Süheyla kaplan / Hamburg

 

İpekçi,  ‘’2002 yılından beri AKP iktidarı, Türkiye’yi Avrupa standartlarına taşımak istediğini iddia etti. Ancak Ortadoğu’nun da seviyesinin altında bir Türkiye durumuna geldik. Ülkemizde faşist olmaya heveslenen bir Başbakan var. TGS’nin AA ile tasfiyesinden tutun, Gezi olaylarının sorumlularına kadar faşizme ulaşmaya çalıştılar.

Türkiye’yi din devletine doğru götürmek istediler. Ancak Gezi olayları bu sürece dur dedi. Demokratik mücadele veren bir halk var. Türkiye’de faşizm kazanamayacak’ şeklinde konuştu. 

 

TGS’nin AKP hükümeti tarafından ‘kara propaganda’ yapmakla suçlandığını, gerçekleri söyleyen gazetecilerin tehdit ve baskıya maruz kaldıklarını öne süren İpekçi, 2011 yılı itibariyle 70 gazetecinin cezaevinde olduğuna dikkati çekti.

 

İpekçi, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Türkiye’de hemen hemen her dönem gazetecilere yönelik yoğun baskı vardı. 50, 60, 70 ve 80’li yıllarda gazeteciler baskıya uğradı, gözaltına alındılar. 1990’lı yıllarda Kürt kökenli gazetecilere yönelik ağır baskı, faili meçhul cinayetlerin ardından  2000 tarihinden itibaren AKP’nin dayatmacı zihniyet anlayışıyla Türkiye’de gazeteciler mesleğini artık yapamaz hale geldiler.

2005 yılında Türk Ceza Kanunu ve 2006 yılında Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklikle gazeteciler operasyona tabi kılındı.  Oda Tv, KCK davaları gibi davalarla 2012 yılında cezaevinde olan gazeteci sayısı 106’ya çıktı. Uluslararası düzeyde Ergenekon soruşturması adı altında sanki derin devleti çözmeye yönelik bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Derin devlet algısı Ahmet Şık ve Nedim Şener davasıyla çözüldü. Derin devlet ile mücadele değil, kendine muhalefet olanları bir torbada toplayıp, tasfiye etmek ve kendi derin devletini yaratma çabası olduğu ortaya çıktı. Bunun ortaya çıkmasında TGS'nin katkısı oldu. Oysa derin devlet iddiaları Türkiye’de her zaman vardı. Başbakan kendisini eleştiren gazetecileri tehdit olarak gördü, terörist olarak gördü.‘’

 

2010 yılından itibaren TGS ile Türkiye’de 92 farklı meslek grubuyla ‘Gazeteciler Özgürlük Platformu’ oluşturduklarını ve sorunun temelde basın ve ifade özgürlüğü oluşturduğunu ifade eden İpekçi, 2007 yılından itibaren cemaat ile AKP arasındaki ayrışmanın başladığına işaret etti.

 

İpekçi, ‘2007 yılından sonra kamu kuruluşları cemaat ile siyasi iktidar kamu kuruluşlarını paylaşmaya başladı. Bu dönemde gazeteciler kadar medya patronlarına da yoğun tepki başladı. Medya patronlarına gözdağı verildi. Bu siyasi iktidarın en ufak eleştiriye dahi tahammülü yok. Gezi olayları Türkiye’de basın üzerindeki bir baskının sonucunda kaynaklandı’ şeklinde konuştu.

 

BAŞBAKAN TÜRKİYE’DE YENİ DİKTATÖR ÜRETMEYE BAŞLAMIŞTI


Ortadoğu’da fazlasıyla diktatörler olduğunu ve Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’de yeni dikkatör üretmeye başladığını öne süren İpekçi, 17 Aralık operasyonundan sonra siyasi iktidarın otoritesinin sarsılmadığını göstermek için tepkisinin çok sert olduğunu söyledi.

 

İpekçi, ‘’Yüz elli, 200 yıllık  demokrasi tarihinde iktidarlar hep ayak oyunları ile değiştirildi. Dosyalar ortaya konmakta. Devlet ve sistem bu şekilde işliyor artık. 28 Şubat sonrası AKP torba operasyonlar düzenleyerek onları cezaevine göndermekte. . Gazeteciler artık birtakım güçler tarafından kullanılmaktadır. Devlet içinde devlet sorgulanmalıdır. Cemaat  ile siyasi iktidar kavgası sonrası günah çıkaran bazı gazeteciler var. Her ne olursa olsun, kavganın faturası gazetecilere  çıkarılmamalı’ dedi.

 

 

İPEKÇİ BALBAY İLE BİRLİKYE YARIN SİLİVRİ’DE

 

İpekçi, CHP Milletvekili,  gazeteci Mustafa Balbay ile birlikte yarın Silivri’de KCK davasına katılmak için duruşmayı izlemek üzere Silivri’ye gideceğini  ifade ederek, ‘’KCK davasından yatan  gazeteciere kimse sahip çıkmıyor. Balbay bu davayı Ergenekon sanığı olarak izleyecek. Ortada eğer sorun basın ve fikir özgürlüğü ise ortak paydada buluşup,  bu yönde mücadele vermeliyiz’ şeklinde konuştu.

 

Panelde ayrıca Hamburg Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Hüseyin Dörtyol bir konuşma yaptı. 2010 yılından beri gazetecilerin sorunlarını dikkate çekmek amacıyla Birliğin çalışmalara başladığına dikkat çeken Dörtyol, gazetecilerin haklarına sahip olabilmeleri için uluslararası örgütlenmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

 

Etkinlikte, Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Hamburg Milletvekili Ali Rıza Şimşek, Yeşiler Partisi Milletvekili Filiz Demirel, Belediye Meclis üyeleri Bayram İnan ve Yusuf Uzundağ ile SPD Altona Meclis Üyesi Behçet Algan ve CHP Hamburg ve Schleswig Holstein YK üyesi Murat Arslan'ın yanı sıra çok sayıda dinleyici hazır bulundu.


Foto: Kadir Taçgın