Corona;

dünyayı ve fakirleri sınırsız açık büfe olarak kullanan zenginleri ve ünlüleri (!) kısmen dumura uğratmıştır.

Üniformalılar, güçlüler, vize bekçileri, pasaport sevicileri fakirin bir tükürüğünden korkar olmuşlardır. Tabi ki, bütün olümler üzücüdür; zenginlerin ölüm tehlikesi olmasaydı sınırlar kapatılmazdı, kepenkler de indirilmezdi.

'Fakiri kullanma kılavuzu" olan güçlüler, dumura uğrayıp "Coranayı kullanma kılavuzu" aramaya başladılar; maske çaldılar, dolar juan kavgası başlattılar, anti-Koreciler antikor çalmaya başladı ve daha neler neler..

Yerleşik dengeler bozuldu, paranın ve sınırların sahipleri paranormal senaryolar yazmaya başladılar. Alışkın olmadıkları bir durum vardı; sadece paranın, petrolün, uyuşturucunun elini kolunu sallayarak geçtiği ve fakirlerin geçemediği sınırları Corona denen virüs geçebiliyordu. Afrika'dan Asya'ya ve tüm kıtalara yayılan para devletleri, belki Corona ile kıçları üstüne otururlar.

Sınır demişken, mesela Vit Jedlicka kısa zaman önce Hırvatistan -Sırbistan sınırı arasında savaş sonrası ülkelerin sınırlarının çizilmesi ve buradaki 7 kilometrelik boşlukta, kendine bir ülke kurması tuhaf karşılanmıştı. Sen, Free Republic Of Lieberland diye bir ülke kuramazsın, kurarsak biz kurarız denilip birkaç kez hapse atılmıştı. Corona virüsü hapse atılamıyordu.

Çizilen sınırlar ve kurulan kast sistemleri...

Eskinin; 

1) Rahip 2) Soylu 3) Tüccar 4 ) Köylüler ve sınıflandırmaya dahi girmeyen Paryaları...

Kast sistemi yenileniyor ve kentleşmenin zirve yaptığı bu yüzyılda;

1) Zenginler, soylular, ünlüler 2) Fakirler 3) Fakirler  4) FAKİRLER oluyordu.

Yani güçlüler ve güçsüzler.

Yani kentler, ayağı toprağa değmeyen fakirlerin(!) hapishanesi olmuşken, güçlüler kent dışı saray ve malikânelerinde selfi üstüne selfi çekiyorlardı.

İnsanları para ve ün çarkında öğüten güçlüler dünyası, tıpkı Limitless(Limit Yok) filminin kahramanı Eddie gibi kendi halinde bir yazarken, günün birinde bir hap alıp olağanüstü yazarlık örnekleri ile yazılar yazmaya başlayacağı bir algıyı yaratmak istiyorlar.

Sonuç; hüsrandır. Fakat sevgi kurtarıcı güç olur.

Yani Garcia Marquez'dediği gibi;

"Kendimi bildim bileli kentlerde insanlar kurşunla değil, kararnamelerle öldürülüyorlar."

Bu düzende elbette ki biri çıkıp Free Republic Of Lieberland diye bir ülke kuramazdı.

Böylesine bir dönemde Corona sınırları deldi, bu vahşi para mekanizmasının çarkına çomak soktu. Fakirlerin geçemediği sınırlar ve girmeye cesaret edilemeyen sınırları deldi geçti. Tıpkı Jullian Assange 'ın(İnternet dünyası gerillası) dünya devletlerinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkardığı bilişim ve İnternet sınırlarını delmesi gibi. Sonuç Assange için 'Beyaz saçlı terörist- virüs" dendi ve hapse atıldı.

Fakat Corona hapse atılamıyor şimdilik.

Tabi teoriler havada uçuşuyor. Bir suçlu bulunmalı ve tazminat ödetilmeli. İlluminatif hikayeler uydurulmalı, metamorfoz kurgular bulunmalı, korku virüsü yaygınlaştırılmalı ve fakirler yeniden fakir olmalı... Düzen eski düzen olmalı.

Robert Koch Enstitüsü( bilimsel çalışmaları ve öngörüleri 12 yıl önceden meclise sunmuş)

Bill Gates( 5 yıl önce öngörüde bulunmuş, 5 gün önce yine öngörüde bulunmuş) 

Hollywood filmleri yıllar önce bu senaryoları yazmış.

Yani getirilmek istendiğimiz nokta

Virüs planlı uygulamaya konulmuş.

O zaman,

zeki insanlara, bilim kurumlarına, hisleri güçlü sanatçılara hurafe gözüyle bakıp onları " cadı kazanı" na mı atalım?

Corona,

arka bahçesinde soru işaretleri barındırabilir,

fakat güçlülerin "bir nefeslik" canı olduğunu onlara hatırlatmıştır umarım,

aynı bir tavşan gibi, bir kurbağa gibi, bir fakir(!) gibi...

Az hasarlı bir doğa ve insan temennisi ile...