TÜSİAD ile Bursa Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (BUSİAD) ortaklaşa düzenlediği 'Dış Politikadaki Gelişmeler ve Ekonomik Görünüm' adlı toplantı Bursa'da yapıldı. BUSİAD Evi'nde düzenlenen etkinlikte konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türk özel sektörünün son 10 yılda küresel krizin dışında yüzde 10'a yakın reel büyüme gösterip, ortalama yıllık yüzde 20 yatırım artışı sağladığını belirtti.

Artan işgücü arzını nitelikli işler yaratarak karşılamak gerektiğini, bunun için de eğitime dikkat çeken Boyner, "Eğitimin niceliği ve niteliği Türk özel sektörünün en önemli taşıyıcı elemanı. Bu çerçevede ortalama 6 yıl olan okullaşma oranını süratle ikiye katlamak ve eğitimin nitelik sorununu birinci gündem maddemiz olarak belirlememiz şart" dedi.

"TOPLANAMAYAN VERGİLER KAYITLI KİŞİLERE YIKILMAMALI"

Konuşmasında devlete bazı görevler düştüğünü, kamu harcamalarının şeffaf, denetlenebilir olmasını, kamudaki verimsizliğin harcama reformu ile aşılmasını isteyen TÜSİAD Başkanı Boyner, oluşabilecek verimsizlik vergi ve benzeri yükler ile girişimciye ve tüketiciye yıkılmaması gerektiğini kaydetti. Boyner, "Kayıtsız bir ekonomiden toplanamayan temel vergi açığı kayıtlı, devletin elinin altında her zaman hazır bulunan ve kayıtlı kesimde büyümüş kurumlara ve kişilere yıkılmamalı" diye konuştu.

"DEVLETİ YAKINDAN TAKİP ETMEK BİZLER İÇİN ÖNEMLİ YURTTAŞLIK GÖREVİ"

Ekonomi alanında temel beklentinin fiyat istikrarı olduğuna işaret eden Boyner, Merkez Bankası'nın enflasyonu düşük ve öngörülebilir düzeyde tutması için, kurumun özerkliğine azami itina gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Girişimcilerin, çalışanların, vatandaşların, kamuyu denetleyen Sayıştay'ı yeterince takip etmediğini söyleyen Boyner, "Bu yıl bu algıyı ve ilgiyi artırmak ve kalıcı kılmak için bir dizi faaliyeti programımıza almayı tasarlıyoruz. Yetki devrettiğimiz devleti yakından takip etmek, denetlemek, denetlendiğinden emin olmak, yetkinin asıl sahipleri olan bizler, girişimciler, çalışanlar, vatandaşlar, açısından en önemli yurttaşlık sorumluluğu" diye konuştu.

"'DURMAK YOK, YOLA DEVAM' SÖZÜ UYGUN BİR SÖYLEM"

Türkiye'de 10 yıldır büyük bir değişim ve gelişim yaşandığını bu başarıda emeği geçen bakanlar ve çalışma arkadaşlarını tebrik eden Boyner, bu yıl sıkca gündeme taşınan 'Orta halli ekonomi' ve 'Orta halli demokrasi' tuzağının en önemli risk olarak durduğuna işaret etti.

"Sayın Başbakan'ın kullandığı 'Durmak yok, yola devam' söylemi aslında bu tuzağı aşmamız için gereken birleştirici seferberlik ruhunu bize hatırlatmak için uygun bir söylem" diyen Ümit Boyner, "Özellikle yakın çevremizde ekonomik kriz senaryolarının gündemde olduğu, komşularımızda siyasi belirsizliklerin arttığı bu konjonktürde bu söylemin içini neyle doldurduğumuz daha da önemli. Yüksek demokrasi için birey temelli yeni anayasa, müreffeh ve huzurlu bir toplum için kapsamlı ve nitelikli eğitim ve yüksek ve sürdürülebilir büyüme için üretken işletme ve üretken çalışan, bu hedeflerin bizi birleştirecek temel ilkeleri kapsadığına inanıyoruz" diye konuştu.

KÜRTAJ VE SEZARYEN KONUSU HANGİ PROGRAMDA VAR?

Kürtaj ve sezaryan konuları ile ilgili değerlendirmede de bulunan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, şunları söyledi:

