Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yozgat'ta AK Parti il kongresinde konuştu. Bozdağ, hükümetin icraatları ile ilgili bilgiler verdikten sonra, muhalefetin yolsuzluk eleştirilerine yanıt verdi. Bozdağ, şunları söyledi:

"Yolsuzluk olsaydı bu hizmetler olur muydu? Allah'a hamdolsun, 10 yıla yakındır hükümetiz, tek başına iktidarız. Bu ülkenin kaynaklarını kullanıyoruz, milletin hakkını hukukunu koruyoruz. Bugüne kadar bir sürü gensoru getirdiler Meclis'e, ama yolsuzlukla alakalı milletimizin yüzüne bizi bakamayacak hale getiren hiçbir iddiayı dile getiremediler, dillendiremediler. Bir yolsuzluk olsa, dokunulmazlığı var miletvekillerinin, ama fezleke düzenler savcılar. Fezleke dahi yok, bir şey yok ama bunların dilinde iftira var. Biz iftira siyaseti ile yarış yapamayız. Biz hizmet siyaseti ile hizmet yapacağız. Hizmette yarış yapacağız. Kim iftira yapıyorsa, onları da iftira çamurunun içerisinde debelenmeleri için baş başa bırakacağız. Ama biz milletimize hizmete, milletin hakkını, hukukunu korumaya özen göstererek yolumuza devam edeceğiz. Bizim işimiz hizmet kervanı ile ilgilidir. Biz kervan yerine, hizmet yerini bulsun diye uğraştık, bundan sonra da uğraşmaya devam edeceğiz."

"KİMSE ZORLA KURAN DERSİ OKUMAYACAK"

Kılıçdaroğlu’nun Bosna Hersek’te konuşurken yine bir çarpıtmada bulunduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, şöyle konuştu:

"Kılıçdaroğlu 'Zorunlu seçmeli ders olur mu?' diyor. Kur’an-ı Kerim ve peygamberinizin hayatı için. Bir defa seçmeli ders zorunlu olmaz. Sayın Kılıçdaroğlu, Kuranı Kerim ve Peygamberimizin hayatını öğreten ders seçilmesi zorunlu bir ders değil. Sadece seçilecek dersler arasından kanunen konulmuş dersler. Sen seçmeyebilirsin, seni zorlayacak kimse yok. Torunların okula gidiyor, onlar seçmeyebilirler. Sayın Kılıçdaroğlu’nun torunları zorunlu seçecek diye bir şey yok. O dersleri zorla aldıracak bir düzenleme yok. Ama maalesef çarpıtma yapıyor. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu, esasında CHP zihniyeti okullarda Kuran-ı Kerim ve Peygamber efendimizin hayatı seçmeli dersler arasında olsa bile onların okutulmasından rahatsızdır. Bütün bu rahatsızlığını kamufle etmek için Fatih projesini gündeme getiriyorlar. Bütün bu rahatsızlığı kamufle etmek için konuyu çarpıtıyorlar. Onunun için hiç çarpıtmayın, konu neyse bu millet biliyor. Kimse zorla Kur’an-ı Kerim dersini veya Peygamber efendimizin hayatını okumayacaktır. Kimseyi zorlayan bir düzenleme yoktur. Milletin gözünün içine baka baka çarpıtıyor."

MÜCADELEMİZ HUKUK DIŞI OLAN HER ŞEYİ ORTADAN KALDIRMAK

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu eleştirmeye devam eden Bozdağ, şunları söyledi:

"İki gündür başka bir konuyu konuşuyor, başbakanlıktan yazılan bir cevabı gündeme getirerek 'Başbakanlık beni fişlemiştir, AK Parti beni fişlemiştir' diye konuşmalar yapıyor. Ayıptır yahu, AK Parti seni ne zaman fişlemiş? Bizim bütün mücadelemiz hukuk dışı olan her şeyi ortadan kaldırmakla ilgilidir. Seni fişleyen AK Parti değil, seninle ilgili bu işlemleri yaptıranlar şu anda başlayan yargılama süreciyle ilgili 'İntikam alıyorlar' diye yargıyı itham edip, öte yandan 'Yargılanmasınlar' diye canhıraş destek verdiğin 28 Şubat sürecinin aktörleridir. Bu kadar olmaz. Genel başkansınız, milletin huzurundasınız, bu bir iftiradır, çarpıtmadan öte başka bir şeydir. 28 Şubat süreciyle ilgili yargılama devam ediyor. Devam etmesini bütün millet istiyor, sadece biz değil, CHP de MHP de istedi. Şşimdi yargılama süreci başlayınca herkes başka frekanstan konuşmaya başladı. Sayın Kılıçdaroğlu 'Ben mağdurum' diyor. Kılıçdaroğlu bu sürecin mağduru değil, o sürecin talimatlarını hayata geçiren hükümetler vardı. O dönemin hükümetleri onu taltif etti genel müdür yaptı. Esas mağdurları ise sayın Kılıçdaroğlu oluşturdu. Refahyol iktidarında işe alındılar diye işe alınan insanların ekmeklerini elinden aldılar" dedi.

"YIRTTIK ATTIK"

27 Nisan e- muhtırasının yıldönümü olduğunu da hatırlatan Bozdağ, bu konuda da şöyle konuştu:

"Bugün önemli bir gün, 27 Nisan tarihi bir gün. 27 Nisan, e- muhtıranın verildiği gündür. Cumhurbaşkanı seçilme süreci vardı. O süreç başlamadan Danıştay saldırısı başladı. O süreç başlamadan cumhuriyet mitingleri, o sürecinin öncesinde Malatya Zirve Yayınevi'nde insanlar doğrandı, o sürecin öncesine bakıldığında Hrant Dink İstanbul'da öldürüldü, pek çok hadise oldu. Ama hiçbir şey bizim bu noktada milletimizin iradesine sahip çıkmaktan bizi vazgeçirmedi. Çünkü biz milletin emanetini alıp Ankara’ya gidince milleti unutan bir siyaseti kendimize şiar edinmedik. Ankara’ya gittik, emanete sahip çıktık. Cumhurbaşkanı seçimi öncesi sayın Baykal bir sürü şart saydı, 'Eşi başı örtülü olmayacak, imam hatip mezunu olmayacak, ailesinde sakallı olmayacak'. Bir sürü şartlar saydı. Eminim Baykal’ın bu saydığı şartlarda Türkiye’de adam arasa, CHP seçmenleri arasında dahi Baykal aradığı özellikte birini bulamaz. Çünkü CHP’lilerin ailesinde de başörtülü olanlar var, imam hatipe gidenler var. Ama onlar öyle yaptılar. Biz 'Millet ne derse o olacak' dedik. Milletin emanetine sahip çıktık. O zaman 367 çıktı, CHP konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkeme görüşme sürecini devam ettirirken arkasından 27 Nisan'da bir bildiri yayınlandı, buna e- muhtıra denildi. Biz 'Herkes görevinin yetki ve sınırını bilecek' dedik, yırtıp o bildiriyi çöpe attık, şapkayı alıp gitmedik, çünkü bizim şapkamızda yok fötrümüzde yok."



HG(AY/SS)