Antalyalı hemşire Canan Akkuş, 1999 yılında, ilk görev yeri Siirt İl Sağlık Müdürlüğü'ne çalışırken geçici görevle Eruh İlçesi'ne bağlı Dikboğaz Köyü'ndeki askeri üst bölgesine görevlendirildi. O dönem sıcak çatışmalarda yaralanan askere ilk müdahaleyi yapan ekipte yer alan Canan hemşire, 15 Eylül 1999'da UHAŞ-1 tipi askeri helikopterin Köprüçay kırsalında düşmesi sonucu hemşire arkadaşı Tülay Çelik ve 3 askerle birlikte can verdi. Olay, kaza raporlarına 'teknik arıza' olarak yansıdı.

Akkuş Ailesi, kızlarını resmi törenle Antalya'daki Uncalı Kent Mezarlığı'nda bulunan şehitliğe defnetti. Hemşire Canan Akkuş'un adı Antalya Konyaaltı'nda bir parka verildi ve ilk görev yeri Siirt 6 Nolu Sağlık Ocağı'nın ismi de 'Şehit Canan Akkuş Sağlık Ocağı' olarak değiştirildi. Ablasını kaybettiğinde henüz 19 yaşında olan Şükkan Akkuş da yine şehit ailelerine sağlanan haktan yararlanarak devlet memuru olarak atandı.

DEVLET TAZMİNATI GERİ İSTEDİ

Kızının adı 'şehit' sıfatıyla parka, sağlık ocağına verilirken, baba Selahattin Akkuş için 13 yıldır devam eden mahkeme süreçleri sıkıntılı geçti. Baba Akkuş, kızının önce resmi makamlarla şehit kabul edilmek istenmediğini söyledi. Bunun üzerine başlayan mahkemelerde tazminata ilişkin karar, Ankara 7'nci İdare Mahkemesi'nden geldi. Selahattin Akkuş, mahkemenin 27 Eylül 2001 tarihli kararında, sürecin 2330 sayılı Terörle Mücadele Yasası kapsamında olduğuna hükmederek tazminat ödenmesine ve hemşire Akkuş'un şehit sayılmasına karar verdiğini söyledi. Danıştay'ca 21 Ocak 2004'te kararın onaylanmasıyla aileye 32 bin TL tazminat ödendi. Fakat 'hesaplarda karışıklık' olduğunu savunan devlet, 2010 yılında, ödenen tazminatın fazla olduğu savunulan kısmını, faiziyle birlikte 60 bin TL olarak geri istedi.

Şoke olan baba Akkuş, maliyenin itirazı üzerine açılan bununla ilgili davanın Batman İdare Mahkemesi'nde devam ettiğini söyledi.

ÖDEME EMRİYLE İKİNCİ ŞOK

Şehit ailesi, tüm bu mahkeme süreciyle uğraşırken Hazine geçmişte yapılan yargılamalar çerçevesinde bir de ödeme emri gönderdi. Bu emirde Hazine şehit ailesinden 50 TL'lik yargılama giderini, ilamın yerine getirilmesi için 10 yıllık zaman aşımının dolmasına yaklaşık 2 ay kala, 13 Aralık 2002 ve 2 Ekim 2012 tarihleri arasını kapsayan faizi 88 TL ile birlikte 138 TL olarak ödenmesini istedi.

BAKAN ŞAHİN'E MEKTUP YAZDI

Baba Akkuş, 15 Ekim'de aldığı ödeme emri karşısında "Artık bu kadarı da yeter" diyerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e hitaben bir mektup yazdı. Mektubunda, 18 ayrı belgeyi de ek yapan baba Selahattin Akkuş, yaşadıklarını tek tek anlattı ve mektubunu, "Kızım şehit sayıldıve yasalar kapsamında bana ve eşime maaş bağlanması, kimlik verilmesi gerekiyor. Diğer şehit ailelerine verilen bütün haklardan istifademin sağlanmasını, evlat hasretiyle yanan bu yüreğimizin bir nebze olsun soğumasına yardımcı olmanız dileğiyle selam ve saygılarımı sunarım" sözleriyle tamamladı.

'BU İŞİN BİR YERİ YANLIŞ'

Selahattin Akkuş, "Şehit ailesiyiz, ancak şehit ailelerine verilen hiçbir haktan yararlanamıyoruz. Bu işin bir yerinde bir yanlışlık var. Eğer Danıştay'ın da onayladığı mahkeme kararı doğrusuyla benim haklarım teslim edilsin. Yok eğer o karar yanlışsa kızımın adı, başta adının verildiği sağlık ocağından kaldırılsın" dedi.

Pervari'de 10 Kasım günü düşen helikopter ve 17 şehit haberiyle 15 Eylül 1999'da hissettiği acının aynısını yaşadığını anlatan baba Akkuş, "Her şehit haberinde içime bir acı düşüyor, kalbime bir ağrı saplanıyor. Ama kızımızı kaybettiğimiz yerde, yine aynı şekilde bir helikopter kazasıyla şehit haberinin gelmesi bizi çok farklı etkiledi. Cumartesi günü, 13 yıl önce yaşadığım acının aynısını yaşadım" diye konuştu.