Güney Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde PKK yöneticilerine yönelik suikast hazırlıkları yaparken yakalanan MİT elemanlarına ilişkin KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Diyar Xerîb yaptığı açıklamada, "Çok eski değil, daha 2003 yılında ABD askerleri Süleymaniye'de Türk askerlerinin başına çuval geçirerek, görüntülerini de basında yayınladı. Bu da Türkiye'ye yönelik 'Sen sınırını geçtin, senin Süleymaniye ve Irak'ta hiçbir hakkın yok' mesajıydı. Türkiye, onların sorumlularını, elemanlarını 2003'te olduğu gibi basının önüne çıkarmadığımıza memnun olsun. PKK, Süleymaniye kentini kaos ve PKK yöneticilerine karşı terör saldırılarının merkezi yapmak isteyen bu MİT elemanlarını basınının karşısına çıkarabilir. Eğer PKK bunu yapmamışsa, o da Süleymaniye halkını ve YNK'yi suçlu göstermek istemediği içindir. Ama eğer gerek duyulursa şimdi de basının karşısına çıkarılabilir" dedi.

Konuya yönelik Ferda Çetin'in "MİT’in başına geçirilen PKK çuvalı" başlıklı yazısı:

İlk grup aşamasından parti kuruluşuna ve günümüze kadar, MİT’in PKK’ye yönelik sızma, provokasyon ve suikast girişimleri yazılsa ciltler dolusu kitap doldurur.

1982 yılında İsrail-Filistin savaşının sürdüğü günlerde, PKK kurucularından Cemil Bayık Lübnan’dadır. Cemil Bayık’ın Beyrut’ta yaşadığı eve silahlı ve maskeli bir grup tarafından operasyon yapılır ve Bayık kaçırılır. Operasyonu gören Dersimli Zelal derhal yakındaki arkadaşlarını haberdar eder ve operasyonu yapanları takip ederler. Cemil Bayık’ın götürüldüğü bina kuşatılır ve karşı bir operasyonla kurtarılır. Etkisiz hale getirilen MİT ekibinin içinde Beyrut Türk elçiliği görevlileri de vardır. İçlerinden biri ise, KUK mensubu bir Kürt’tür. Bu operasyon, PKK’nin MİT’e yönelik ilk karşı operasyonudur. 

MİT, bu faaliyetlerini aralıksız bir biçimde sürdürüyor. Geçen hafta bu girişimlere bir yenisi eklendi. 

Türk devleti, 15 yıldır Ankara YNK temsilciliği yapan Behroz Gelali’yi sınırdışı ederek YNK bürosunu kapattı. YNK bürosunun kapatılma kararından bir saat önce, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Hewler’de YNK heyetiyle görüşüyordu. Heyette YNK Politbüro üyesi Sadi Ahmed Pirê ve Kubat Talabani yer alıyordu.

Mevlüt Çavuşoğlu bu görüşmede, PKK yöneticilerine yönelik suikast hazırlıkları yaparken yakalanan ve PKK’nin elinde bulunan MİT elemanlarını istiyordu. Çavuşoğlu görüşmede sömürge valisi edasıyla, YNK heyetini tehdit ederek bir saatlik bir süre verdi. YNK heyetinden garanti ve güvence alamayınca YNK bürosu kapatıldı.

YNK Politbüro üyesi Sadi Ahmed Pirê olaya ilişkin olarak; "Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) YNK’nin kontrolünde olan bir bölgede başarısız bir operasyon gerçekleştiriyor. Boşa çıkan operasyonda MİT üyeleri kaçırılıyor. Bu olayın hemen ardından Ankara, temsilcimizi sınır dışı ediliyor."

Sadi Ahmed Pirê’nin sözünü ettiği MİT’in "başarısız operasyonu" PKK yöneticilerine yöneliktir. Bu operasyon, bağımsızlık referandumuna giden ve hala toprakları üzerinde 18 Türk üssü ile Hewler, Dohuk, Zaxo ve Kerkük’te MİT büroları bulunan Güney Kürdistan toprakları üzerinde yapılmıştır. MİT ajanlarının faaliyetlerini, KDP’nin Parastini ve YNK istihbaratı değil; provakasyon ve suikastların hedefindeki PKK’nin kendisi açığa çıkarmış ve MİT ajanlarını derdest etmiştir.

Kısacası Hakan Fidan ve MİT bu kez sıçrayamamış, başına çuvalı yemiştir.

Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu (ve hatta Numan Kurtulmuş) bu yılın başından itibaren ve sık sık, “PKK’nin bitirileceği", “inlerinde vurulacağı" vb. tehditlerini eksik etmediler. Bu tehditler sadece PKK’ye gözdağı ve propaganda amaçlı değildi. MİT, 2016 başından itibaren hayata geçirmek için hazırlıklarını tamamladıkları ciddi planlara dayanıyordu. Bu amaçla Güney Kürdistan ve Avrupa’da MİT faaliyetleri tırmandırılmış, Kürt siyasetçilere yönelik suikast timleri oluşturulmuştu. 

Önce Almanya’da M.Fatih Sayan isimli MİT ajanı yakalanarak tutuklandı. Ardından Hamburg’da Mustafa Karataş isimli ajan açığa çıkarıldı. Her iki ajanın açığa çıkarılması Alman istihbaratının takibi ile değil, Kürt siyasi hareketinin istihbaratı ve takibi ile gerçekleşti.

MİT, Tayyip Erdoğan’ın “inlerinde vuracağız" talimatına uygun olarak, Kürt siyasetçilere yönelik suikast planlarını Fransa-Belçika hattında da sürdürdü. Bu yılın başlarında, Paris merkezli yeni bir ekip oluşturuldu ve suikast planını canlandırdı. Paris-Brüksel hattında çalışan bu ekip de Fransa ve Belçika devletleri tarafından değil, Kürt siyasi hareketinin takip ve istihbaratı ile tespit edildi. Bilgiler ilgili devletlerin istihbaratı ile paylaşılınca, eylem planının kritik aşamada bir MİT organizasyonu olduğu anlaşıldı. MİT ekibi, hazırlık içinde iken, bir devletin şüpheli ve yarım bir operasyonu ile, “nazik" bir biçimde uyarılmış oldular. MİT ekibi kimlik tespitleri yapılarak bırakıldı. Fakat planın ciddiyeti anlaşıldığından, hedef seçilen Kürt siyasetçiler birinci derece güvenlik kapsamına alınarak yakın koruma verildi. 

Hakan Fidan ve MİT, Erdoğan’ın elinde oyuncağa dönmüş hali, iç karışıklıkları, 15 Temmuz darbesindeki ciddi şüpheleri perdelemek ve bozulan imajını ve "itibarını" düzeltmek için yurt dışında ses getirecek, “sükseli" eylemler planlıyor.

Başına geçirilmiş PKK çuvalı ile, bu imaj ve “itibar" düzeltme operasyonları –şimdilik- beş paralık hale gelmiştir.

Güney Kürdistan’da yakalanan ve PKK’nin elinde olduğu anlaşılan MİT elemanlarının ifade ve itirafları Türk devletini, MİT’i ve Hakan Fidan’ı ciddi bir biçimde zorlayacaktır. Bunun farkında olduklarından, YNK’nin üstündeki baskıyı en üst dereceye çıkararak, her ne pahasına olursa olsun elemanlarını kurtarmak istemektedirler. ( Kaynak: Yeni Özgür Politika)