Bakan Mehdi Eker, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği (TÜRKİYEM-BİR) tarafından Antalya'nın turizm beldesi Belek'te, Rixos Premium Otel'de düzenlenen ve kısa adı TUYEM olan 11. Uluslararası Yem Kongresi ve Yem Sergisi'ne katıldı. 15 Nisan'a kadar devam edecek kongrenin açılış oturumunda konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, yem sektörünün stratejik ve önemli fonksiyonu olduğunu söyledi. Bakan Mehdi Eker, tarımla hayvancılığın hizmet ettiği gıda sektörü başta olmak üzere bütün diğer ihtiyaç alanlarının giderilmesinde önemli bir role sahip olan yem sektörünün gelişmesinin, bütün olarak tarım ve alt sektörü olan hayvancılığın gelişmesi için önemli olduğunu kaydetti.

AÇLIĞA KARŞI KÜRESEL VİCDAN

Dünyada yeteri kadar gıda maddesi bulunduğunu, herkese yetecek kadar üretildiğini kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, buna rağmen dünyada 7 kişiden birinin aç olduğuna dikkati çekerek üretim dışındaki sebeplerle ilgilenmek gerektiğini ifade etti. Toplam üretimin ihtiyaçları gidecek kadar olmasına rağmen, özellikle 2008 ekonomik kriziyle birlikte gıda fiyatların 'anormal' derecede hiç beklenmedik şekilde arttığına vurgu yapan Bakan Eker, şunları söyledi:

"Burada müdahale var, başka şeyler var. Enerji meselesi, petrol fiyatları burada zaman zaman devreye giriyor. Küresel mali krizle birlikte gelişen, değişen piyasalar, fonların başka piyasalara yönelmesi, bir takım spekülasyonlar... Bunlar da gıda fiyatlarımızı etkiliyor. Özellikle siyasi arenada istikrara sahip olmayan ve ekonomik olarak da dolayısıyla istikrar bulamayan ülkelerin beslenmeleri, gıda güvenliği, ithalata bağlı olan ülkelerde bunun çok kısa bir süre içinde krize dönüştüğünü görüyoruz. Hiç unutmayalım ki yeryüzünde yaşayan 7 milyarın bir milyarı açsa ve bunların sayısı artarsa o küre geride kalan 6 milyar için güvenli bir yer olmaz. Bunu insanlığın vicdanı açısından değil küresel güvenlik açısından da değerlendirmek lazım."

TARIMSAL HASILA 63 MİLYAR DOLAR

Son 9 yıl içerisinde belirlenen stratejiyle, sadece kaynakların daha doğru ve rasyonel kullanılması ve verimliliği esas alan destekleme politikalarının oluşturulmasıyla Türkiye'nin tarımsal üretimi değer ve miktar itibariyle artış gösterdiğini kaydeden Bakan Eker, "Türkiye'nin tarım sektörü son 8 yılın 7'sinde pozitif büyüdü" dedi. Sadece 2007, kuraklık yılı, hariç pozitif büyümenin yaşandığını dile getiren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, 2002 yılında 23 milyar dolar olan tarımsal üretim hasılasının 2011 yılında 63 milyar dolar seviyesine çıktığını kaydetti. Bu artarken Türkiye'nin tarımsal üretim alanlarının azaldığını, tarım nüfusunun bir miktar düştüğünü belirten Bakan Eker, "Bundan 9 yıl önce, Türkiye'nin dünya ülkeleri içindeki sıralaması 11, Avrupa sıralaması 4 iken şu anda Avrupa'nın birincisi, dünyanın da 7'nci ülkesi haline geldik" dedi.

AVRUPA KIYASLAMASINA ELEŞTİRİ

Bakan Mehdi Eker, ülkelerin gelişmişlik göstergeleri arasında hayvansal üretim ve tüketimin önemli bir gösterge olduğunu söyledi, ardından da Türkiye ve Avrupa arasında bu alanda yapılan kıyaslamalara eleştiri getirdi. Anadolu coğrafyasının sığır değil koyun coğrafyası olduğunu belirten ve konuşmasında "Bunun altını kalın bir şekilde iki defa çizerim" diyerek dikkat çeken Bakan Eker, Türkiye'nin hayvancılıkta doğal avantajlı olduğu sektörü geliştirmek yerine farklı bir sektöre, sığırcılığa yöneldiğini söyledi. Bunun tarihsel bir süreç olduğunu kaydeden Bakan Eker, "Hayvansal üründe temel kaynağımız koyunu kentleşmeyle birlikte terk ediyoruz ve bu coğrafyada tarihsel olarak karşılığı olmayan bir alana, hayvansal ürün sektörünü sığırcılığa dayandırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

TARIM ARAZİLERİNİN BÖLÜNMESİ

Türkiye'de tarım alanının önündeki en büyük sorunun tarımsal arazilerin miras yoluyla bölünmesi olduğunu kaydeden Bakan Eker, bu sorun alanı ve yapılan çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi:

"1926 yılında Türk Medeni Kanunu, İsviçre Medeni Federal Yasası'ndan tercüme edilmek suretiyle Türkiye'de benimsendi. O tarihte İsviçre'de bile yetkisi kantonlara bırakılmış tarım alanlarının miras yoluyla bölenmesi meselesi Türkiye'nin medeni kanununda yer almadığından ötürü Türkiye'de tarım arazileri babadan evlada geçerken bölünmeye uğradı. Ve 80 küsür yıldır Türkiye'nin azarileri bölüne bölüne halı seviyesine kadar düştü. Bugün elde ettiğimiz kayıtlara göre Türkiye'de ortalama 3 milyon 100 bin tarım işletmesi ve 60 dekar büyüklüğünde. Ama her biri monoblok, yekpare değil ortalama 7 ayrı parçadan oluşuyor. Bu çok ciddi bir sorundur."

