Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından bu yıl 48'incisi düzenlenen Ulusal Psikiyatri Kongresi, Bursa'da devam ediyor. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde dün başlayan ve 13 Ekim günü sona erecek olan kongreye, bin 200 uzman katıldı. Bu yıl ana teması şiddet olan kongrede, toplumsal şiddet, kadına yönelik, çocuğa yönelik şiddet, depresyon gibi konular ele alınıyor. Toplam 22 panelin gerçekleştirileceği kongrede basın toplantısı düzenleyen TPD Genel Başkanı Prof.Dr. Tunç Alkın, kongre ile ilgili bilgiler verdi. Ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak, kongrenin ana temasını şiddet olarak belirlediklerini ifade eden Prof.Dr. Alkın, "Şiddet giderek tırmanıyor. Bir sarmal biçiminde toplumun her katını, herkesi sardığını görüyoruz. Ülkenin bir bölümünde savaş var. Şiddetin olmadığı yer kalmadı gibi. Bulaşıcı hastalık gibi bir alandan diğer bir alana yayılıyor. Bu nedenle şiddet konusunu ele aldık" diye konuştu.

"PARÇALANMIŞ RUHLARLA KARŞILAŞIYORUZ"

Daha sonra dernek adına söz alan TPD Çalışma Birimi Koordinatörlerinden Dr. Cem Kaptanloğlu ise Türkiye'nin, son 30 yıldır yaklaşık 50 bin kişinin kaybedildiği bir savaş ortamının içinde olduğunu söyledi. Ülkenin bir ucunda sürmekte olan savaşın, toplumdaki şiddetle ilişkili olduğunu düşündüklerini kaydeden Dr. Kaptanoğlu, "Amerika'da Vietnam savaşı sürerken daha fazla kadın, evde dövüldü. Daha fazla tecavüz olayına rastlandı. Okullarda şiddet daha arttı. Çünkü kilometrelerce uzaklıkta da olsa ülkenizin bir bölümünde de olsa, bir yerde insanların öldürülmesi, yok edilmesi, etkisiz hale getirilmesi, meşru, kabul edilebilir hatta alkışla karşılanabilir bir durum haline geldiği taktirde, şiddetin bizim gündelik hayatımızdan çıkarılabilmesi mümkün değil" dedi. Ruh hekimleri olarak kendilerinin sürekli parçalanmış ruhlarla karşılaştığını vurgulayan Kaptanoğlu, "Toplumda yıkılma, etkilenme, aşınma üreten bir odağın, ruh sağlımızı çok olumsuz etkilediğinin en yakından tanıklarıyız. Bunun giderilmesi için siyasetçilerin sivil toplum örgütlerinin, toplumsal barışa yönelik samimi bir çabanın olması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

"SİYASETÇİ MESAFE KOYMALI"

Bir ülkede toplumsal anlamda bir bölünmüşlük varsa, hep 'ötekiler-kötüler-düşmanlar ve biz' ayırımı derinleşmişse, toplum da duygusal olarak bu kesim çerçevesinde bölünüyorsa, ayrışmanın da kaçınılmaz olduğuna kaydeden Kaptanoğlu, “Siyasetçilerin canı yanan insanların bu duygusal tepkilerini, bu gerginliklerini, şiddeti kabul edilebilir görmelerine, yaralı ruhlarla, şiddetle aralarına mesafe koyarak, her iki açıdan değerlendirmeye çabalamaları gerekiyor. Türkiye'de siyasetçiler, bu anlamda mesafe koymalılar" dedi. Kaptanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasetçiler bu mesafeyi koymalılar. Siyasetçilerin akil insanlar olmasını istiyoruz. İki tarafın öfkeli insanlarıyla özdeşleşerek değil, her şeye rağmen mesafe koyabilme gücünü göstermeliler. Siyasetçilerden beklenen bu ve bu zor bir görev. Toplumun beklentisi siyasilerin ruhsal anlamda bir adım önde olmalarıdır. Çünkü  bir iddia ile ortaya çıkıyorlar. 'Toplumsal sorunları çözmek için buradayız' diyorlar ve bu işi üstlenenlerin de ruhsal anlamda son derece dengeli ve sağlıklı olmaları gerekir diye bir beklentimiz var. Ama onlarda bu toplumdan gelen insanlar. Var olan sorunlar içerisinde onlar da savrulabiliyorlar. Onlar da öfke girdabına kapılabiliyorlar. Öfke girdabına kapılmak biz sıradan insanların belki yapabileceği bir şey, mümkün. Ancak bize rol model olacak, orada sorun çözecek insanların bu girdaba katılma hakları yok. Bu nedenle onları, akil olmaya çağırıyoruz."



IA(FK/AAA)