18 Ekim'de başlayacak sempozyum nedeniyle Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampusu'nda bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın, Çağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çetin Bedestenci, Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Başkanı Ahmet Göksan ile tertip komitesi katıldı.

Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın, sempozyumun yapılacağının duyurulmasının ardından uluslararası alanda 80 bilim adamının tebliğleri ile başvurduğunu, bilim kurulunun yaptığı değerlendirme sonucunda 40 tebliğin kabul edildiğini belirtti.

Prof. Dr. Aydın, sempozyuma olan yoğun ilginin kendilerini de mutlu ettiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Sempozyumun Mersin’de yapılıyor olması çok önemlidir. Bu nedenle de sempozyumun alt başlığını 'Mersin’den Kıbrıs’a Tarih Hukuk ve Gelecek' olarak seçilmiştir. Sempozyuma birçok ülkeden ve üniversiteden katılan bilim adamları tarafından sunulan bildiriler, 9 oturum halinde sunulacak. Kıbrıs ile ilgili önemli konular bilimsel bir platformda tartışılacaktır. Sempozyumdaki tebliğlerin uluslararası bir yayınevi tarafından İngilizce olarak basılmasını hedefliyoruz. Sempozyumda yapılacak bilimsel tartışmaların, KKTC’nin tarihsel ve hukuksal varlığının ve geleceğinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesine, uzlaşmazlığın ulusal ve uluslararası boyutlarıyla çözümüne katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin, AB dönem başkanlığını yürüttüğü bu günlerde müzakerelerin geleceği için kamuoyunun doğru ve uygun bir şekilde bilgilendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şüphesiz bu konuda bizlere önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir."

Ardından söz alan Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Başkanı Ahmet Göksan, Kıbrıs’ta yaşanan sorunlarda en başa dönüldüğünü kaydetti. Göksan, "Kıbrıs davası konusunda artık öyle bir noktaya geldik ki, 1950’li yılların başına döndük gibime geliyor. Çünkü özellikle son 10 yıl içerisinde Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne girmesi sonrasında Kıbrıs Türklerinin konumu bir anlamda ikinci plana itildi. Buna karşılık biz Türkiye’de en ücra köşedeki kişiye ulaşmak durumundayız. Çünkü sıkıntımız çok büyük. Rumlar AB’nin rüzgarını arkalarına aldılar ve o rüzgarla adanın güneyinde ekonomik bölgeler ilan etmek suretiyle yeraltı zenginliklerine el koymaya çalışıyorlar ve büyük ölçüde bunu başardılar. Bundan sonra artık yapabileceğimiz bir fikir mücadelesidir, hukuk mücadelesidir. Silahla artık sonuç almanın dönemi geçti. Silahla bunu çözemeyeceğimize göre bilimsel olarak bütün dünyaya sesimizi buradan duyurmalıyız" diye konuştu.

20 Ekim Cumartesi günü son bulacak sempozyumda ayrıca Kıbrıs ile ilgili fotoğraf sergisi, özgün nakış işlemeleri sergilerinin yanı sıra anı pulu bastırılarak katılımcılara dağıtılacak.