Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Aydın Üniversitesi tarafından düzenlenen " Bürokratik Cumhuriyet'ten Demokratik Cumhuriyet'e" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Çelik, konuşmasının başında Nevruz'u kutladı. Çelik, "Bugün 21 Mart. Dünyanın kuzey yarım küredeki önemli bir kısmı yeni bir hayata uyanıyor. Kış mevsimi geride kalıyor. İlkbahara giriyoruz. Nevruz denilen budur. Nevruz 'u bayram kabul edenlerin kutladığı bir bayramdır. Nevruz bir çatışma kin nefret değildir; olmamalıdır o hale de getirilmemelidir " diye konuştu.


BİR ÜLKENİN KANUNLARININ GÜZEL OLMASI YETMEZ


"Bizim adımızın başında Cumhuriyet olması bizi gerçekten Cumhuriyet yapar mı ? Bizim anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik bir sosyal hukuk devletidir" diyen Hüseyin Çelik, şöyle konuştu:


"Teoride bu böyle ama; tek başına isim olayı bitirir mi ? Eski bir hukuk kuralı vardır. Yani isim değiştirmekle gerçeği değiştirmezsiniz. Namık Kemal'in bir örneği vardır. 'Simsiyah bir zenci kadına Gülbeyaz adı vererek beyazlatamazsınız ' demiş. Yani adı Zeki olanları tenzih ediyorum. Adamın adı Zeki ama suratından aptallık akıyorsa ona Zeki denilemez. Dolayısıyla isim ve resimden ziyade öz mana ve içerik önemlidir. Uygulama önemlidir; bir ülkenin kanunlarının güzel olması da yetmez. Konfüçyus der ki; hükümdar adil olursa kanuna gerek yoktur. İstediğiniz kanunu çıkarın onu uygulayacak bir mentalite yoksa kanunun bir anlamı yoktur. Bize gelince nedir bürokratik Cumhuriyet ? Bütün bürokratik Cumhuriyetlerde parlamentolar vardır. Seçimle gelirler.Suriye'de Hafız Esad referandum yapardı. Yüzde 99.9 çıkardı. Yıllar yılı tek partili dönemde bizim seçimler de böyleydi."


DANIŞTAY'A 'YERİNDELİK DENETİMİ' ELEŞTİRİSİ


Çelik, Türkiye'nin darbeler döneminde kötü bir virüs kaptığını söyleyerek, " Maalesef Türkiye böyle kötü bir virüs kaptı " dedi. Çelik, " Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazar meclisin duvarında. 1960 darbesiyle birlikte şöyle bir gelenek yerleşti. Halk, ister 400, ister 600 milletvekiliyle iktidar yapsın bürokratik cumhuriyet halkın önüne takozlarla engeller konuldu. Siz bir idari işlem yaparsınız Danıştay bunu iptal eder. Bunlar bürokratik cumhuriyeti yaşatacak şekilde şekillendirilmiş. Hükümet bir karar alıyor. Danıştay yerindelik incelemesi yapıyor. Mevcut yasalar uygun mudur değil midir bunun denetimini yaparsınız. Bu yerindelik denetiminde 10 yıllık Ak Parti iktidarında bu ülkenin zararı 600 milyar dolardır " diye konuştu.


Çelik, " Türkiye'de eğitim sağlık bütün herşeyi dahil edin bizim yapabildiğimiz kamu yatırımı 30 milyar dolardır. 600 milyar dolar sadece yerindelik denetiminden dolayı zarar vardır. Bürokratik Cumhuriyetin devamı bu kurumlar eliyle devam ettirilmeye çalışılıyor. Tek parti iktidarı döneminden itibaren devlet ideolojisi oluşturuldu ve herkese kabul ettirlmeye çalışıldı. Bürokratik Cumhuriyette tek tip giyinme herkese aynı şeyleri düşünme mecburiyeti getirilir. Herkes aynı tornadan geçmiş şekle sokulmaya çalışılır. Mili Eğitim Bakanlığı büyük bir torna tezgahı olarak algılanmış. Eğitilmesi gereken 20 milyon kişi ise, adeta bürokratik cumhuriyet tarafından kereste gibi görülmüştür " dedi.


" YARGININ FİZİĞİ DÜZELTİLDİ; KİMYASININ DÜZELTİLMESİ GEREKİR "


Genel Başkan Yardımcısı Çelik, " Cumhuriyet tek başına bize yetmez. Cumhuriyet bir yönetim biçimidir. Başına getirdiğimiz sıfattan anlaşılır. Onun için bizim Cumhruiyetimizi demokrasiyle taçlandırmak gibi bir durumumuz var; yoksa biz de muz cumhuriyeti olarak devam ederiz. Sizin de bizim de hiçkimsenin bunu tercih ettiği kanaatinde değilim " dedi.


ASLA KARAMSARLIĞA KAPILMAYIN


Türkiye'nin sancılı bir dönemden geçtiğini belirten Çelik, " Türkiye'de bir sancı yaşanıyor. Güçler ayrılığının yerli yerine oturması için bir mücadele var bugün Türkiye'de. Yaşanan sancı aslında bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçisin sancıları. Asla karamsarlığa kapılmayın. Türkiye yarınlarda da çok daha iyi olacaktır. Türkiye demokratik açıdan da daha iyidir; hukuk sistemimiz açısından da daha da iyidir " diye konuştu.


