cesaretlendirildiği geçmişteki tecrübelerle belgeli. Bu acılar ve adaletsizlikler unutulmamalı ve katliamlarla yüzleşilmeli ki tekrar yaşanmasın böyle toplumsal acılar ve toplumsal travmalar. Unutmamak ve unutturmamak bizlerin hem çocuklarımıza karşı görevimiz hem de canlarıyla bedel ödemiş yitirdiklerimize karşı sorumluluğumuz anlayışıyla hareket ediyorum. Yaşamım boyunca da mücadelemi sürdüreceğim. Bu anlayışla toplumsal olarak da bu sorumlulukla herkese eşit yurttaşlık, insan hakları ve adalet mücadelesi tüm sivil toplum kurumları tarafından hep birlikte savunulmalı. '

KÜLTÜR BAKANINDAN, GENELKURMAY BAŞKANINA KADAR HERKES ÖZÜR DİLEMELİ 

Sivas katliamı konusunda dönemin Kültür Bakanı'ndan, Genelkurmay Başkanı'na kadar herkesin bir özür borcu olduğunu ifade eden Gültekin 'Dönemin siyasi iradeleri bir bir özür dilemeli. Bunların başında da dönemin Kültür Bakanlığı'nı yapmış olan Fikri Sağlar geliyor. Fikri Sağlar herşeyden önce Sivas'a neden gitmediğini açıklasın? Hamburg'da ya da başka yerlerde Aleviler ile ilgili toplantılara davet edildiği zaman Fikri Sağlar gidiyor ! ama Sivas'a gitmeye nedense kimse düşünmüyor? Ankara'daki duruşmalara nedense katliama maruz kalanlar dışında kimse gitmiyor? Bu anlamda Madımak'ta ayakta kalanlar ve mağdurlar olarak tarihin doğru yazılması gerektiğine inanıyoruz' şeklinde konuştu. 

Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu Almanya'da buluştu Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu Almanya'da buluştu

Serdar Doğan da Madımak Oteli'nde kendisinin nasıl sağ olarak kurtulduğunu anlattı. Olayları ayrıntıları ile anlatırken zaman zaman sesi kısılan Doğan, Sivas davasının zaman aşımından kapıtılacağına inandığını söyledi. 

ALMANYA SİVAS KATLİAMI SANIKLARINI KORUYOR

Doğan Sivas katliamı davasında firari yedi sanığın Almanya'da bulunduğunu ve bunların bir türlü Türkiye'ye edilmediklerini söyledi. Doğan '2005 yılında Almanya'da düzenlenen bir etkinlikte vize almakta zorlanmıştım. Ama aynı Almanya Sivas katliamı firari sanıklarını koruyor ve hatta onlara oturum bile veriyor. Mahkemeler bizleri muhatap almak istemiyor. Almanya katilleri koruyor ve firari sanıklar Türkiye'ye iade edilmeli ve yargılanmalı' şeklinde konuştu. 

Gültekin ve Doğan'ın akabinden söz alan Dündar ise 'Serdar ve Yeter Gültekin'in yaşadıklarını dinledikten sonra bizim yaşadıklarımız az bile. Başta Sivas, Maraş, Dersim, Gezi vs. olaylarının belgesellerini yapıp tarihe not düşmeye çalıştık. Bu katliamların, olayların ortak bir paydasını gördük. O da: Türkiye'de herhangi bir katliamın (Çorum, Maraş olayları da dahil) devletin katkısı olmadan gerçekleşmediği. Kimi zaman kışkırtma var denildi; kimi zaman istihbarat çalışmalarıyla bilinçli olarak kişiler hedef gösterildi. Ancak hiçbir katliamın durduk yerde gerçekleşmediğine tanık olduk. (Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Hrant Dink cinayetleri vs.) Sonuçta devletin 'tahrip var ' şeklinde bir paket hazırlayıp bunu kamuoyuna sunduğunu gördük. Bugün de dünden farklı değil' dedi. 

Sivas katliamının yaşandığı 1993 tarihinin özel bir önemi olduğunu hatırlatan Dündar konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Türkiye tarihinin en korkunç tarihidir 1993 yılı. Uğur Mumcu öldürüldü, dönemin Cumhurbaşkanı Özal öldü bu tarihte. Eşref Bitlis cinayeti, ateşkesin sona ermesi. Sivas'ta da böyle bir katliamın yaşanması esasen sürpriz olmadı. Bu anlamda Sivas olayları bu olayları takiben bugünkü şeriat tehlikesinin temellerinin atıldığı bir yıldır. Etnik-ırk temeline dayalı bir devlet modeli yaratma fikri de işte böyle gelişti. Bu anlamda ağıtlar yakmaya gelecekte de devam mı edeceğiz. Katliamlar devam mı edecek? Bu olayların bir daha yaşanmayacak diye bir garantisi yok. Savunma hatları kurmalı ve daha fazla örgütlenmeliyiz'. 

Tarihle yüzleşilmes gerektiğini de sözlerine ekleyen Dündar 'Almanların kendi tarihiyle nasıl uzlaştıklarını ve yüzleştiklerini gördük. Bizim de kendi tarihimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Hiç olmazsa bunu çocuklarımızın geleceği için yapmalıyız' dedi. 

Anma etkinliğinde Hamburg Alevi Kültür Merkezleri Başkanları Cengiz Orhan, Alper Doğan, Yusuf Çetin, Seval Ünlü, Erdoğan Biçici, Hamburg eyalet parlamentosunun Yeşiller Milletvekili Yusuf Uzundağ ve bağımsız milletvekili Mehmet Yıldız katıldı.Etkinlikte sinevizyon gösterimi sunuldu, semah dönüldü ve türküler söylendi.