10 yıldan bu yana mide rahatsızlığı çeken, ilaçlarla tedavisini sürdürüp şikayetleri geçince hastalığını unutan Aysel Anaç’ta bir yıl kadar önce yutma güçlüğü başladı. Anaç, ilaç içerek iyileşmeye çalıştı ancak şikayetleri aksine arttı. Yutma güçlüğü zaman ilerledikçe katı yiyecekleri yemesine bile engel olmaya başladı. Çocukları Ebru Cansızca ve Kadir Anaç, yutma zorluğuna 'psikolojik' denmesine karşın, şikayetleri geçmeyen anneleri için seferber oldu.

ÜÇ SANTİMLİK TÜMÖR

Ulaşabilecekleri herkese, her bilgiye ulaşıp annelerine şifa arayan kardeşler, başvurdukları aile hekiminin anesteziyle uyutularak endoskopi yapıldığını söylemesi üzerine soluğu İzmir’de aldı. İzmir Kent Hastanesi’nde yapılan endoskopide yemek borusunda üç santimlik tümör belirlenen Aysel Anaç, Prof. Dr. Sinan Ersin tarafından laparoskopik yöntemle ameliyat edildi. Anaç'ın, yemek borusundaki tümör çıkarılıp, midesinden yeni yemek borusu yapılarak hayatı kurtarıldı.

"DÜNYAM KARARDI"

Kızı ve oğlunun ısrarları sayesinde hastalığının ortaya çıktığını belirten Aysel Anaç, “Yıllardır midemden yana dertliyim. Yara var, ödem var diyorlardı. Ağrı kesici, koruyucu ilaç içer, şikayetim geçince midemi unuturdum. Ama bu defa sorun farklıydı. Lokmalarım küçüldü, katı yiyecekler yiyemez oldum. Haplarımı bile kırarak içer hale gelmiştim. Korkularıma rağmen çocuklarım iyi olayım diye her yola başvurdular. Çok korktuğum endoskopiyi yaptırabilmem için çok araştırdılar. Endoskopide 'parça alındı, kanser hücreleri görüldü' dendiğinde dünyam karardı, bir anda hayata küstüm. Ama çocuklarım bana güç verdi. Bugün iyiysem, sağlıklıysam bunu çocuklarıma ve doktoruma borçluyum” dedi.

"YUTMA GÜÇLÜĞÜ VARSA MUTLAKA ENDOSKOPİK İNCELEME YAPILMALI"

İzmir Kent Hastanesi Genel Cerrahı Prof. Dr. Sinan Ersin, yutma güçlüğünün yemek borusu kanserinin en önemli alarm belirtisi olduğunu belirterek, “Hastanın mide şikayetlerinin bu hastalığıyla bir ilgisi yok. Bu sonradan başlayan ayrı bir şikayet. Yutma güçlüğü yemek borusu kanserlerinin en önemli, alarm belirtisidir. Eğer bir kişide yutma güçlüğü varsa mutlaka endoskopik inceleme yapılması gerekir. Şikayet tekrarlarsa, daha önce yapıldı bir şey çıkmadı denmesi son derece yanlıştır, tehlikelidir. Her defasında endoskopi yapılması gerekir" diye konuştu.

"HASTANIN ŞANSI; ÇOCUKLARININ ISRARCI DAVRANMASI"

Bu hastanın şansının çocuklarının ısrarcı davranıp annelerine endoskopi yaptırması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ersin şöyle devam etti:

"Eskiden hasta uyutulmadan endoskopi yapılıyordu. Hala uyutulmadan yapan merkezler var ama sayıları iyice azaldı. Geçmişten kötü bir şöhreti olduğu için hastalar erdoskopiyi sevmiyorlar, korkuyorlar ve kaçıyorlar. Oysa bu hastadaki gibi erken tanıyla hastalık yakalandığında açık operasyona bile gerek kalmadan laparoskopik yöntemle kanserli yemek borusunu çıkarabiliyoruz. Türkiye’de yemek borusu kanseri tanısı hastalara çok geç konuluyor. Tümör çok büyüdüğü zaman da açık operasyonda bile zor çıkarılıyor. Genel olarak yemek borusu kanserlerinin yarısı daha tanı anında çıkarılma şansını kaybetmiş oluyor. Kalan yüzde 50’sine cerrahi uygulayabiliyoruz. Laparoskopik cerrahi yöntemi uygulayabildiğimiz hasta çok az oluyor. Aysel Anaç bu yönteme uygundu, kanserli yemek borusunu açtığımız delikten çıkardık, mideden yemek borusu oluşturduk. Ameliyatın haftasında taburcu oldu, ikinci günü sulu gıdalarla beslenmeye başladı. Önümüzdeki hafta yavaş yavaş yumuşaktan daha katı gıdalara geçecek, normale dönecek. Açık yöntemle bu ameliyatı gerçekleştirseydik bu kadar çabuk sonuç alamazdık. Aysel hanım, çocuklarına çok şey borçlu.”