İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının 'Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın' sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 200'üncü kez gerçekleştirildi. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınlarının oturma eylemine, İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, BDP, Barış Anneleri İnisiyatifi, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER), Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED, ESP ve KESK'e bağlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi.

KIZIL YILDIZLI SARI-KIRMIZI-YEŞİL ELDİVEN

200 haftadır kayıplarının akıbetini soran kayıp yakınlarına Diyarbakırlılar da destek verddi. Kayıp yakınlarından yaşlı bir kadının sarı-kırmızı-yeşil ve ortasında kızıl yıldız bulunan eldiven giydiği görüldü. Oturma eyleminde üzerinde kayıp fotoğraflarının bulunduğu büyük pankartın yanı sıra, 'Kayıplar bulunsun, failler yarglansın' ve 'Kaybedenler kaybedecek' yazılı pankartları açıldı.

4 YILDIR KAYIPLARIN BULUNMASI İÇİN OTURUYORLAR

Oturma eylemi öncesi konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, kayıpların bulunup, faillerinin yargılanarak cezalandırılmaları için kayıp yakınları ile birlikte tam 200 haftadır seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirterek, tüm çabalarına rağmen hükümetin bu sese yanıt vermediğini söyledi. 1990'lı yıllarda devletin görevlileri tarafından gözaltına alınıp kaybettirilen binlerce insandan yaklaşık 20 yıldır haber alınamadığını kaydeden İnceören, şöyle dedi:

"Kayıp yakınları her kapı açıldığında kayıplarının geldiği umuduyla kapıyı açmakta çocukları hala babalarının bir gün geleceğinin umudunu taşımaktadırlar. Bu hayatı adeta çekilmez kılmaktadır. Kayıpların akıbetleri kayıp yakınlarının bu durumuna son vermek için bulunmalıdır. Bu acıyı dindirmek insanların bayramlarda ziyaret edecekleri bir mezarlarının olması için kayıpların bulunması gerekmektedir."

"DEVLET KAYIP YAKINLARINDAN ÖZÜR DİLEMELİ"

İnceöğren, 1990'lı yıllarda gözaltında kaybettirilen insanların gözaltına alınması sırasında çok sayıda görgü tanığının anlatımının bulunduğunu ve dönemin yetkili isimlerinin bu anlatımlarda yer aldığını söyledi. İnceören, şöyle dedi:

"Buna rağmen devlet erkini kullanan kişiler bu isimlerin yargı önüne çıkarılmasına engel olmaktadırlar. Çünkü 90 yıllarda işlenen tüm cinayetler belli bir devlet politikasının sonucunda işlenmiş cinayetler olduğunu artık herkesin kabul ettiği bir realitedir. Devletin Kürt sorununa bulduğu çözümün bir sonucu olarak devlet görevlileri tarafından binlerce insanın öldürülmesi sonucunu doğuran bu politikaların artık kamuoyuna açıklanması, benzer süreçlerin tekrardan yaşanmamsı için hayati önem taşımamaktadır. Bu nedenle binlerce insanın devlet görevlilerince vahşice katledildiği karanlık dönemle topyekun yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve devletin kayıp yakınlarından özür dilemesi gerekmektedir."

"DOSYALAR ZAMAN AŞIMINA UĞRAŞABİLİR"

1990'yıllarda binlerce insanın katledilmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu öne süren İnceören şunları söyledi:

"Devlet geleneğine ve pratiğine baktığımız zaman bu cinayetlerinin üstünün örtülmesinin en kolay yolu zaman aşımı gerekçe gösterilerek dosyaların kapatılmasıdır. 20 yıllık zaman aşımı, 2013 ve 2014 itibari ile dolmaktadır. 20 yıllık zaman aşımı dolup birkaç hakimin yorumuna bırakılmayacak kadar önemli olan bu cinayetlerin, insanlık suçunun bir an önce açığa çıkarılması gerekmektedir. Bunun için devletin arşivlerini açmasını istiyoruz. Darbeler ile ilgili yürütülen bazı soruşturmalarda bölgede işlenen cinayetlerle ilgili elde edilen deliller neden kamuoyu ile paylaşılmıyor, Ergenekon sanıklarına burada işledikleri cinayetler ile ilgili neden hesap sorulmuyor merak ediyoruz. Soruyoruz; acaba Kürtler'e karşı işlenen suçlar kendisini hukuk devleti olarak nitelendiren Türkiye Cumhuriyetidevleti için bir anlam ifade etmiyor mu? Zaman aşımı dolmadan tüm faillerin yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz."

TOPLU MEZAR GERÇEĞİYLE YÜZLEŞİLSİN

1990'lı yıllarda gözaltına alınıp katledilen binlerce insanın bölgede bulunan toplu mezarlarda olduğunu bildiklerini sözlerine ekleyen İnceören, "Zira, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nin girişimleriyle Kulp'un Bağcılar Köyü'nde, Kulp'un Alacaköyü'nde, Lice'de, Batman'da ve bölgenin diğer yerlerinde açılan toplu mezarlardan bunu anlamaktayız. Bu nedenle devletin artık toplu mezar gerçeği ile yüzleşmesi gerekmektedir. Toplu mezarların tamamının usulüne uygun açılarak kayıplarının tamamının bulunmasını istiyoruz. Toplu mezarlar açılmadan, kayıplar bulunmadan, failler yargılanmadan, geçmişle yüzleşilmeden, toplumsal barışın tesisi mümkün değildir" dedi.

Yapılan 5 dakikalık oturma eylemi sırasında kayıp yakınları adına faili meçhul cinayete kurban giden Ali ve Mehmet Tekdağ kardeşlerin ablası İffet Mutaş, Kürtçe konuşma yaptı. 200 haftadır bu alanda oturduklarını belirten Mutaş, bu süre içerisinde bu eylemi sürdürmeye devam ettiklerini söyledi. Annelerin yüreğinin yandığını ifade eden Mutaş, güçleri olduğu sürece, damarlarında kan dolaştığı sürece kayıplarını aramaya devam edeceklerini dile getirirken devletin halka zulüm etmeye devam ettiğini iddia etti.

Kayıp yakınları oturma eyleminin ardından dağıldı.