Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce korunan alanların sürdürülebilir turizme açılması kapsamında ilk toplantı, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kocaoğlu, Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Orman Bölge Müdürü Ali Gökçöl, Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürü Salim Özdemir, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Osman Yöntem, PanParks Vakfı’nın Koruma Müdürü Vlado Vancura, turizmciler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.

ZENGİNLİĞİMİZ AVRUPA'DAN DAHA BÜYÜK

Toplantının açılış konuşmasını yapan Mustafa Kocaoğlu, deniz turizminin yavaş yavaş doğa ve eko turizme doğru kaydığını belirterek, bunun çok önemli olduğunu anlattı. Antalya’nın eko turizme yönelik kaynak değerleri açısından önemli olduğunu aktaran Mustafa Kocaoğlu, "Ülkemizde 4 bine yakın endemik bitki türümüz, 450’den fazla hayvan türümüz var. Bu zenginliğimiz tüm Avrupa kıtasından daha büyük. Bunları tanıtarak insanlara bunları göstermek ve bunlardan istifade etmelerini sağlamak en büyük vazifemiz" diye konuştu.

ANTALYA EKO TURİZME HİZMET VEREBİLİR

Vali Yardımcısı Recep Yüksel ise Avrupa’nın birçok ülkesinde bulunmayan doğal güzelliklere sahip olan Antalya’nın eko turizme hizmet verebileceğini belirtti. Toplantıda koruma alanlarının statüsüne zarar vermeyecek şekilde eko turizme nasıl kazandırılacağının konuşulacağını aktaran Yüksel, korunan alanların da turizme ve turistin kullanımına açılabileceğini kaydetti.

TÜRKİYE KORUNAN ALANDA ÇOK ZENGİN

Açılış konuşmalarının ardından Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü Antalya Şube Müdürü Osman Yöntem ile Arama Kurtarma Timi (AKUT) Akdeniz Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül birer sunum yaptı. Türkiye’de 40 milli park, 181 tabiat parkı, 105 tabiat anıtı, 31 tabiat koruma alanı, 79 da yaban hayatı geliştirme sahası bulunduğunu söyleyen Osman Yöntem, Antalya’da ise 5 milli park, 3 tabiat parkı, 3 tabiat koruma alanı, 9 tabiat parkı, 8 yaban hayatı geliştirme sahası, 4 örnek avlak sahası, 1 devlet avlağı, 1 yaban hayatı üretme istasyonu, 7 deniz kaplumbağası üreme kumsalı, 3 özel çevre koruma alanı ile doğal ve arkeolojik sit alanları ve muhafaza ormanları bulunduğunu anlattı.

TURİZM 12 AYA YAYILABİLİR

Antalya’daki korunan alanlarda rafting, doğa yürüyüşleri, dağ bisikletçiliği, dağ tırmanışı, yamaç paraşütü, dalma, foto safari ve kampçılık etkinliklerinin gerçekleştirildiğini vurgulayan Osman Yöntem, turizmin korunan alanlara yaygınlaştırılması halinde yerel insanların iş olanağı bulacağını, yerel ekonomiye katkı sağlayacağını, kırsal kesimde ulaşım ve iletişim gibi hizmetlerin gelişmesini sağlayacağını ve turizmin 12 aya yayılmasına imkan vereceğini belirtti.

TURİST SAYISI İKİ KATINA ÇIKARILABİLİR

Yürütülen çalışmalarla birlikte Antalya’daki korunan alanlara gelen turist sayısını önümüzdeki 5 yılda iki katına çıkarmak istediklerini dile getiren Osman Yöntem, "Bu tip toplantılar sonrası doğa turizmi ile ilgili kurumlar arası işbirliğini artırmak, katılımcı yöntemle stratejik ve eylem planının hazırlanmasını sağlamak, eksikliklerimizi görmek ve yeni fikirler elde etmek, turizm sektörünün beklentileri ile koruma mantığının ortak bir noktada buluşmasını bekliyoruz" diye konuştu.

EKO TURİZM AYRI DEĞERLENDİRİLMELİ

AKUT Akdeniz Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül ise eko turizmin kitlesel turizmin alt başlığı olarak değerlendirilmemesi, kendine has kurumsal yapısı, örgütlenmesi ve bürokrasisinin ayrı olması gerektiğini aktardı. Örgütlü olunmadığı için doğaya zarar verecek durumlarla karşılaşıldığını vurgulayan Yılmaz Sevgül, yurt dışında eko turizme yönelik yapılan çalışmalara değindi.

KIRSALDA YAŞAYANLAR EKONOMİK ANLAMDA KALKINIR

Eko turizmin geliştirilmesi sayesinde hem kırsalda yaşayanların cebine para gireceğini hem de marka bilinci yaratılabileceğini dile getiren Yılmaz Sevgül, "Ağrı Dağı’na yılda 2 bin 500 yabancı turist geliyor. Orada esnafla konuştuğunuzda PKK’dan nefret eder. Bilir ki o ekmek parasını engelleyecek. Çünkü 2 bin 500 turist oranın karnını doyuruyor. Bunların bilinçli olarak ön plana çıkarılması halinde doğudaki insanlara ciddi bir istihdam sağlanır. Bu nedenle bu tür değerlerin planlanmasının önemli olduğunu bilmenizi isterim" dedi.

Konuşmalar ve sunumların ardından tartışma bölümüne geçildi. Turizmciler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri yaşadıkları sıkıntılardan, eko turizmin nasıl geliştirilebileceği konusunu tartıştı.