BU SÜRECİN DIŞINDA KALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL


Şu anda karasal yayınların analog sistemle yapıldığını, ama artık dünyada analog sistemin terkedilmekte olduğunu ve bunun yerine sayısal yayın sisteminin kullanılmaya başlandığını anlatan Dursun, Avrupa ülkelerinin bazılarının da hızlı bir şekilde sayısal yayına geçtiğini, bazılarının ise geçmek üzere olduğunu aktardı. Dursun, şunları dile getirdi:

"Dolayısıyla bizim de bu sürecin dışında kalmamız mümkün değil. Dünyadaki bu gelişmeye uygun adım atabilmemiz için sayısal yayıncılığa geçme konusunda bizim açımızdan bir mecburiyetin olduğunu ifade etmem gerekiyor. Bu çerçevede durup dururken birden geçmek mümkün değil, bir takım hazırlıkların yapılması gerekiyor. Biz, bir kaç seneden beri sayısal yayıncılığa geçme konusunda, biraz da geç kalmış bir ülke olarak, bir takım hazırlıklar yaptık. Öncelikle Türkiye'nin karasal-sayısal yayın standardının belirlenmesi gerekiyordu. Biz bu çerçevede bir taraftan DVBT-2 standardını kabul ettik, diğer taraftan da sıkıştırma sistemi olarak MPG 4 standardını benimsemiş bulunuyoruz. Yayın kuruluşlarının da bundan sonra yayıncılık yaparken bu standartları dikkate alması gerekiyor."


İZLEYİCİLERİN MAĞDUR OLMAMASI LAZIM


Dursun, uygulama takvimi konusunda çalışmaların devam ettiğini söyleyerek, "Uygulama takvimi konusunda bir ön eskiz ortaya çıktı. Henüz üst kurulda onaylanmış değil, ama onaylanma aşamasına gelmiş bulunuyor. Bu süreçte tüketicilerin, izleyicilerin mağdur olmaması gerekiyor. İzleyicilerin mağdur olmaması için sayısal yayınları izleyebileceği televizyon alıcılarına sahip olmaları gerekiyor. Televizyon alıcılarının ve set üstü cihazların teknik özelliklerinin belirlenmesi gerekiyordu. Uzun zamanddan beri bir çalışmayı yürütüyoruz. Bu çalışma neticelendi. Artık bundan sonra Türkiye'de yapılacak olan sayısal yayınları alabilecek nitelikte televizyonların hangi televizyonlar oldukları konusu belirlenmiş bulunuyor. Bu niteliklere haiz olan televizyonlar ancak alabilecek. Onun için de bir takım çalışmalar yürütülüyor. Buna uygun televizyonların hangileri olduğunun belli olması lazım. O sebeple bir test merkezinin kurulması çalışmalarını yürütüyoruz. Önümüzdeki aylarda test merkezi faaliyete geçmiş olacak. Kısaca şöyle bir şey düşünüyoruz, bu nitelikteki televizyonların önüne özel bir logo koyalım. Bu logoyu taşıyan televizyonların Türkiye'de yapılacak sayısal televizyon yayınlarını alabilecek nitelikte olduğu ortaya çıksın. Mevcut televizyonların da sayısal yayınları alabilecek niteliğe dönüştürülmesi gerekiyor. O nitelikleri, standartları taşıyan setüstü cihazları üretilecek" dedi.


SAYISAL YAYINA TAM GEÇİŞ 2015'TE


Karasal-sayısal yayına geçişte ihale sürecinin yılbaşından önce başlayıp, 2-3 ay içinde bitirmeyi planladıklarını belirten Dursun, "Öyle tahmin ediyorum ki, 2013'ün Mart'ında, Nisan'ında ihaleleri yapmış olacağız. İhalelerin yapılmış olması, anında herkesin sayısal yayıncılığa geçmesi anlamına gelmiyor. Ama ihaleler yapıldıktan, herkesin frekansı belli olduktan, yayıncılar netleştikten, kendilerine karasal lisanslar verildikten sonra belli bir süreçte önce düşündüğümüz büyük metropollerde, takip eden aylarda büyük şehirlerde, arkasından şehirlerde, arkasından da diğer yerlerde belli bir süreç içerisinde sayısal yayına geçmeyi planlıyoruz. 2 yıllık paralel yayından sonra, yani analog ve sayısal yayının birlikte devam edeceği 2 yıllık bir süreçten sonra, AB'nin de süreci tamamlayacağı 2015 yılında biz de geçmiş olacağız gibi bir takvimimiz var" diye konuştu.


(BB) (FOTOĞRALI)