Hak-İş'e bağlı Hizmet-İş Sendikası ile Antalya'nın Kepez Belediyesi arasında toplu iş sözleşmesi töreni düzenlendi. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kepez Belediye Başkanı AK Parti'li Hakan Tütüncü, Hizmet-İş Antalya Şube Başkanı Murat Pilevne, belediye ve sendika yöneticileri ile işçilerin katıldığı törende, dördüncü döneme ilişkin sözleşmeye imza atıldı. Sözleşmenin imzalanmasının ardından konuşan Kepez Belediye Başkanı Tütüncü, bu sözleşmeyi diğer devlet kurumlarından önce imzalamaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Tütüncü konuşmasının ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısı nedeniyle törenden ayrıldı.

İŞÇİ SAYISI GİDEREK AZALIYOR

Daha sonra kürsüye çıkan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise Hakan Tütüncü'ye teşekkür ederken, işçi-işveren ilişkilerine önümüzdeki dönemde yeni bir boyut getirilmesi gerektiğini belirtti. 18'inci Yüzyıl ile 20'nci Yüzyıl'a damgasını vuran klasik sendikal anlayışın yerine yeni bir anlayışın inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Mahmut Arslan, "2002 yılında kamuda çalışanların toplam sayısı 595 bindi. Bugün bu rakam 350 bine inmiştir. Yaklaşık 300 bine yakın kamu çalışanının yerine yeni işçi alınmamış. 5 yıl sonra bugün 350 bin olan belediye ve kamuda çalışanların sayısı 200 binlerin altına düşecek. Sistem böyle yürüyor. Dolayısıyla buna karşı bir çözüm bulmamız gerekiyor" diye konuştu.

CİDDİ TEHDİTLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Türkiye'deki 11 milyon sigortalı işçinin bugün sadece 880 bininin sendika üyesi olduğunu dile getiren Mahmut Arslan, şöyle dedi:

"12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye'de 2 milyon 200 bin sigortalı çalışan vardı. Bunların yaklaşık yüzde 50'si sendikalara üyeydi. Bugün 11 milyon sigortalının sadece 880 bini sendikalara üye. Peki bu insanlar sendikaları beğenmediği için mi üye olamıyor? Hayır sendikalaşmanın önünde engel oluşturulduğu için. Bu engelleri aşamazsak, yeni sendikalar yasasını çıkaramazsak 2 yıl sonraki toplu sözleşme törenlerinde bu rakamların daha da aşağıya düştüğünü göreceğiz. Onun için ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Ayakta kalmanın yolu yeni yollar açmaktan geçiyor. Biz bütün işçilerin sorumluluğunun üzerimizde olduğunun farkındayız. Türkiye her alanda büyüyen ve gelişen bir ülke konumunda, ancak aynı şeyi sendikacılık konusunda söylemek mümkün değil."

DAVA SÜRECİNİ SÜRDÜRECEĞİZ

Hak-İş Genel Başkanı Arslan, konuşmasında Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda da bulundu. 12 Eylül darbesinin failleriyle ilgili başlatılan yargı sürecine değinen Mahmut Arslan, bunun 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinin bir sonucu olduğunu kaydetti. 1980 yılında darbeyi yapanların ilk önce Hak-İş'in faaliyetlerini yasakladığını aktaran Mahmut Arslan, şöyle devam etti:

"7 numaralı bildiri ile Hak-İş, DİSK ve MİSK'in faaliyetleri durduruldu, mal varlıklarımıza el konuldu, bütün elimizdeki avucumuzdaki hesaplara el konuldu. Faaliyetlerimiz men edildi. Toplu sözleşmelerimiz yasaklandı. Tam 1984 yılına kadar sendikal faaliyet yapamadık. Sendikalarımız çökertildi. Sendikacılarımız yargılandı. Haklarımızda soruşturmalar açıldı. Bir hiç uğruna sendikalarımız kapalı tutuldu. Burada gerçekten çok büyük mağduriyet yaşadık. Bugün 12 Eylül'ü yapan generallerin hakkında açılan davalara müdahil olduk. Mahkeme tarafından kabul edildi. Dava sürecini sürdüreceğiz. Türkiye bir daha o günlere geri dönsün istemiyoruz."

DARBELERLE YÜZLEŞİLMELİ

Şu an emekli orgeneraller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasının Türkiye'nin darbelerle yüzleşmesi anlamında büyük önem taşıdığına değinen Mahmut Arslan, "Bugün '94 yaşındaki bir generali yargılamakla elinize ne geçecek' diyenlere şunu söylememiz gerekiyor; Onlar sembol kişilerdir. Aslında bir zihniyetin yargılanması gerekiyor. Bir daha Türkiye'nin yeni 12 eylülleri yaşamaması için yeni bir anlayış geliştirmemiz gerekiyor. Kenan Evren'in 94 yaşında yargılanmış olması veya bir şekilde onun ötesinde bir anlam ifade etmesi gerekiyor. Biz Hak-İş olarak sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya değil, darbenin tüm faillerinin hesap vermesini istiyoruz. Kaybettiğimiz her şeyin geri gelmesine imkan yok. Ama en azından bundan sonrası için Türkiye'nin yeni bir adım atması gerekiyor. İşte bu adım bence darbelerle yüzleşmektir" diye konuştu.

GENERALLER BİZE KAN KUSTURDU

28 Şubat sürecinde de Hak-İş'in çok ciddi şekilde mağdur edildiğini vurgulayan Mahmut Arslan, şöyle konuştu:

"Sırf Hak-İş mensubu olduğu için işyerlerinde ne büyük tahribat yaşandığını ben yaşadım. 28 Şubat'çı generallere destek vermediğimiz, brifinglere katılmadığımız, beşli çetenin içinde yer almadığımız için adeta bize kan kusturdular. Bunun için bugün 28 Şubat süreciyle ilgili bir mahkeme süreci başlatılırsa orada da müdahil olacağız. Gerçekten bu yapılanlar, 28 Şubat'ın bizim üzerimize getirdiği ağır travmaları bu toplum hak etmemiştir. Bir daha yaşanmaması için, geleceğimizi yeniden inşa etmek için yeni bir anayasaya ihtiyacımız var."