Ortalama tarım işletmesi büyüklüğünün İngiltere'de 450 dekar, Almanya ve İtalya'da 420- 430 dekar, Türkiye'ye en yakın ülkelerden İspanya'da ise 240 dekar olduğunu belirten Bakan Eker, "Bizim bu sorunu çözmemiz lazım. Bu sorun çözülmeden, gelecekte bu şekilde bölünmeye devam ettiği sürece, bu yapı işletilemez büyüklüğe ulaşır, atomize olur ve o tapraklar kullanılamaz hale gelir. Bu bir sorun ve şimdi biz bunun üzerinde çalışıyoruz. Bununla ilgili olarak Türkiye'de bu sektördeki tarihinin en büyük anket çalışmalarından birini yaptık" diye konuştu.

Yaklaşık 50 bin kişiye ulaştıklarını ve oradan aldıkları cevabın da toplumun bundan rahatsız olduğu mesajının kendilerine ulaştığını kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mendi Eker, "Tüm sektör paydaşlarımızın bu alanda Türkiye tarım sektörünün geleceği açısından bize destek olmalarını bekliyoruz. Aksi takdirde bu topraklarda verimli, sürdürülebilir tarımsal üretimi dünya ile rekabet edecek şekilde yapamayız. Bu mümkün değil" dedi.

Bakan Eker, tüm bu şartlara rağmen Türkiye'nin gıda alanında ihracatçı bir ülke olduğunu ve 4 milyar dolara yakın dış ticaret fazlası verdiğini kaydetti.

HEDEF AB PAZARININ YÜZDE 16'SI

TÜRKİYEM-BİR Başkanı Ülkü Karakuş ise açılış oturumunda yem sektörünün en büyük pazarının insan ve buna bağlı olarak nüfus olduğunu söyledi. Türkiye yem sektörünün yıllık büyümesinin yüzde 10 civarında gerçekleştiğini kaydeden Başkan Karakuş, "Önümüzdeki bir kaç yılda bu büyüme rakamlarının devam edeceği şanslı bir sektörüz" dedi. Karakuş, 2011 yılı itibariyle yüzde 9'una sahip oldukları Avrupa Birliği (AB) pazarının 2023 yılında yüzde 16'sını hedeflediklerini söyledi.

OKUL SÜTÜ İHALELERİ

11. Uluslararası Yem Kongresi'nin açılış oturumunun ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, yem sergisinin açılışını yaptı. Açılış sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Eker, 'Okul Sütü Programı' için gerçekleştirilen süt alım ihalesine ilişkin "Dün 30 küsür firma davet edildi. Zannediyorum 19 firma belge almış. Onlar katıldı. Bir kaç bölgeye teklif olmamış. Bildiğim kadarıyla onlar yeniden çıkacak. Türkiye'nin her yerini bütün olarak değerlendiriyoruz. Bölgelerin hepsinde olacak" diye konuştu.

Teklif verilmeyen Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerinde süt dağıtımını diğer bölgelerle aynı zamanda başlatma amacı içinde olduklarını kaydeden Bakan Eker, "Belki daha çok ihtiyaçları var. Onun tedbirini alıyoruz" dedi. Bakan Eker, üreticiden doğrudan alımın gündemde olup olmadığına yönelik bir soruya ise şöyle karşılık verdi:

"İşin pratiği açısından, uygulamadaki kolaylığı açısından üretimi yapan ya da tedarik edecek firmalardan alım yapıldı. Bir de yasal mevzuatı var. Kafanıza göre 'Getir şunu' diyemiyorsunuz. Kanunların öngördüğü şekilde, ihaleyle yapılıyor. Bundan sonraki süreçte dünkü durum da dikkate alınmak suretiyle formül geliştirilir."

TAVUKTA ARSENİK İDDİASI

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tavukta arsenik iddialarını "Gıdayla ilgili konuşanlar, dikkat edin genellikle gıda uzmanı olmayanlardır. Bazıları meşhur olmak için konuşuyor. Bazıları ticari maksatla, pazarlama maksadıyla konuşuyor. Dolayısıyla bazen çok abartlı, genelleştirilmiş enformasyonla, zaman zaman kamuoyunun zihni bulandırılıyor" sözleriyle yorumladı.

Türkiye'nın gıdayla ilgili AB'de uygulanan standartlara sahip olduğunu, denetim ve kontrolünün her gün daha iyi şekilde yapıldığını kaydeden Bakan Eker, "Bir tane örnekten çıkıp üretilen gıda maddeleri hakkında insanlarımızın, vatandaşlarımızın tüketicilerimizin zihnini bulandırmaya kimsenin hakkı yok. Doğru değil bunlar. Birileri reklamını yapacaksa bir şey diyecekse başka bir şey yapsın. Mesela, GDO nedir? İnsanların zihni karıştırılıyor. Türkiye'de bir gram GDO'lu gıda üretimi yapılmıyor. Kimisi kalkıyor, hibrit tohumu GDO olarak söylüyor. Tamamen yanlış bir enformasyonla toplumun zihni bulandırılıyor. Biz bunları söylüyoruz ama doğrular söylendiğinde yanlışlar kadar tesir yapmıyor" diye konuştu.