Hukuk sisteminde yanlışlıklar olduğunu kaydeden Çelik, " Hukukta da zaman zaman yanlışlıklar var. 12 Eylül 2010 seçimleriyle HSYK'nın yapısı değişti diye hukuk sistemimiz yargı sistemimiz güllük gülistanlık olmadı. Yargı bağımsız olmalı bizim hükümetten önce yargı bağımsız değil, bakımsız yargıydı. Fiziği düzeltildi, kimyasının düzeltilmesi gerekir. Kimyasını düzeltirken de gürültü çıkabilir. Alışkanlıkları yok etmek, paslı çivileri çıkarmak zordur. Gacır gucur ses yapıyor. Bu memlekette bu paslı çivileri çıkarmak zorundayız. Birçok yanlışlığa bize alıştırmışlar bunlar bize doğru olarak benimsetilmiş biz bunları doğru olarak kanıksamışsız " dedi.


" BEŞAR ESAD'IN DA AKIBETİ KADDAFİ GİBİ OLACAK YA DA BAŞKA BİR ÜLKEYE KAÇACAK "


" Kimsenin sözüyle bir ülkeye askeri hareket yapacak değiliz" diyen Hüseyin Çelik, şunları söyledi:


"Bugünkü dünyada yumuşak düzen çok daha etkilidir. 'Bize ne Suriye'den ' diyebilir birileri. Evin sahibi 'Ben evimi yakarım' diyor. Sen evini yakarsan benim evime sıçrama ihtimali yüksektir. Evini yakan Beşar Esad'ın çıkardığı yangında benim ülkemden sıçramalar başladı. Dün itbariyle 17 bin sınırına dayandı ama biz onların hepsine insani yardım yapıyoruz. Beşar Esad'ın görevlendirdiği muhalifler tarafından sıkıştlırılanlar da bize sığınıyor. Onlara da yardım yapıyoruz. Bizim Suriye toplumuyla değil, daha fazla demokratik özgürlük isteyen insanlara karşı topla tüfekle saldıran Beşar Esad yönetimiyle sorunumuz var. Beşar Esad'ın daha fazla dayanabileceği kanaatinde değilim. BM Güvenlik Konseyinde Suriye'yi ayakta tutan Rusya ve Çin'dir. Çin bu konuda ısrarlı değil zaten ve Beşar Esad akıbeti ya Kaddafi'nin akıbeti gibi olacak veya kaçıp bir ülkeye gidecektir. Sayın Başbakan defalarca kendisini aradı. Ben Suriye meselesinin bize çok büyük bir sıkıntı çıkarmayacağını, bir sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Türkiye eskisi gibi yönlendirilen sürüklenen bir ülke değiliz."


AÇILIMLAR BDP YA DA PKK MEMNUN OLSUN DİYE DEĞİL


Terörle mücadeleyle ilgili de konuşan Çelik, " Kürt meselesiyle ilgili yaptığımız açılımlar BDP ya da PKK memnun olsun diye değil. Demokrasi için yapıyoruz bunları. Ama kimse kusura bakmasın. Aynı zamanda da terörle mücadelemiz devam edecek. Ben de bir şekilde kandırılarak dağa çıkan gençlerin ölmesini istemem ama silaha karşı mücadele silahla olur " dedi.


" KAMU MALINA ZARAR VEREREK BAYRAM OLMAZ Kİ "


Nevruz ile ilgili de bir açıklama yapan Çelik, " BDP Genel başkanı bir açıklama yaptı. Nevruz sadece bir günün adı değildir. Bahar sadece bir etnik grup için gelmiyor. Bütün insanlık için geliyor. Biz şimdi kendimizi tabiatın koynuna atacakken kardelenlerle mutlu olmak varken, hayatımıza yaşama sevinci hakim olacakken siz bugünü bir kalkışmanın günü olarak kabul edeceksiniz ortalığı yakıp yıkacaksınız sonra da bize mani oluyorsunuz diyeceksiniz " diye konuştu.


" Eylem bir hak " diyen Çelik, " Eylem bir haktır ama kamu malına zarar vererek bayram olmaz ki. Bayramın ruhu bu mudur ? Türkiye'nin her tarafında resmi olarak Nevruz kutlaması var. Resmi bayramlaşmayı istemiyorsunuz. Ben 21' inde yapmam ben 18'sinde yaparım diyorsunuz. Kamu düzeni diye birşey var. Bir provakasyon duyumu alınmışsa orada bizatihi o eyleme katılacak olan insanların güvenliğinden kamu otoritesi sorumlu değil mi ? Onun için polisimizin kimseyi dövmesini istemem bunu yaparsa elim iki yakalarındadır. Ben partinin sözcüsü olarak İçişleri bakanını göreve davet ediyorum " şeklinde konuştu.


PÇK-ÖA  (MK) (FOTOĞRAF)