Emine SONUGÜR / HAMBURG

Halil Babür, Uludaz Yayınları tarafından bir süre önce çıkan "Fırtınada Gençliğim" adlı kitabının raflarda yerini aldığından bu tarafa yoğun ilgi gördüğünü belirtti. Babür, ilk baskının bittiğini ve ikinci baskı için çalışmaların yapıldığını söyledi. Emeğe, müziğe ve kültüre önem veren renkli bir sima olan Halil Babür, kitabının sinemaya uyarlanacağını açıkladı.

Küçük yaşta doğduğu yeri bırakıp yollara düştü

Henüz daha 13 yaşındayken Bingöl’ün Sancak ilçesi Çimenli (Lek) köyünde ailesini bırakıp İstanbul’a gelir. Burada çok zor yaşam şartları bekliyordu Halil Babür'ü. Büyük şehir toprağı altın olarak bilinen İstanbul hiçte Halil Babür için öyle olmadı. Önce kaldığı tanıdıkları evinde istemediler ve kısa süre sonra kapıya koydular parasız, evsiz ve işsiz zor bir yaşam başladı İstanbul'da. Ayakkabı boyacılığı yaptı, belediyenin evsizler için ayırdığı yerde kaldı ve bazen bir simit alacak parası dahi olmadı.

Bulaşık yıkadı, ayakkabı boyacılığı yaptı

Bulaşıkçı olarak çalıştığı restorana iş adamları, sanatçılar ve farklı ülkelerden gelen gemiciler gibi farklı kültürlerden, dinlerden ve dillerden de gelen müşteriler vardır. Tüm zor yaşam şartlarına rağmen Halil Babür köyüne dönmeyi düşünmez. köyünde yaşadığı fakirliği ve annesinin çektiği acıları zar zor geçirdikleri günleri hatırladıkça başka bir ülkeye giderek çok çalışıp para kazanmayı ve ailesini yokluktan kurtarma hedefi oluşur. yarı aç yarı tok küçük yaşta ölen kız kardeşleri ve annesinin çektiği ızdırapları düşündükçe omuzlarında ağır bir sorumluluk hisseder ve mücadelesine devam eder.

Dayısı genç yaşta kar fırtınasında ölür

Kitabın içeriği birçok hikâyeden oluşmaktadır. Yıllar önce Bingöl dağlarında, Babür’ün henüz 16 yaşındaki dayısı atıyla birlikte kar fırtınasının altında kalıp donarak ölmüştür. Babür kitabında, annesinin askeriyenin verdiği destekle dört ay boyunca dağlarda tüm gücüyle soğukta, karı tırnaklarıyla eşeleyerek kardeşini nasıl aradığını ve yaşanılan o dramatik acı dolu olaya da kitabında yer vermiş. Dayısının acı ölümü kendisini çok etkilemiştir bunun için kendisi de kar tipisinde ölmek istemediğini vurgulamıştır.

Yasadışı yollarla yurt dışına kaçıyor

Bir şebeke ile önce Romanya, ardından Avusturya, İsviçre derken Almanya'ya geliyor ve sığınma başvurusunda bulunuyor. İstanbul'da tesadüfen tanıştığı sanatçı Ahmet Kaya'ya telefon açıyor ve bir konser düzenliyor. Konsere yoğun ilgi oluyor ve böylece tanınmış sanatçılarla organizatör işlerini yürütmeye başlıyor. Almanya'da uyuşturucu ticaretinden yargılanıyor. Yasaklı maddeden hakim karşısına çıkartılıyor ama suçlamaları kabul etmeyip kurtuluyor. Yaptığı bir evlilikten doğan Can adlı oğlu büyümektedir. Oğlunu çok seviyor ve annesinden ayrılsa dahi oğlu Can'ı hiç ihmal etmiyor.

Sanatı ön plana alıp kötülüklerden sıyrılıyor

Aradan yıllar geçtikçe Halil Babür sanata büyük önem veriyor. Çeştli işlerde de çalışıyor ve beş kardeşini yasadışı yollardan Almanya'ya getiriyor. Oğlu Can 19 yaşına gelmişti ki, annesinin 10. kattaki evinin balkonundan düşüp ölüyor. Halil Babür'ün beyninde fırtınalar ve yangınlar oluşuyor kendi kendine vicdan muhasebesi yapıyor. "Kime ne yaptım? Sattığım uyuşturucudan mı? Sanki ruhumu aldılar benden. Bir başka insan gibiyim şimdi hayatımın en acı tokatını yedim..." diyor.

Bunalıma girdi babasını ve dayısını öldürdü Bunalıma girdi babasını ve dayısını öldürdü

Gelecek nesle örnek olmak amacım

"Fırtınada Gençliğim" adlı kitabının sinemaya uyarlanacağını belirten Babür, "Hayatımın bir bölümü korkular, hayaller, kaçışlar, ayrılıklar, fedakarlıklar ve son olarak canımın parçası oğlumun ölümüyle son buluyor. Bundan sonra 3 çocuğumun iyi olmasını istiyorum. Hayatımda sanat çok önemli, sanata önem verdim ve tüm kötülüklerden kendimi çektim. Gelecek nesiller örnek alsınlar istiyorum. Kötülükten kötülük geliyor dünyada sanatla daha güzellikler yaşamak mümkün. Kitabımda hayat mücadelem çok beğenildi. Kitabım film olacak başrolü ben oynayacağım ve gelecekte gençler hayatlarını daha güzel yönlendirebilmeleri için örnek ve katkı sağlayabilirsem çok mutlu olacağım" dedi. Halil Babür, ayrıca kitabın devamının geleceğine de işaret ediyor.