17 yaşında ailesinin karşı çıkmasına rağmen sevdiği adamla evlendi. Şiddet ilk yıllarda başladı. Zamanla sorulan her soru, şiddete neden oldu. Sevdiği adamdan şiddete rağmen üç çocuk yapan B.D., 15 yıl evli kaldı, 6 yıl önce boşandı. Aile onaylamadığı evliliğin bitmesinden sonra da B.D.’ye destek vermedi. Önce pazarda baharat ve karınca ilacı, ardından bir bebek arabası içinde plastik kap ve tas sattı. Çöpten plastik şişeleri topladı. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne başvurduğunda, “Ben para istemiyorum. Birkaç ay bana maddi destek verin, çalışıp kazanacağım” şartını koştu. Orada Liyakat Derneği üyeleri ile tanıştı ve kursu tamamlayıp diplomasını aldı, işe başladı. Plastik enjeksiyon makinesinin başına geçtiğinde “Ben, 1.50’lik boyumla bu makineyi nasıl kullanacağım” dedi ama korkusunu da yendi. O dev makine ile birlikte kendine ve üç çocuğuna ikinci hayatını kurdu. En büyük mutluluğu ise her ay başı bankamatiğe takıp maaşını çektiği kartı eline ilk geldiğinde yaşadı.

MAAŞ KARTI SEVİNCİ

O kartı zafer bayrağı gibi gördü. B.D., “Daha önce bankamatikten para çeken insanları gördüğümde hep imrenirdim. Maaş kartımı görünce önce çığlık attım. Görevli çok şaşırdı. Nedenini sordu, 'bu benim kartım üzerinde adım soyadım yazıyor. Bu benim emeğim’ dedim. Ben bu dünyanın içinde başka bir dünya kurdum. Kötülüğü dışarıda bıraktım. Benim derdim çalışmak az ya da çok ekmeğimi kazanmak. Sigortalı olmak, çocuklarımı doktora götürebilmek, ilaçlarını alabilmek, kimseyi muhtaç olmadan kimsenin eline bakmadan yaşayabilmek.”

BOŞANMAK KOLAY, SONRASI ÖNEMLİ

38 yaşındaki B.D, şiddet gören kadınlara, şu mesajı verdi:

“Şiddet gören kadınların çaresizliğini de anlayabiliyorum. Boşanmak çok kolay, ama ondan sonraki süreç çok önemli. Boşanan kadına maddi ve manevi destek sağlanırsa bir daha o eve dönmez. 'Yapabilir miyim kendi ayaklarımın üzerinde durur muyum’ diye düşünmeyin. Size dokunacak birileri mutlaka vardır. Yeter ki kararlı olun. Bize LİYAKAT dokundu. Çok da iyi yaptı. Hayata bakış açım değişti. Kendime güvenim arttı. İyi ki de bize dokunmuşlar. Korkmayın yürekli ve güçlü olun.”

ŞİDDETİ KADERİM SANIYORDUM

20 yıllık evliliği boyunca şiddet gören 41 yaşındaki S.Ş., dört yıl önce eşinden boşanıp, iki yıl önce ailesinin yanına yerleşti. Alkol bağımlısı kocasını, “İçince bir psikopata dönüşüyordu ve sürekli dövüyordu” diye anlattı. Karakola başvurmalar, evden uzaklaştırma cezası almalar da çözüm olmadı. Şiddet nedeniyle sağlık sorunları başladı. Depresyon tedavisi süren S.Ş., “Eskiden dünyada sadece eşim var ben ona bağlıyım ve onunla yaşamak zorundayım gibi hissediyordum. Şiddeti kaderim sanıyordum. Bir gün, artık buna bir son vermek gerektiğini düşündüm. Hayatım çok değişti. İşe başladıktan sonra çok mutluyum, kendime güvenim arttı. İçe kapanık bir insan olmuştum. Şu an çocuklarımla birlikte yaşıyorum. İki çocuğum da okuyor. İlk kez para kazanıyorum. O kartı bankamatiğe taktığımda kendimi daha güvenli hissediyorum, kendi ayaklarımın üzerinde durabileceğimi ilk kez fark ettim” dedi.

EMEK PİŞTİ HAYDİ SOFRAYA

Proje, İzmir’de 9’u erkek, 70 üyesi olan Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği (LİYAKAT) tarafından 'Emek Pişti Haydi Sofraya' sloganı ile bir yıl önce başlatıldı. İşkur, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Mazhar Zorlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin de destek verdiği projede şiddet gören 30 kadına ulaşıldı ancak kadınlardan sadece 14’ü 90 saatlik eğitimi tamamlayıp diplomalarını aldı. LİYAKAT Başkanı Berkay Eskinazi, projenin ülke çapına yayılmasını isteyerek, “Şiddet gören kadınların güveniyle meşale yaktık. Tüm Türkiye’ye dağılmasını istiyoruz. 14 tane denizyıldızımız var. Bunlar ayakları üzerinde duran kadınlar. Sorunları çok büyük ama artık daha güçlü bakışları daha güzel duruşları var. Yeni projelerle onlara destek vermeyi sürdüreceğiz” dedi.

Projenin liderliğini yapan LİYAKAT Başkan yardımcısı Sinem Özusta, projenin sloganını, annelerin kullandığı 'Yelem pişti haydi sofraya' sözünden uyarladığını, projede metafor olarak kullanılan tabakların 30 liradan satışa sunulup fon oluşturulduğunu anlattı. Özusta, “Bize erkeklerin de destek olmasını istedik. İş, spor, sanat, medya dünyasından 36 erkek mutfak önlükleri giyerek bu proje için objektif karşısına geçti. Toplumsal farkındalığı ve duyarlılığı böyle yarattık. Tabaklarıyla fotoğraf verdi. Hedefimiz bir suya taş atıp etrafa dağılmasını izlemekti. Böyle bir etki yaratmaktan çok mutluyuz, meslek sahibi olmalarını ve artık kendilerine güvenmelerini görmemiz bizi çok mutlu etti. Amacımız bunu daha da genişletmek ve daha fazla kadına ulaşabilmek” dedi.

YAŞAMAK GÜZELMİŞ

LİYAKAT Üyesi Gülçin Güloğlu, 14 kadından aldıkları teşekkür mektuplarını gözyaşları içinde okuduklarını anlatarak, “İçlerinden biri, yazdığı mektupta 'yaşamak güzelmiş’ demiş. Bu ifadeden çok etkilendim. Hepsinin çok yüksek puanlarla diploma almaları bize en büyük gururu yaşattı. Şimdi onlar bize 'sizin için ne yapabiliriz’ diyorlar. Onların gözündeki güveni, mutluluğu, huzuru görmek çok güzel” dedi.