"Bu konular sanki bir sosyal politika paketi gibi gündemin kucağına düştü ve hemen akabinde konuyla ilgili bir kanun düzenlemesinin, süratle, Meclise sevk edileceği haberi de yayıldı. Öncelikle belirtmeliyim ki, TÜSİAD olarak popülerize edilmiş nitelikteki polemiklerin içine girmeyen, programı ve tüzük sorumlulukları ile sınırlı hareket etmeye azami itina gösteren bir kurumuz. Ben bu konunun ülkemizin gündemine geliş ve ele alınış biçimi ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. 3 önemli belgeyi referans alarak sizlere hatırlatmak istiyorum. Birincisi 9'uncu Kalkınma Planı, diğeri 6 - 7 ay önce kamuoyuna sunulan Orta Vadeli Program ve son olarak 2012 yılı Hükümet Programı. Türkiye için iddialı bir vizyon taşıyan, desteklediğimiz, birlikte çalıştığımız hedefler barındıran kapsamlı hazırlıklar. Kaldı ki bu belgeler Türkiye'yi orta halli ve orta demokrasili bir ülkeden 1'inci Ligdeki ekonomik ve demokratik standartlara taşıyabilmek adına bir yol haritası niteliğini taşıyor. 2012 yılı Hükümet programı TBMM'nin oyu ile kabul edilen ve hükümeti o program ile sorumlu tutan bir belge. Diğerleri de Bakanlar Kurulu ve benzeri kapasitelerle çıkartılmış belgeler. Niye bu belgeler hükümet veya Meclis tarafından çıkartılır ve onaylanır? Çünkü bu resmi belgeler ile devlet kendini topluma karşı bağlar, yasama programını belli bir süreçle ilişkilendirir, kendisine devredilmiş gücü öngörülebilir nitelikte kullanacağını beyan eder ve bu anlayış bir süreklilik arz eder. Hükümetler bu tür belgeleri uygulamak ve uygulayamadığı yerlerde de topluma dönüp nerede, neden eksik kaldığını anlatmak durumundadır. İşte çoğulcu ve katılımcı demokratik rejim ve demokrasilerdeki hiç değişmeyecek toplumsal kontratın özü budur. Bugün, siyasal düzlemi işgal eden popüler gündemin maddelerinin, biraz önce sizlere sunduğum devlet gündemini belirleyen belgeler ile ilişkisini kurmakta güçlük çekiyorum."

ERDOĞAN KILIÇDAROĞLU GÖRÜŞMESİNİ OLUMLU KARŞILADI

Başbakan Recep Tayyip Erdogan ile ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun görüşmesini olumlu karşıladıklarını ifade eden Boyner, "Her hafta, siyasal düzlemi gündemin polemikleri ile doldurursak Anayasa gibi hayati derecede uzlaşmaya ve birlikteliğe ihtiyacımız olan şu kritik dönemeçte, yeni büyüme modelini aramaya ve hatta yaklaştığımızı düşündüğümüz şu evrede, toplum kesimlerini kısır tartışmalar ile ayrıştırırız ve yorarız. Biz Sayın Başbakan ve Sayın Muhalefet Lideri'nin dünkü buluşmalarını önemsiyor ve ümitle karşılıyoruz. Diliyoruz ki diğer siyasi liderler de bu tablonun bir parçası haline en kısa zamanda gelirler. Bu yaklaşımla bir süredir hepimizi yoran sert söylemlere sahne olan Salı günü grup toplantılarını siyasi diyaloğa vesile olabilecek toplantılar olarak görmeyi arzu ediyoruz" dedi.

"BİR TOPLUMU TEK KANATLA UÇURMAK MÜMKÜN DEĞİL"

Gündemdeki ikinci bir sorunun ise bireysel hak ve özgürlükler, üreme iradesi, demografi gibi konuların ölçüsüz şekilde tartışılması olduğunu vurgulayan Boyner, bu sorunun temelinde kadının ekonomik, sosyal ve siyasal alanının henüz arzu edilen noktada olmadığı gerçeğini yatırdığını kaydetti. "Kadının toplum içindeki rolünü erkek ile aynı seviyeye taşıyamazsak, toplumumuzun gelişimi, refahımız, huzurumuz ve gelecek nesillerin mutluluğu tehlikeye girecektir" diyen Boyner şöyle devam etti:

ÖNEMLİ BİR KONU ÖNCE BİLİMSEL TEMELDE TARTIŞILMALI

"Ne toplumumuzu ne de herhangi başka bir toplumu tek kanatla uçurmak mümkün değil. Bu çerçevede mücadeleye tüm gücümüz ile devam etmek görev ve sorumluluklarımız içindedir. Bu alan TÜSİAD olarak düzenli program maddemiz içindedir ve olmaya devam edecektir. Hiç şüphesiz, konuya bu anlayış çerçevesinde yaklaşan tüm kurumlarla fikir ve hareket birlikteliği içinde olduğumuzu ve olacağımızı da ifade etmek isterim. Takati ve sınırları yıllardır kısır tartışmalar ile zorlanmış vatandaşlarımıza, bize haksızlık edildiğini düşünüyorum ve süratle devlet yetkililerini, siyasilerimizi, siyasi partilerimizi, kanaat önderlerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı, hem Türkiye'nin iç barışı gibi yakıcı iç meselelere çözüm üretmeye, hem etrafımızda artan uluslararası ekonomik ve siyasi riskleri bertaraf edebilecek programlarına odaklanarak iş görmeye davet ediyorum. Toplumun tümünü ilgilendiren ve bu nedenle olağanüstü önceliğe veya partilerüstü niteliğe sahip yeni bir konu gündeme gelecek ise veya gerekli ise bu konuyu öncelikle bilimsel temellerde tartıştırmak ve toplumu ayrıştırmadan, germeden insanı ve vicdanı öne koyan çözüm yolları bulmamız gerekiyor."

Türkiye'nin yurt içi tasarruflarının yetersizliği, büyümenin dış kaynak ihtiyacı, ithal enerji bağımlılığı gibi sorunlarının bulunduğunu dile getiren Boyner, Ar-Ge, inovasyon ve eğitim alanında büyük atılımlar gerektiğinin altını çizdi.

Boyner, Avrupa ekonomileri, ABD ve Japonya başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerdeki sorunlar, zorluğun ve belirsizliğin giderek artırdığını gösterdiğini kaydetti.

 

ST,SÇ(FK/AAA)