Halit Yaşar Demirbağ / Hannover

Avrupa'nın birçok şehrinde gösterime giren "Simurg" adlı belgesel film Hannover'de ilgiyle izlendi.Türkiye zindan gerçekliğini tüm çıplaklığıyla ifade eden yaşanmış tarihi film, izleyenleri birçok yerde olduğu gibi gözyaşlarına boğdu. Türkiye cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için ve Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalanmış altı eski siyasi tutsağın hayatını anlatan ‘Simurg’ filmi Avrupa’da dahi yaşasak, insani sorumluluklarımızın yeniden sorgulanması için de yeni bir fırsat sundu.


Avrupa Sürgünler Platformu
Yürütme Kurulu üyesi Selma Metin'in açılış konuşmasının ardından, filmin yapımcısı Ruhi Karadağ söz alarak etkinliğe katılanları selamladı. Flmin gösterimi sırasında salonda duygulu anlar yaşandı…Verilen arada görüldü ki, nerdeyse ağlamayan yok gibiydi. Filmin bitiminden sonraki söyleşi bölümüne ise, yapımcı Ruhi Karadağ, ölüm orucu direnişçisi ve 19 Aralık Bayrampaşa operasyonunda yüzü yanan Hacer Arıkan, Wem-Da (Wernicke-Korsakofflularla ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi adına Hülya Asi, Ali Çağlayan ve Petek Atıcı katıldılar.



Yönetmen Ruhi Karadağ film hakkında kısa bilgiler aktardıktan sonra, bir dönemin karanlıkta kalmışlarını ortaya çıkarmak için yola çıktığını ve ilk hedefinin de 1996 ölüm orucu direnişçileriyle beraber olduğunu, onlarla beraber yaşadığını ve bire bir süreci yaşayanlarla bu filmi yaptığını anlattı. İzleyicilere dönük bedel ödeyen, çevrenizdeki bu insanların kapısını çalın, onlara destek olun diyerek, konuşmasını bitirdi.


Ölüm orucu direnişçisi Hacer Arıkan‘ın açıklamaları ilginçti. Cezaevi saldırılarında kullanılan gazın veya maddenin sadece vücudun çıplak kesimlerinde etki yaptığını, yüzündeki ve elindeki yanık erimelerin bundan kaynaklandığı belirtti. Saldırılarda ve ölüm oruçlarında 122 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.



Daha sonra da Wem.Da temsilcileri de amaçları ve yaptıklarıyla ilgili açıklamalarda bulundular. Bugün Avrupa‘da bu süreçte sakat kalan Korsakoff hastalığına yakalanan birçok insanın olduğunu, bunlara sahip çıkılması gerektiğini, bunların tedavi süreçlerine yardımcı olmak ve hukusal sorunlarını çözmek için çalışmalar yaptıklarını açıkladılar. Hala bugün bu hastalığa yakalanmış, 27 tutuklunun Türkiye‘de çeşitli cezaevlerinde olduğunu, bunlara sahip çıkılması gerektiğine dikkat çekti. Hatta 21 yıldır tutuklu bulunan sadece Korsakoff değil, şizofroni hastası Bernen Saran‘ ın durumunun vahim olduğunu belirterek, çalışmalarının desteklenmesini talep ettiler.