İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen 65'i tutuklu 274 sanıklı Ergenekon Davası'nın 236. duruşmasında İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu dinlendi. Tutuksuz sanıklardan Adil Serdar Saçan'ın talebi üzerine dinlenen Ahmet İhtiyaroğlu, Ergenekon soruşturması kapsamında savcılık tarafından hakkında inceleme başlatıldığını, ancak takipsizlik kararı verildiğini söyledi. İhtiyaroğlu, "1982 yılında polis kolejine girdim. 1990'da mezun oldum. 1998 yılında da İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nü kuran ekip içinde yer aldım. Bu birimde 2003 yılına kadar çeşitli rütbelerde çalıştım. Organize şubede görev yaptığım dönemde bize sayısız ihbarlar geliyordu. Veli Küçük ile Sedat Peker arasındaki ilişki biliniyor ama ispatlanamıyordu" dedi. Üye hakim Hakim Çalmuk'un "Nasıl bir bağ, sevgi bağı mı?" şeklindeki sorusu üzerine tanık İhtiyaroğlu, "Örgütsel bir bağ. 2000 yılının sonunda birileri düğmeye bastı. Peker hakkında iddialar anlatılmaya başlandı. Peker'in Veli Küçük tarafından korunduğu yönünde çok çalışma yaptık. Peker, ilişkilerinin dostluktan olduğunu söylerdi. Ama yer altındaki, üçüncü şahısların telefon konuşmalarına yansıyanlara göre Peker'in korunduğu şeklindedir. Peker'in işlediği eylemlerin Veli Küçük tarafından korunduğu iddiası vardı. Ama bunu delillendiremiyorduk" şeklinde konuştu. Sorular üzerine tanık İhtiyaroğlu, "5 yıla yakın örgütlü suçlar alanında çalıştım. Modern polisliği biz getirdik. Bu şekildeki fezlekeleri, ilk biz kullandık. Sorgu ve tahkikatta iyi olduğumu söylerler. Benim hafızam çok iyidir. Allah vergisi bir sorgulama yeteneğim var" diye cevap verdi.


ABDULLAH ÇATLI'DAN SÖZ ETMİŞTİ


İhtiyaroğlu, 2001 yılında Tuncay Güney'in "change oto" kapsamında gözaltına alınmasının ardından gelişen sürece değinerek, "2001 yılında il dışında görevdeyken o dönemin şube müdürü Adil Serdar Saçan beni arayarak merkeze çağırdı. Tuncay Güney Asayiş Şube'de, gözaltındaymış, Veli Küçük'ün adından söz etmiş. 'Siz beni gözaltına alamazsınız, o araba Veli Küçük'e gidecekti' diyordu. Ergenekon'dan söz etmiş, 'Ergenekon'un lideri Veli Küçük, beni buradan alır. O araba Veli Küçük'e gidecekti' şeklinde konuşuyormuş. O dönemde İstihbarat Şube'de bu konularla ilgili çalışıyormuş. İstihbaratın adamları asayişin nezaretinde Güney ile yatmışlar. Operasyon yanabilir mantığıyla Güney'i nezarette susturmuşlar. İstihbarattan Hakan Ünsal Yalçın, 1 yıldır Güney'i takip ettiklerini söyledi. Güney pasif gaydı. Onun ilişki görüntüleri dahi yapılan aramalarda ele geçirilmişti. İstihbaratın operasyon yetkisi yoktur. Bu nedenle dosya organize şubeye verildi. Saçan, Güney'in sorgusuna benim girmemi istedi. Güney'e, kafasında bir kurgu varsa, dağıtması, rahatlaması için önce hayat hikayesini anlattırdım. Güney 'Ergenekon'dan söz etti. Soyadı Ergenekon olan bir albayın kurduğunu, kendi soyadını verdiğini, Veli Küçük'ün de buna bağlı olduğunu, söyledi. Konteynerlarla Irak'a silah getirdiğini, Barzani'ye, Talabani'ye ve PKK'ya verdiğini, silahların 'Ergenekon'a ait olduğunu söyledi. Susurluk kazasını Veli Küçük'ün yaptırdığını, Sabancı cinayetini anlattı. Güney her şeyi ve kendisini de anlatıyordu. Bu suçlu psikolojisine aykırıydı. Sabancı cinayetiyle ilgili anlattıkları dikkatimi çekti. Doğru söylemediği anlaşıldı. Abdullah Çatlı'dan söz etmişti. Ben Haluk Kırcı'nın sorgusunu yaptım. Kırcı'ya açık bir şekilde 'Çatlı yaşıyor mu?' diye sordum. 'Öldüğü ağabey' dedi. Cesedini gören kimse yok deyince, 'Ben gördüm' dedi. Çatlı'nın kafası arabanın tavanına çarpmış" ifadelerini kullandı. Sorular üzerine istihbarat şubenin çalışma şeklini de anlatan İhtiyaroğlu, "İstihbarat telefon konuşmalarında duyduğu şeyleri olmuş kabul eder. Suç olmuş mu, olmamış mı bakmaz. Soruşturma yapma yetkileri yoktur" diye konuştu.


Duruşma İhtiyaroğlu'nun tanık olarak dinlenmesi ile devam ediyor.


(BB)