‘ TÜRKİYE’DE FAŞİZME YAKIN BİR KİTLE VAR’
‘ BEN SANATIMI ÜLKEMDE YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM’
Tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü ‘Dünyanın her yerinde sanatı yapabilirim. Ama ben ülkemde yapacağım ve yapmaya da devam edeceğim. Yeter artık canımıza tak etti’ dedi.
Hamburg’un ilk ve tek çok kültürlü sahnesi olan Mut Tiyatrosu kurucusu ve genel sanat yönetmeni Mahmut Canbay’ın inisiyatifinde Hamburg eyaleti Kültür Bakanlığı ve kültür sevdalılarının destek vermesiyle hazırlanan ‘ Türkiye-Almanya Tiyatro Köprüsü Festivali’nde ‘ anlatılan senin hikayen’ adlı oyunuyla sahne alan Levent Üzümcü sorularımızı yanıtladı.
Hamburg’da ilk kez mi sahne aldınız? İzleyicinin ilgisini nasıl buldunuz?
Üzümcü: İkinci kez geliyorum. Berlin’de, Essen’de, Köln’de de oynadım. Almanya’da Türkiye’den gelmiş bir oyuna katkı oldukça yüksek. İzleyici çok ilgili. Buraya bilinçli biçimde geliyorlar. Bu da beni mutlu ediyor. İzleyicinin çoğunluğu bura doğumlu değil. Türkiye doğumlu. Büyük bir susamışlık hissediyorum.
Oyunda kötüler bir gün mutlaka her masalda olduğu gibi kaybeder diyorsunuz. Kötüler gerçekten her zaman kaybediyor mu?
Üzümcü: Evet kötüler her zaman kaybeder. Dünyanın gerçeği bu. Kötüler her zaman yaşamaz. Kötülüğü uzun süre varedemezsin. Sonunda herşey iyiye gider.
Türkiye’de muhalif sanatçıların önde gelen isimleri arasındasınız. Türkiye totoliter rejime doğru hızla yol alıyor. Sanatçı olarak ne gibi zorluklar, baskılar ile karşılaşıyorsunuz?
Üzümcü: Büyük baskıyla karşı karşıyayız. Ama bunu ben hayatımın merkezine koymuyorum. Türkiye benim vatanım. Ben vatanımdan kopamam. Oyunda da gördüğünüz gibi vatanından kopamamış insanların torunuyum. Onlar vatanım vatanım diye ağlayarak öldüler. Vatanını kaybetmenin, vatandan ayrı kalmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Şimdi Türkiye’de parası olan bazı insanlar var. Birşey olursa basar giderim diyen bir kesim var. Ama basıp gittikleri yerde insan muamelesi görmeyecekler bunu bilmeleri gerekir. Yani dünyanın her yerinde o ülkenin vatandaşı olmayıp, o ülkede yaşamak zorunda kalırlarsa zorluk çekerler. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Sadece Türkiye’de bu böyle değildir. Türkiye’ye gelen Suriyeli kardeşlerimize neler yapıyor insanlar! Anlatmaya gerek yok. Çok çekiyor insanlar. Çok çekiyoruz hepimiz. İnsanların faşizme olan yatkınlıklarından dolayı çok çekiyoruz. O yüzden bu oyunu oynuyorum. Oyun fobi karşıtı bir oyun. Bu oyunu oynayarak sesimi duyurmaya çalışıyorum. Dünyanın her yerinde sanatı yapabilirim ama ben ülkemde yapacağım. Burda da yapmaya devam edeceğim.
Ancak yurtdışına birçok gazeteci, akademisyen, sanatçı çıkmak zorunda kaldı. Bazen birşeyi terketmek, dışarıda mücadele etmek çözüm olamaz mı?
Üzümcü: Buraya gelenlerin Türkiye’de yaşama imkanları yoktu. Onların Türkiye’de yaşama hakkını kısıtladılar. Türkiye’de etmediklerini bırakmadılar. Yurtdışına gelmek zorunda bırakılanların yaşama alanları olsaydı gelirler miydi? Can Dündar’a silah sıktılar. Hepimizin gözü önünde oldu bu. Yalan mı? yaşamadık mı biz bunu? Adama ateş ettiler. Her türlü faşizme yakın bir kitleyle karşı karşıyayız. Ellerinden geleni altlarına koymuyorlar. Kim daha ısrarcı anlayacağız.
Sizin gibi sanatıyla, duruşuyla dik duran, onurlu sanatçıların yanında iktidar ile kol kola gezen de bir sanatçı kitlesi de var. Bütün bunları nasıl görüyorsunuz?
Üzümcü: Ben sadece dik duranlar konusunda bir yorumda bulunabilirim. Eğer birileri dik durmuyorsa ya da hal ve hareketleriyle, edinimleriyle, kendilerine inanan insanlarla baş edebiliyorlarsa onları yargılamak, onlarla ilgili laf söylemek benim işim değildir. Sonuçta tarih onlara gerekli dersi verecektr.
Siyasette size teklif geldi mi hiç? Siyasette aktif çalışmak ister miydiniz?
Üzümcü: Hayır teklif gelmedi. Siyaset başka insanların yapacağı bir iş. O başka bir meslek. Ben siyaseti meslek olarak görmüyoırum. Bir insanın yaşadığı ülkeyle ilgili sıkıntılarını dile getirmesi siyaset değildir. Sürekli siyaset yapıyorsun vıdıvıdısından da bıktım ben. Siyaset falan yapmıyorum. Ben siyasileri yaptıklarıyla eleştiriyorum. Yaptıkları saçmalıklardan dolayı. Ülkeyi birbirine düşürdüler. Okulları imam hatip okullarına çevirdiler. Türkiye’de veliler çocukları imam hatipte okumak zorunda bırakıldığı için hüngür hüngür ağlıyor. Herkes gitsin imam hatipte okusun, eğitim sistemi arttıkça bizim oylarımız falan düşüyor gibi laflar edenlerden iyi bir eğitim seviyesi, eğitime katkı bekleyebilir misiniz? Bunu kendi ağzıyla söylemiş insanlar var. Ben bunların karşısındayım. Karşısında olmaya da devam edeceğim. Siyasete girmek bunun çözümü değil. Siyasete girmemek çözüm. Siyaset çok kirli bir oyun. Benim babam 30 yıl boyunca Karayolları Genel Müdürlüğü’nde işçiydi. Soğukta Ege’de yolları yaparken arabanın altında ellerine İngiliz anahtarı yapışırdı. Babam bunca yıl çalıştıktan sonra aldığı emekli maaşı 1100 lira. Yaklaşık 210 euro. Milletvekilliğini iki yıl yapan bir kimsenin kimse emekli olduktan sonra aldığı para ayda 12 bin lira. Benim bu parayı almaya harcamaya elvermez yüzüm. Siyaset yapanlar yapsınlar. Geçsinler dalgalarını.
Türkiye’de barışın birgün geleceğine inanıyor musunuz?
Üzümcü: Elbette. Evet birgün Türkiye’ye barış gelecek. Ama hakça bir eğitim, hakça bir yaşam bütün dünyaya gelecek bir tek Türkiye’ye gelmeyecek.
24 Haziran seçimleri öncesi sanatçı olarak ne gibi bir beklentiniz var?
Üzümcü: Türkiye’deki seçimlerde adaleti sağlayabilecek, TC vatandaşı olan herkese vatandaş oldukları için eşit davranacak, 16 yıldır söylenen yalanlara son verecek kim varsa kalksın gelsin yönetsin. Yeter artık canımıza tak etti.
Süheyla Kaplan / Avrupa Postası