Geçen yıl temmuz ayında, iddiaya göre eşiyle gittiği Karabağlar İlçesi'ndeki bir müzikholde gözaltına alınan Fevziye Cengiz, götürüldüğü karakolda polis memurlarından dayak yediğini, hakarete uğradığını, tehdit edildiğini belirterek şikayetçi oldu. Fevziye Cengiz'in polis merkezinde yediği dayağın güvenlik kamerası görüntüleri medyada yeralınca, kamuoyunun tepkisini çekmişti.

Fevziye Cengiz hakkında üç polis memurana karşı işlediği suçlardan dolayı TCK 86/2-3-C ve TCK 125/1-3-A madelerine göre Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Polis memurları hakkında da önce Sulh Ceza ardından, görevsizlikle Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Asliye Ceza Mahkemesi de görevsizlik kararı ile dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Polis memurları H.Y., B.S., T.D. ve N.A. 'İşkence ve eziyet' suçundan yargılanacakları dava 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde ekim ayında görülmeye başlanacak.

Karşılıklı bu davalarından sonra olay yeni bir davanın daha konusu oldu. Olayın olduğu tarihte Fevziye Cengiz'in karakolda dayak yerken gösteren görüntülerle ilgili, Memur Savcısı Alaattin Dokur, rapor hazırlamaları için Emniyet Müdürlüğünde görevli üç polisi bilirkişi olarak atadı. Bilirkişi olarak atanan İzmir Emniyet Müdürlüğü Bilgi İşlem Şubesinde görevli komiser yardımcısı M.D., polis memurları M.K. ve Ü.S. iddiaya göre yanlı rapor yazdıkları iddiasıyla haklarında Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlattı. Soruşturmayı tamamlayan savcı, üç kişi hakkında 'Delilleri karartma' suçundan 9 ay ile 7.5 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle yargılanamaları için dava açtı.

Bugün, İzmir 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya tutuksuz yargılanan polis memurları M.D., M.K. ve Ü.S., ile avukatları Gülseren Menek ile Fevziye Cengiz'in avukatları Hanife Yıldırım, Aysun Koç ve Hanife Çobanoğlu katıldı. Cengiz'in üç avukatı davaya müdahil olarak katılmak istediklerini belirtti. Hakim, Faruk Çalışkan, müdahillik taleplerini yerinde bulup, kabul etti.

GÖRDÜKLERİMİZİ RAPORDA BELİRTTİK

Suçlamalararı kabul etmeyen komiser yardımcısı M.D., “Savcılığın yazısı ile kamera kayıtların incelenerek ön inceleme raporu vermemiz istendi. Gelen üst yazıda görevli memura hakaret ve tehdit suçlarından dolayı ön inceleme raporu tanzim edilmesi yazıyordu. Bu yazıya bağlı kalmadan meydana gelen olayla ilgili olarak Karabağlar karakolundaki görüntülerin tümü üzerinde inceleme yaptık. Bu incelemeye göre 25 kare fotoğraf ve fotoğrafta gözüken olaylarla ilgili herhangi bir hukuki değerlendirme yapmadan, gördüğümüz olayları tamamen tarafsız olarak gerekli şekilde belirttik. Bu görüntülerde geçen fiziki müdaheleyi de raporumuza konu ettik. Fiziki müdahale kavramını olaya karışan bütün şahıslar için kullandık. Bu fiziki müdahaleden kastımız darp ve dövme olayıdır. Basına yansıdığı şekilde de bütün elde edilen deliller bizim savcılığa verdiğimiz CD üzerinden gitmektedir. Savcılığın kovuşturmaya gerek görmediği polis memurları hakkında da açılan ve gerekçeli kararda da bilirtildiği gibi dava bizim ön inceleme raporuna dayanılarak açılmıştır. Ancak Savcılık bu CD'leri incelemeden hakkımızda dava açmıştır. Karakolda görevli polis memuru N.A. da bizim ön inceleme raporumuzda vardır. Bu olayda herhangi bir montaj ya da kesinti yapmadık, görüntüleri tamamen ham olarak 6 CD olarak savcılığa teslim ettik. Ayrıca görüntülerin izlenmesi için de gerekli programları da sunduk” dedi.

GÖRÜNTÜLERDE MONTAJ İŞLEMİ YAPILMADI

Polis memuru M.K. de “Bu olaydan sonra görev yerim değişti. Rapor hazırlamamız yönünde yazı gelir gelmez, karakola gidip inceleme yaptık. Kamera kayıt cihazındaki 6 saatlik görüntülerinin tamamını 6 DVD'ye aldık ve o şekilde tespit yaptık. Bu CD'ler hazırlanırken, kamera kayıtlarındaki görüntülere aykırı olarak kesinti ya da montaj işlemi yapılmadı. Düzenlediğimiz rapor gerçeğe uygundur. Fiziki müdahale herkes için tespit edildi ve rapora aynen geçildi. Bu fiziki müdahale kavramı içinde ayrı ayrı tekme, tokat gibi hukuki vasıflandırma yapmadık. Sunduğumuz görüntüler dışında farklı görüntüler yoktur. Biz her ne kadar bilirkişi olarak lanse ediliyor isek de yemin zaptımız yok. Bu konuda her hangi bir ücret almadık. Biz sadece Emlniyet ve Savcının talimatını ivedilikle yerine getirdik. Bu işlem sırasında hukuki nitelendirme yapmadık. Aslında bizim görüntülerimizden sonra Nöbetçi Savcılıkça yeniden yapılan incelemede, Adliyedeki bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda bizimkiler arasında hir hangi bir fark göremedim. Bu olaydan sonra şube müdürümüz A.A., bize görev veren savcı Alaatin Dokur'un kendisinin de CD'leri tam olark izlemediğini söyledi. Bunun ne derece doğru olduğun bilmiyorum. İkisinin arasında geçen bir konuşmadır, bize bu şekilde yansıdı” dedi.

POLİSİN PERDEYİ ÇEKMESİ GÖRÜNTÜ CD'SİNDE VAR

Diğer sanık Ü.S. de, ifadesinde “Raporu hazırlayıp, savcıya teslim ettik. Savcı raporu gördü, “Bu benim için yeterlidir' dedi. Resmi polisin perdeyi çekmesini rapora yazmadık. Ancak bu görüntü de CD'de var. Onun bir delil teşkil edeceğini hukuki bilgimiz eksik olduğu için raporumuzda belirtmedik” dedi.

Sanıkların avukatı Gülseren Menek, savcı Alaattin Dokur hakkında HSYK'nın soruşturma başlatmasının ardından, müvekkileri hakkında dava açıldığını, şube müdürü A.A.'nın da bu olayn ardından Muş'a tayin edildiğini, polis memuru İ.Ç. ile birlikte tanık olarak dinlenmesini istedi. Hakim, bir sonraki duruşmada Fevziye Cengiz ve emniyet müdürü A.A. ile polis memuru İ.Ç.’nin dinlenmelerine karar verip duruşmayı temmuz ayına erteledi.



BK(İÖ/AAA)(FOOĞRAFLI)